Milyonlarca kişinin hayatına mal olan koronavirüse karşı geliştirilen aşının mucitleri Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin başarısı Almanya'da ırkçılık ve ayrımcılık tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Uğur Şahin ve Özlem Türeci
Milyonlarca insanın hayatına mal olan koronavirüse karşı aşı geliştiren Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin başarısı, Almanya’da ırkçılık ve ayrımcılık tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Pfizer ve BioNTech firmalarının ortaklaşa geliştirdiği aşının yüzde 90’ın üzerinde başarı sağladığı geçtiğimiz günlerde açıklanmıştı.
Son zamanlarda çok fazla Müslüman akımının yaşandığı Almanya’da Uğur Şahin ve Özlem Türeci çiftinin koronavirüse karşı geliştirdiği aşının başarılı olmasının ardından ırkçılık ve ayrımcılık tartışmaları yeniden gündeme geldi. Eğitimden iş hayatına kadar birçok alanda ayrımcı bir politika izleyen Almanya’da, özellikle başörtülü göçmenlere karşı ayrımcılık çok daha yüksek seviyede. Almanya’nın son derece ayrımcı sisteminden nasibini, Avrupa Reform Merkezi’nde baş ekonomist olan Christian Odendahl’a göre Uğur Şahin de almış.
UĞUR ŞAHİN DE ALMANYA’NIN AYRIMCI EĞİTİM SİSTEMİNDEN NASİBİNİ ALMIŞ
Koronavirüse karşı yüzde 90’ın üzerinde başarı gösteren aşının mucitlerinden Uğur Şahin, ilkokul eğitimi sırasında Almanya’nın ayrımcı eğitim sisteminden nasibini almış. Avrupa Reform Merkezi Baş Ekonomisti Christian Odendahl’ın sosyal medya uygulaması Twitter üzerinden paylaştığı bilgilerde, Şahin’in ilkokul öğretmeni tarafından yeterli görülmediği için akademik olmayan bir eğitim kariyerine sürüklendiğini fakat yerli bir Alman komşusu tarafından bunun engellendiğini söyledi. Odendahl, Almanya’da dezavantajlı bir geçmişe sahip olan çocukların başarılı olmalarına yardımcı olmak için çalışan bir sistemin olmasını ve öğretmenlerin buna göre hareket etmeleri gerektiğini de savundu.
Germany's highly discriminatory school system almost led vaccine inventor Uğur Şahin down the non-academic school track — because his primary school teacher thought he had not what it takes. A (native German) neighbour intervened on his behalf.
Be that neighbour. https://t.co/prnPPzXe9V
— Christian Odendahl (@COdendahl) November 11, 2020
ARAŞTIRMALARA GÖRE MÜSLÜMANLARA KARŞI YÜKSEK DÜZEYDE AYRIMCILIK TESPİT EDİLDİ
Batı ülkelerinde Müslüman karşıtı duygular ve İslamofobi, 21. yüzyılın başından beri önemli ölçüde arttı. Doris Weichselbaumer adlı bir ekonomistin 2016 yılında yayımlanan makalesine göre, Almanya’da Müslümanlara karşı yüksek düzeyde ayrımcılık tespit edildi. Özellikle iş başvurularında yapılan ayrımcılık daha da fazla ortaya çıkıyor. Ekonomist Weichselbaumer, aynı niteliklere sahip üç hayali kadın karakter için iş başvuruları yaparken, karakterlerden birini Alman, ikincisi sadece Türk ve son karakteri de hem Türk hem de başörtüsü gösteriyor. Elde edilen sonuçlarda başörtülü kadın karakterin, Alman karakterden yaklaşık 7.6 kat daha fazla başvuru gönderdiği ve mülakat daveti almakta çok daha fazla zorlandığı ortaya çıktı.
And my fav: Weichselbaumer (2016): "in the profession of chief accountant, Meryem Ozturk with a headscarf had to send almost 7.6 times as many applications as Sandra Bauer to receive an invitation for interview" pic.twitter.com/iuPW9iOFyo
— Güneş Aşık (@gunesasik) November 11, 2020
Lex Thijssen’in yapmış olduğu başka bir araştırma da ise Almanya ve Hollanda’da Türklere karşı iş hayatında yapılan ırkçılık ve ayrımcılık ele alındı. Araştırmada iş başvuru yapan Türklerin, Hollanda ve Almanya vatandaşlarına kıyasla olumlu geri dönüş alma olasılıkları ortalama yüzde 11 puan daha düşük. Lex Thijssen’in makalesine göre, Türk göçmenlere yönelik ayrımcılık ve ırkçılığın Hollanda’da Almanya’dakinden daha fazla olduğu görüldü. Almanya’da, Türkiye göçmeni adayların geri arama alma olasılığı, eşit derecede nitelikli ülke vatandaşları adaylarına göre yüzde 5 puan daha düşükken, Hollanda’da bu etnik fark yüzde 15 puan.
