Taha Akyol: Tutuklu Enver Altaylı TV izlerse, ‘sübliminal mesaj’ mı verecek?

Taha Akyol: Enver Altaylı dostumdur. Deliller tamamen toplanmış… Bir saat yerine ikişer saatten dört saat havalandırmaya çıkınca delilleri mi karartacak?! TV izlerse, “sübliminal mesaj” mı verecek?!

KRONOS 14 Mart 2021 GÜNDEM

Gazeteci ve yazar Taha Akyol kendisini savcı ve polis olarak tanıtan dolandırıcılara 320 bin TL kaptırdı.

Karar yazarı Taha Akyol, Gülen cemaatine yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan eski MİT’çi Enver Altay’ya getirilen havalandırmaya çıkma ve televizyon izleme sınırlamasını eleştirerek ‘Deliller tamamen toplanmış… Bir saat yerine ikişer saatten dört saat havalandırmaya çıkınca delilleri mi karartacak?! TV izlerse, “sübliminal mesaj” mı verecek?!’ diye sordu.

Akyol, ‘Şöyle bir dava düşünün… 77 yaşında bir insan üç buçuk yıldır tutuklu. Tecrit vaziyetinde, TV ve radyo yasak, hücrede tek başına, günde sadece bir saat havalandırma. Tutukluluğu cezalandırma olarak uygulamanın tipik bir örneğidir bu.…’

Taha Akyol şunları yazdı:

Şöyle bir dava düşünün… 77 yaşında bir insan üç buçuk yıldır tutuklu. Tecrit vaziyetinde, TV ve radyo yasak, hücrede tek başına, günde sadece bir saat havalandırma…

Deliller tamamen toplanıp yargılamanın sonuna yaklaşılan bir aşamada, Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi, tutukluluğun devamına fakat “Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulunca verilen televizyon ve radyo yayınlarından yararlanma hakkının kısıtlanmasına dair karar ile havalandırmadan günde bir saat yararlanması şeklindeki kararın kaldırılmasına”, havalandırmaya çıkma süresinin günde aralıklarla 4 saate çıkarılmasına karar verdi. Doğru bir karardı.

Fakat savcının itirazı üzerine, diğer bir Ağır Ceza Mahkemesi bunu kaldırdı; tekrar hücre, tekrar TV ve radyo yasak, günde sadece bir tek saat havalandırma.

Tutuklu yargılanmakta olan Enver Altaylı ile Mehmet Barıner hakkındaki kararlardır bunlar.

‘HAK EKSENLİ’ HUKUK

Öğrenciliğimiz döneminde MTTB kongresinde Enver Altaylı’yla tanışmıştım, Hergün gazetesinde beraber yazmıştık, dostumdur.

İsimler, dostluklar bir tarafa…

Deliller tamamen toplanmış… Bir saat yerine ikişer saatten dört saat havalandırmaya çıkınca delilleri mi karartacak?! TV izlerse, “sübliminal mesaj” mı verecek?!

Tutukluluğu “cezalandırma” olarak uygulamanın tipik bir örneğidir bu.…

Ben MHP davasında idamla yargılanırken, ilk celsede söz alarak bize tutukevinde totaliter rejimlerdeki uygulamaların yapıldığını, mahkemenin bunu önlemesi gerektiğini söylemiştim. Mahkeme “yetki alanımızın dışında” diye karar vermişti.

O zaman askeri mahkeme heyetindeki Hakim Bnb. Vural Özenirler ve Hakim Yzb. Ali Fahir Kayacan dürüst ve âdil yargıçlardı, bu kararlarında samimiydiler.

Evrensel hukukun bugünkü düzeyinde, tutukluluk şartları da insan hakları ve adil yargılanma kavramlarına dahildir ve mahkemenin yetkisine girer.

Türkiye’de yargıya müdahaleler bir sorundur… Geleneksel “cezalandırıcı” hukuk anlayışından çıkıp modern “hak eksenli” hukuk anlayışına yeterince geçememek de ayrı bir sorundur.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram