‘Yerli’ otomobil üretirken otomotiv fabrikalarını kaybetmek

BAHADIR POLAT 07 Ocak 2020 EKONOMİ

Türkiye ekonomisinde son yılların en popüler tartışma konularından olan “yerli otomobil”de ilk prototipler sonunda görücüye çıktı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın özel önem verdiği ve yıllarca “babayiğitler” aradığı projede, böylelikle ilk somut adım da atılmış oldu. Şimdi sırada, Gemlik’teki TSK arazisine fabrikayı kurmak ve devamında seri üretime başlamak var. Onun için de verilen tarih 2022.

Türkiye’de pek çok konuda olduğu gibi bu önemli mevzu da ekonominin değil, siyasetin gerekleri baz alınarak tartışıldığı için pek çok gerçek gözardı ediliyor. Daha basit şekliyle ifade edecek olursak, yine ilk düğme yanlış ilikleniyor. Görünen o ki “yerli ve milli otomobil” konusu, muhtemel bir erken seçimde AKP ve Erdoğan’ın en önemli seçim kozu olacak. Aynen Kanal İstanbul gibi.

Oysa işin siyaset ve şov kısmından sıyrılıp meseleye biraz daha yakından baktığımızda acı gerçeklerle karşılaşmak kaçınılmaz oluyor. Şimdi meseleyi biraz daha açalım…

Önce “rutin” bir haberle başlayalım konuya. Önceki hafta gazetelerin ekonomi sayfalarında bir haber yer aldı. Sabancı Grubu’nun kurucusu olduğu, yıllarca otobüs üreten ve son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katıldığı bir törenle şehir içi elektrikli toplu taşıma otobüsleri üretimine de başlayan TEMSA şimdi sessiz sedasız tasfiyesini bekliyor. Otomobil üretimine bu kadar önem veren bir hükümetin, otobüs üretiminde marka olmuş, hem de “yerli ve milli” üretim yapan bir fabrikanın kapanışını sadece seyretmesinin izahı nedir? Neden hazır kurulu ve pazarı olan bir fabrika için de bir babayiğit aranmadı? Neden fabrikanın ürettiği elektrikli toplu taşıma otobüslerini AKP’li belediyeler almadı? Yerli otomotive kamu 30 bin adet alım garantisi verirken bunun bir benzeri TEMSA’ya yapılmadı ve ayakta kalması temin edilmedi? Acaba TEMSA iktidarın siyasi hedeflerine hizmet etmediği için olabilir mi? Bu soruları sorarken elbette otomotiv sektöründe bir sanayi yatırımını küçümsemek istemiyorum.

MEDYANIN SORAMADIĞI SORULAR

Bu ülke yıllardır bütün sermayesini taşa toprağa yatırıyor. Ekonomimiz, inşaat sektörünün sırtına kurulmuş, o giderse yol alan bir organizmaya dönüşmüş durumda. Bir ülkenin nitelikli ve sürdürülebilir kalkınmasının sanayi ve özellikle de yüksek teknoloji yatırımlarından geçtiğini tartışmak bile gereksiz. Buna rağmen AKP iktidarında özellikle son dönemde hemen hiçbir sanayi yatırımı yapılmadı.

O bakımdan şimdi otomotiv sektörüne 22 Milyar TL’lik bir yatırım yapılacak olması elbette kayda değer. Ancak bu yatırımın olgun teknolojiye, Türkiye’nin bile ciddi marka olduğu bir alana yapılması düşündürücü. Zira Türkiye zaten otomotiv üretiminde bir marka. Gölcük’te üretilen Ford Transitler Amerikan pazarına ihraç ediliyor. Toyota, Sakarya’daki Corolla fabrikasında hibrit üretimine geçti. FIAT’ın ürtim üssü Bursa. Aynı şekilde Renault ileri teknoloji elektrikli modellerini Bursa’da üretmeye başladı. Güney Koreli Hyundai ve Japon Honda Türkiye’de üretim yapıyor. Ve sektör yıllardır ülkenin ihracat lideri. Bu üretimi besleyen müthiş bir yedek parça üretim altyapısı var. bunlara ek olarak Alman Volkswagen Manisa’da fabrika kurmak için girişimlerde bulunuyor.

İşte bir soru daha… şimdi Türkiye o üretimde kendisini dünyada marka haline getiren bütün bu üreticilere bizzat kamu eliyle neden rakip çıkarıyor? Bu üreticiler kamu destekli Türkiye Otomotiv Girişim Grubu (TOGG) ile nasıl rekabet edecek?

Aynı kamu desteği ve alım garantisi diğer firmalara da verilecek mi? Ve o fabrikalarda çalışan işçiler bu ülkenin insanı değil mi?

Son bir soru daha… yerli marka gerekliyse rakip fabrika kurmak yerine öncelik bu üreticilerden biriyle işbirliğine verilemez miydi? Memlekette bu soruları soracak fazla gazeteci kalmadığı için medyanın işlevi alkış korosuna katılıp iktidarın değirmenine su taşımaktan öteye gidemiyor. Ve sonuçta hepimizin vergilerinden meydana gelen ülke kaynakları, fütursuzca heba ediliyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram