Trump döneminde Türkiye’nin lobilere ödediği para dört kat arttı

Amerika Birleşik Devletleri'nde Donald Trump'ın iktidara geldiği dönemde Türkiye'nin lobi faaliyetlerine yaptığı harcamaların büyük artış gösterdiği öne sürüldü.

KRONOS 03 Kasım 2019 DÜNYA

Amerika Birleşik Devletleri’nde Donald Trump’ın iktidara geldiği dönemde Türkiye’nin lobi faaliyetlerine yaptığı harcamaların büyük artış gösterdiği öne sürüldü. Amerikalı gazeteci Adam Klasfeld‘in courthousenews.com portalında yayımlanan haberine göre Türkiye, Trump döneminde lobi faaliyetlerine dört kat daha fazla harcama yaptı.

Ahval‘in Klasfeld‘in, Erdoğan yönetiminin para ödediği ilk beş lobi şirketini mercek altına aldığı makalesi şöyle:

2014-18 yılları arasında en fazla para ödenen lobi şirketleri şunlar: Amsterdam & Partners, Ballard Partners, Gephardt Group, Greenberg Traurig ve Mercury Public Affairs. Bu şirketler ve taşeronlarına 2014’te 1 milyon 700 bin dolar ödenirken, rakam 2018’de 7 milyon 3 bin dolara, yani en az dört katına çıkıyor.

Erdoğan ve Trump bağlantılı hayır kurumlarının da bu dönemde bütçeleri hızla şişmeye başladı.

Bilal Erdoğan, ses kayıtlarının ortaya çıkmasından birkaç ay sonra ABD merkezli Turken Vakfı’nı kurdu. Ortaya çıkan belgelere göre bu vakfın yönetim kurulunda Erdoğan’ın diğer çocuğu Esra Albayrak bulunuyor.

Vergiden muaf olan Turken, bağışçılarının listesini de vermeme hakkına sahip. Önümüzdeki mali yıl içinde bu vakfın 24 milyon dolarlık bir bağış alacağı belirtiliyor. Bu vakıf Manhattan’ın göbeğinde 32 katlı, Müslüman öğrenciler için bir yurt inşa ediyor. Vakıf ayrıca bu yıl başında Michigan’da efsanevi boksör Muhammed Ali’nin 2,5 milyon dolara satın almıştı.

Wikileaks tarafından yayınlanan maillerde Bilal Erdoğan’ın Manhattan’ın göbeğinde başka emlak işlerine de ilgi duyduğu ortaya çıkmıştı. Bu maillere göre Trump Organizasyonu’nun temsilcisi Elena Baronoff, 2013 yılında Bilah Erdoğan’a 25 milyon dolarlık öneride bulunmuştu. Trump’ın ‘Rus eli’ olarak bilinen Baronoff iki yıl sonra lösemiden ölmüştü.

2014-18 yılları arasında Türkiye adına lobi faaliyetleri yapan şirketlerin ilk beşi şu şekilde:

2009 yılında ProPublica adlı gazetede yayınlanan belgelere göre Türk hükümeti Kongre üyeleri nezdinde diğer ülkelere göre çok daha fazla lobi faaliyetinde bulunuyordu. Makaleden bir yıl önce Missouri eyaleti milletvekillerinden Richard Gephardt’ın kurduğu Gephardt Group, Erdoğan’ın siyasi İslam’la liberal demokrasi arasında bir köprü olduğu imajını başarılı bir şekilde oluşturdu. Ancak 2013 sonundan itibaren bu imaj değişmeye başladı.

Erdoğan’ın hızla otoriterleşmesi üzerine Gephard Group, beş taşeron firma ile anlaşalarak Türkiye’nin bozulan imajını düzeltmek için çalışmaya başladı. Bunlar; Dickstein Shapiro LLP ve LB International Solutions (2014), Greenberg Traurig ve Capitol Counsel (2015) ve Kongre’nin uzun süreli çalışanı Brian Forni (2016).

Gephardt Group’un Türkiye ile 2016’da anlaşmasının feshedilmesinden sonra bu şirketin bazı taşeronları Türkiye’nin yeni lobi şirketi Greenberg Traurig ile çalışmaya başladı. Bunlar arasında da Zarrab’ı müşterisi olarak alan Giuliani bulunuyor.

2017 yılındaki Zarrab davasıyla birlikte Türk hükümeti yasal, diplomatik ve lobi atağına geçti. Demokrat Gephardt ile ilişkilerini kesen Türk hükümeti etkin Cumhuriyetçilerle bağlantılı iki şirketle çalışmaya başladı.

İlki Ballard Partners. Politico’ya göre Trump Washington’undaki en etkin lobi şirketi. Türkiye’den iki milyonu Türkiye’nin Washington büyükelçiliğinden, iki milyonu da Halkbank’tan olmak üzere dört milyon dolarlık bir iş aldı. Şirket, temsilcileriyle Dışişleri, Hazine ve Beyaz Saray’da etkin bir lobicilik yapmaya başladı.

İkinci firma Greenberg Traurig ise Giuliani’den dolayı Trump’la direkt bağlantılı.

Eski New York belediye başkanı olan Giuliani Ankara ile Washington arasında mekik diplomasisi gerçekleştirerek Zarrab’ın takası için büyük bir çaba sarfetmişti.

Ukrayna ve Türkiye’den dolayı Trump’ın gölge dışişleri bakanı gibi hareket eden Giuliani, Demokratlar arasında büyük bir endişe meydana getirmeye başladı. Yedi Senatör yaklaşık bir yıl önce Adalet Bakanlığı’na mektup yazarak Giuliani’nin resmi temsilci olmak için kaydının bulunup bulunmadığını sordu.

Mektup yazan yedi senatör arasında bulunan Tammy Dukworth, bakanlıktan hala cevap alamadıklarını belirterek, ‘Bakanlığa iki kez sordum. Başkan’ın özel avukatı olan Giuliani’nin dış politikada Başkan adına neler yaptığını bilmiyoruz.’ diyor.

Duckworth, ‘Yaptığı çalışmalardan dolayı mesela Türkiye’den herhangi bir kişisel kazanç sağlayıp sağlamadığını bilmiyoruz:’ ifadelerini kullanıyor.

Mahkeme kayıtlarına göre kara para aklama olayını kabul eden Zarrab, Giuliani’ye direkt olarak ödeme yaptı.

Trump’ın artan işlerinden dolayı Giuliani Grenberg Traurig ile ilişkilerini geçtiğimiz yıl kesmişti.

Greenberg Traurig Kongre’nin her iki kanadıyla da ilişki içinde. Firmanın son raporlarına göre Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve son Ermeni Soykırımı yasa tasarısında lehte oy kullanmayan tek Demokrat Partili milletvekili olan İlhan Ömer’in başdanışmanı arasında çok sayıda mailleşme ve ikişer de toplantı olmuş.

Türkiye’den 5 milyon dolar para alan şirket, bunun 2 milyon dolarını taşeron şirketler Capitol Counsel, Baker Donelson ve LB International Solutions’a verdi. LB International Solutions’ın başkanı Lydia Borland, Amerikalı siyasetçilere bağışta bulunan bir Türk siyasi eylem komitesine yardım etmesiyle biliniyor.

Muhaliflerine yönelik başlattığı eylemler sırasında Erdoğan, eski müttefiki Fethullah Gülen’e karşı savaşa girişti. Kayıtlara göre Gülen için çalışılan ana şirket, 14 taşeronu bulunan Amsterdam & Partners oldu.

Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn muhtemelen Gülen karşıtı Türk hükümeti tarafından planlanan saldırıda ile bağlantılarını kabul edecek.

Hollanda şirketi Inovo BV Flynn Intel Group’a anlaşma çerçevesinde 600 bin dolar ödeyerek seçim günü Flynn’ın adıyla The Hill’de bir makale yayınlanmasını sağlamıştı.

Flynn imzasıyla yayınlanan makalede, ‘Radikal İslam güçleri Gülen gibi suç örgütlerini yöneten radikal şeyhlerin ideolojisinden ortaya çıkıyor. Biz ona güvenli bir sığınma yeri sağlamamalıyız.’ denmişti.

Gülen’i İranlı mollalara benzeten makale ile ilgili mahkemede ortaya çıkan belgelere göre makalenin pek çok bölümü Türk vekilleri tarafından yazılmıştı.

Bu hayalet yazarlardan biri Trump’ın geçiş takımında yer alan Bijan, öteki de Inovo’nun kurucusu Ekim Alptekin’di.

The Wall Street Journal yayınladığı bir haberde Flynn’ın Türk yetkililerle Gülen’i sınırdışı prosedürlerinin dışında kaçırma planları yaptığını ortaya çıkarmıştı.

Flynn kaçırma planlarını inkar etse de eski CIA Başkanı James Woolsey bu konuşmalara şahitlik ettiğini belirtmişti.

Türkiye’nin fonladığı, Gülen karşıtı başka medya saldırıları da daha sonra ortaya çıkarıldı. Avukat Robert Amsterdam öncülüğünde Amsterdam & Partners lobi şirketi Gülen’i kötülemek için Türk hükümetinden yaklaşık 1 milyon 300 bin dolar para aldı. Telefonla ulaştığımız Amsterdam Gülen’e karşı gerçekleştirdikleri kampanyanın para amaçlı olmadığını söyledi.

Bloomberg’in ortaya çıkardığı belgelere göre Giuliani de dahil Trump hükümetinde pek çok kişi, Gülen’e yakın okullara yapılan devlet yardımlarının kesilmesi için de mücadele etti.

Amsterdam da Türk hükümeti gibi Gülen karşıtı ağır sözler söyleyen ve darbede Gülen’in rol oynadığını sık sık dile getiriyordu. Hatta Gülen’in yaşadığı Saylasborg, Pennslyvania’da bir billboard satın almıştı. Billboardda Gülen’in yüzünün yanında ‘Okul çocukları risk altında’ ifadeleri yazılmıştı.

Gülen Hareketi’ne yakın Paylaşılan Değerler İttifakı adlı organizasyon, billboardla ilgili olarak ‘önemsemedik, sürpriz değildi’ ifadelerini kullandı. Organizasyonun yöneticisi Alp Aslandoğan, ‘Temsilcileri yoluyla Erdoğan hükümeti Gülen’i ve onu ziyarete gelenleri karalamak ve taciz etmek, için pek çok girişimde bulundu. Bu çabalar arasında sesli ve tahkir edici gösteriler, komşulara dağıtılan karalama amaçlı broşürler, karalayıcı ifadeler taşıyan dronlar, yerel bir tiyatroda karalama amaçlı bir oyun da bulunuyor.’ diyor.

Türk hükümetinin baskılarına Obama yönetimi olumlu cevap vermemiş, hatta Başkan Yardımcısı Joe Biden, Gülen’in sınırdışı edilmesine ancak federal mahkemenin karar verebileceğini, başkanın böyle bir yetkisi bulunmadığını söylemişti.

Amsterdam’ın yazdığı ‘Hile İmparatorluğu’ adlı kitabını tanıtmak için büyük televizyon, radyo ve gazetelere ulaşan Amsterdam’ın taşeron şirketi Stroud Communications, Gülen’le ilişkili okulların dolandırıcı olduğunu öne sürmüştü.

Amsterdam’dan 87 bin dolarlık bir iş alan Mercury Public Affairs daha sonra iki Türk müşterisinden 1 milyon 600 bin dolarlık iş bağladı ve Trump’ın seçim kampanyaları direktörü Bryan Lanza’yı kadrosuna kattı.

2018 ve 2019 yıllarında Suriye’den birliklerini çekeceğini iki kez açıklayan Trump, konuyla ilgili olarak sadece Erdoğan’la telefonda konuştu ve Mercury de bu kararı savundu.

Mercury, biri Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, ABD’nin müttefiki Kürtleri terörist olarak adlandıran, diğeri de Erdoğan’a ait olmak üzere iki makaleyi New Yorkt Times’ta yayınlattı.

Mercury’nin Türk iki müşterisi şunlar: Türk-ABD İş Konseyi (TAIK) ve Amerikan Türk Konseyi (ATC)

Her yıl iki kurum, iki ülke ilişkilerinin daha da ileri götürülmesi için birlikte ABD-Türk Konferansı’na ev sahipliği yaparak askeri, ticari ve politik güçlü isimleri biraraya getiriyor. Son iki toplantı Washington’daki Trump International Hotel’de yapıldı.

TAIK’in şimdiki başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Trump Tower Istanbul’da Ivanka Trump’ın iş ortağıydı.

Dış Temsilcilikler Kayıt Yasası’na (FARA) göre Mercury’nin hükümet yetkilileri ve medya temsilcileriyle yaptığı tüm görüşmeleri bildirmesi gerekiyor. Lanza, 2018 yılında TAIK için Ticaret Bakanlığı’nın Bakan Yardımcısı Earl Comstock’a defalarca mail göndermiş.

Bu yılki ABD-Türk Konferansı’nın onur konuğu ise Yalçındağ’la poz veren Ticaret Bakanı Wilbur Ross.

Amerikan Kongresi’nde 109 üyeli ‘Türkiye Dostları’ adlı oluşumu organize eden Amerika’nın Türk Koalisyonu adlı kurum 2014 ve 2016 yıllarında zarar açıkladı. 2017’de ise 4 milyon 600 bin dolarlık kar duyurdu. Bunu da Washington merkezli diğer bir kar amacı gütmeyen Türk Kültür Merkezi’nden aldığı yardımlarla sağladı.

Koalisyon’un Başkanı Lincoln McCurdy, Türk hükümeti de dahil hiçbir kurum ya da lobi şirketi tarafından kontrol edilmediklerini ve çalışmalarının tamamen bağımsız olduğunu öne sürüyor.

2015 yılında ortaya çıkan Turkish Heritage Organization adlı kar amacı gütmeyen kuruluş da 3 milyon dolarlık bir bağışla gündeme geldi. Kurum’un başkanı Ali Çınar 2017’de Dış İlişkiler Komitesi’ne verdiği ifadede Türk demokrasisinin Gülen ve Kürt militanlarının tehdidi altında olduğunu söyledi. Hapishanelerdeki gazetecilerle ilgili olarak da Çınar, ‘Haberlerinden dolayı gazetecilerin tutuklanmasına yol açan hiçbir Türk yasası yoktur.’ dedi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram