2009’daki Obama’nın yemin törenine 1,8 milyon kişinin katıldığı düşünülünce Washington 20 Ocak’ta neredeyse bomboştu. Resmî töreni takip edecek gazeteci sayısında bile ciddi bir kısıtlamaya gidilmişti.
FOTOĞRAFLAR: DENİZ İSTANBULLU
Her günü süprizlerle dolu geçen tarihî bir seçim atmosferi neredeyse bitmek üzereydi. Amerika’nın 46’ıncı Başkanı Joe Biden’ın 20 Ocak’taki yemin törenini izlemek için önümde 400 km’lik bir yol vardı. 2009’daki Obama’nın yemin törenini takip etmiş biri olarak kendimi tecrübeli saymak isterdim fakat ne yazık ki öyle olmadı. Tam anlamıyla uzun yıllardır oluşturulmak istenen protokol kültürü Trump’ın “yemin töreninde ben yokum” demesiyle farklı bir mecraya taşındı.
6 Ocak’taki Kongre baskınıyla yaşanan travma, sakin bir şehir olan Washington’ı birden bire Bağdat’ta Amerikalılar tarafından kurulan Yeşil Bölge’ye (Green Zone) çevirmişti. Başkentin sokakları beton bariyer ve tel örgülerle kuşatılmıştı. Aslında yola çıktığım anda her şeyin farklı olacağı belliydi. Şehrin merkezinde aracımı park etmek için rezervasyon yaptırmak istediğim tüm aplikasyonlar otoparkların kapalı olduğunu söylüyordu.
Washington’a yaklaştıkça yol tabelalarında “Washington DC’ye seyahat etmekten kaçının” yazıyordu. Sabahın ilk ışıkları ile birlikte şehre araçla girmenin imkânsız olduğunu ve kilometrelerce yol yürümenin şart olduğunu anladım. 25 bin asker ile birlikte binlerce polisi ve FBI ajanı sokaklara yığılınca sokaklarda gazeteciler, evsizler, resmi programa davetli 1000 kişi ve birkaç yüz kişilik meraklıdan başka kimse yoktu.
2009’daki Obama’nın yemin törenine 1,8 milyon kişinin katıldığı düşünülünce Washington 20 Ocak’ta neredeyse bomboştu. Resmî töreni takip edecek gazeteci sayısında bile çok ciddi bir kısıtlamaya gidilmişti. Kovid-19 salgını ve güvenlik kısıtlamaları tüm etkinliği butik bir organizasyona dönüştürmüştü.
Her ne kadar milyonlar Washington’a gelmemiş olsa da ekranları başında yüz milyonlarca Amerikalı ile birlikte neredeyse tüm dünya Biden’ın yemin törenini canlı yayında izledi.
Günün sonunda 35 bin adım atmış biri olarak fotoğraf makineme kaydettiğim görüntülere baktıkça Washington’da yaşananların ancak bir Hollywood senaryosu olabileceği ihtimalini de düşünmüyor değilim.
