Süddeutsche Zeitung: Gülenciler için İslam üstün ve ebedi, demokrasi geçici mi?

Almanya'nın saygın gazetelerinden Süddeutsche Zeitung: (Gülen cemaati için) Bir tarafta ebedi, üstün İslam, diğer tarafta geçici ve zayıf demokrasi mi? Bunun, Federal hükûmetin teşvik etmek yerine, önlemek istediği İslam anlayışı olması muhtemel.

KRONOS 30 Temmuz 2020 DÜNYA

Almanya’nın saygın gazetelerinden Süddeutsche Zeitung, Gülen cemaatinin bu ülkedeki faaliyetleri, gençlik ve eğitim projelerini kritik eden bir haber analiz yayınladı. Stefanie Schoene imzalı yazıda, cemaatin eğitim faaliyetlerinin köktenci olduğunu varsaymanın adil olmayacağı ancak bu kuşkudan tamamen azade tutmanın da uygunsuz olduğu öne sürüldü.

Gülen cemaati üyelerinin İslam ve demokrasiye bakışını da sorgulayan gazete, Osnabrück Üniversitesi’nden İslam bilimci Michael Kiefer’in “İlahi kuralların tüm sosyal meseleleri düzenlemek için kullanılabileceği inancı İslami kaynakların kelimesi kelimesine bir yorumunu gösteriyor. Benim için bu, açıkça İslamcı bir tutum” değerlendirmesine yer verdi.

Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayınlanan haber analizin tam metni şöyle:

Temmuz ayında bir cumartesi günü, Essen’deki yürüyüş bölgesi. Korona geri çekilmiş gibi hissediliyor, insanlar alışveriş caddelerini doldurmuş. Ortada, katedralin karşısında ve eski sinagogun görüş mesafesinde, Ruhr Sınır Tanımayan Eğitim ve Öğretim Derneği (EBG) bir bilgi standı kurmuş. İslama uygun giyinmiş dört dost canlısı kadın, oradan geçerken ilgi gösterenlere yardımcı oluyor ve derneğin gençlik çalışmalarını tanıtıyor. Tatil kamplarını ve gençlik liderlerinin eğitimini destekleyen ‘Sosyal ve Aktif Gençlik’ (‘Jugend sozial und aktiv’- Jusa) projesinden bilhassa gurur duyduklarını söylüyorlar. Essen’de bir ortaokul öğretmeni olarak kendini tanıtan kadınlardan biri, “Essen şehrinin bir parçasıyız. Gençlerimize eğitim ve demokratik değerler verilmesine aracılık ediyoruz” diyor.

Süddeutsche Zeitung’un (SZ) talebi sonrası Federal Aile Bakanlığı‘nın açıkladığına göre dernek, 2017-2019 yılları arasında federal bir program olan “Demokrasiyi Yaşamak” programından toplam 180 bin euro aldı. Programın belirtilen amacı şuydu: “İslami tavır ve tutumlar konusundaki -enformasyon dağıtıcılara dair- gençler arasında farkındalık yaratmak”

AMAÇ GENÇLERİ DEMOKRASİ KARŞITLIĞINA KARŞI KORUMAK

Aile İşleri Bakanlığı’na göre, “Demokrasiyi Yaşamak” programı, özgürlük ve hukukun üstünlüğü için gençleri kazanmak ve onları demokrasi karşıtlığına karşı korumak amacıyla tasarlanan, Avrupa çapında benzersiz bir program. Bakanlık, bunun için 2015’ten bu yana 431 milyon eurodan fazla para harcadı. Ancak, bu yatırım, Bakanlığa sadece övgü kazandırmadı. 2016’da Müslüman Kardeşlere yakın olan bir derneğin de aralarında bulunduğu sponsorları hakkındaki şüpheler nedeniyle özellikle Müslüman gençler arasında dini radikalleşmeyi önleyen finansman projeleri eleştirildi.

Ayrıca, SZ araştırmasının da gösterdiği gibi, EBG programı olan Jusa hakkında da şüpheler bulunuyor. Zira dernek, finansman başvurusunda bahsetmemiş ve kamuya açıklamamış olsa da Gülen hareketine ait ve dini motivasyonla hareket ediyor. Türk hükûmeti, 2016’daki başarısız darbe için onu suçladığından vaiz Fethullah Gülen’in ağı Almanya’da biliniyor. O zamandan beri takipçileri izleniyor ve binlercesi tutuklandı. Bunların birçoğu kaçtı; sadece 2019’da Almanya’ya 5 bini sığınma talebinde bulundu. Essen’deki bilgi standındaki kadınlar da derneklerinin harekete ait olduğunu inkar etmiyor. Ancak, eğitim çalışmalarının dinle hiçbir ilgisi olmadığını iddia ediyorlar.

İSLAM ÜSTÜN DEMOKRASİ GEÇİCİ VE ZAYIF MI? 

Ancak, EBG gençlik şubesinin bir ilke belgesi buna karşı çıkıyor. Dernek, ‘Pratik Gençlik Çalışması Kılavuzu’nun 90 sayfasının 40’ında normatif değerleri hakkında bir fikir veriyor: “Kapsayıcı İslam” başlıklı bölümde, “Din, insanın doğası ve yaşamıyla bütünsel bir şekilde ilgilenir. Öte yandan, seküler sistemler sürekli değişime tabidir. Onları sadece hüküm sürdükleri zamanın içinde yargılayabilirsiniz” deniyor. Bu kıyaslamadan sonra metin şöyle devam ediyor: “Ancak Allah’a, ahirete, peygamberlere, vahiylere, meleklere ve kadere inanç değişmezdir. Demokrasinin ölçülebilir olmadığını gözden kaçırmamalıyız, öte yandan din, insan hayatı için değişmez kurallar ve değerler sağlar.”

Bir tarafta ebedi, üstün İslam, diğer tarafta geçici ve zayıf demokrasi mi? Bunun, Federal hükûmetin teşvik etmek yerine, önlemek istediği İslam anlayışı olması muhtemel. En azından Osnabrück Üniversitesi’nden İslam bilimci Michael Kiefer şöyle görüyor: “İlahi kuralların değişmez olduğu ve tüm sosyal meseleleri düzenlemek için kullanılabileceği inancı İslami kaynakların kelimesi kelimesine bir yorumunu gösteriyor. Benim için bu, açıkça İslamcı bir tutum.”

Yürüyüş bölgesinde, eğitim birliğinin tanıtımını yapan ortaokul öğretmeni ise bu metni zararsız buluyor. “Orada sadece olan yazıyor” diyor matematik öğretmeni ve kendi çevrelerinde cehennemden sakınmak için günde beş kez namaz kılmanın zorunlu olduğunu söylüyor. Bunu söylerken de söz konusu bölümün yazarı Şengül Yaman ile aynı yerede duruyor. Sosyal hizmet uzmanı sadece İslam hakkında yazmakla kalmadı, Yaman, Jusa projesini başlattı ve aynı zamanda kurum içi bir kreşi işletiyor. Tek bir görüşü temsil etmiyor, dipnotlarında daima Gülen’e ve takipçilerine referans veriyor. Metni hakkında bir konuşma yapmak için aldığımız randevu ise kısa bir süre önce iptal edildi.

GÜLEN UZMANI VOLM: MÜSLÜMAN DEMOKRASİ MODELİNE KARŞILIK GELİYOR

İslam bilimci ve Gülen uzmanı Florian Volm, “Bu ifadeler tam olarak Gülen’in ‘Müslüman demokrasisi’ modeline karşılık geliyor” diyor: “bu ise sadece İslami normlar getirildiğinde idealdir.” Buna cinsiyet ayrımının da dahil olduğunu söylüyor. Volm bu nedenle metnin demokratik yönelimli gençlik çalışmaları için bir rehber olarak uygun olmadığını düşünüyor.

Gençlik çalışmalarıyla ilgili ilke belgesi, Kasım 2019’da EBG‘nin web sitesinde yayınlandı. 16 Temmuz’da, yani SZ’nin yazılı yorum talebinden bir gün sonra, ise oradan kayboldu ve talebimiz cevapsız bırakıldı. Anlaşılan o ki açıklama siyasetin radarına girmişti. Federal Aile İşleri Bakanlığı, derneğin Jusa projesini kontrol ettiğini beyan ediyor. SZ’nin talebi üzerine, Bakanlık başvuruyu Federal Anayasa Koruma Teşkilatı’na sunduğunu açıkladı. Şengül Yaman’ın metnine dikkat çeken bakanlığın kendisi şimdi bir işaret veriyor: Alıntı yapılan pasajların “sorunlu” olduğu düşünülüyor. Diğer taraftan, Kuzey Ren-Vestfalya Anayasayı Koruma Teşkilatı, dernek hakkında herhangi bir “bulgu” olmadığı sürece belgeyi değerlendirmeyeceğini belirtiyor.

Görünüşe göre kamunun, desteklediği dernek hakkında net bir resmi görüşü yok. EBG, bu yıl ve geçen yıl çeşitli amaçlar için 848 bin 700 avro fon aldı. Gerçi Federal Aile Bakanlığı, Jusa’ya para akışını durdurdu, Berlin 2020 için yapılan başvuruyu reddetti. Ancak Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti bunu boşa düşürdü. Essen şehri, projenin devamı için devlet fonlarından yaklaşık 52 bin euro verilmesini onayladı. Üstelik (eyalet), her yıl, 65 çocuğun devam ettiği kreş için 560 bin euroluk işletme maliyetini finanse ediyor. Ayrıca başka kaynaklar da akıyor. Rheinland Peyzaj Birliği, EBG’ye 2019 ve 2020 yılları için sanat projeleri, gençlik koçluğu ve bir anıt gezisi için devlet fonlarından, 145 bin euro bağışta bulundu.

Essen şehri, talep üzerine, EBG’nin Gülen arka planını bildiğini, ancak hareketin bölgesel yapısını bilmediğini açıkladı. Ağın ne kadar dallanıp budaklanmış olduğunu ise yine Jusa ortaya koyuyor: Finansman sadece EBG  faydalanmıyor, onunla birlikte Bottrop, Duisburg, Essen ve Oberhausen’de yedi proje ortağı var. Düsseldorf’taki Gülen bölge birliği “Birleşik Sivil Toplum” örgütüne göre, bunların hepsi ABD’de sürgünde yaşayan Gülen’in ağına ait.

KÖKTENCİ HEDEFLERE DAYANDIĞINI VARSAYMAK ADİL OLMAZ AMA…

Yıllardır, hareketin Almanya’daki eğitim çalışmaları, kreşler, okullar ve özel eğitim enstitülerinin yanı sıra çocuklar ve gençler için dini eğitimi de içeriyor. Namaz saatleri, Kur’an çalışmaları, konuşmalar buna dahil. Gülen vaazları, cinsiyet ayrımı yapılan kamplar, ahlaki karakter projeleri ile video oturumları da… Bütün bunların köktenci hedeflere dayandığını varsaymak adil olmaz. Ancak, hareketin eğitim girişimlerini genel olarak bu kuşkudan azade tutmak da uygun değil. İslam uzmanı Volm, “EBG kılavuzunda belirtildiği gibi, gençler arasında ‘gayri meşru eğilimleri’ ve ‘saçma arzuları’ kınayan herkes, heteroseksüel norm dışındaki yaşam planlarını kabul etmiyor” diyor.

Daha iyi bir demokrasi ve otoriter bir ahlak olarak İslam; bu mesaj, muhtemelen Müslüman gençlerin özgürlük, kendi kaderini tayin etme ve katılım hakları için ayağa kalkmalarına olanak tanımıyor. Fakat görünüşe göre Gülen dernekleri tutumlarını devlet sponsorlarından gizlemeyi başarıyorlar. Dallanıp budaklanan ağı da buna yardımcı oluyor. Şeffaflık eksikliği nedeniyle, bazı siyasi otoriteler bunalmış görünüyor. SZ’nin talebinden yedi gün sonra, Federal Aile Bakanlığı Jusa projesini yorum yapmadan web sitesinden kaldırdı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram