Sokak röportajı ile gündeme gelen KHK’lı Sümeyya Avcı: Korku duvarını aştık

Antalya’da yapılan bir sokak röportajında söylediği, “Çocuklarımın yüzüne bakabilmek için susmuyorum. Kul hakkı yiyenlerin memleketinde yaşıyoruz” sözleriyle yüz binlerce izlenme ve beğeniye ulaşan Sümeyya Avcı, Kronos’a konuştu: “Tarihe not düşün. Başkalarının söyledikleriyle sizi yargılamasınlar.”

SELAHATTİN SEVİ 03 Nisan 2021 KRONOS ÖZEL

YouTube’dan yayın yapan ‘Kendine Muhabir’ kanalına konuşan KHK’lı öğretmen Sümeyya Avcı, sarf ettiği sözlerle sosyal medyanın en çok konuşulan isimlerinden biri oldu. Avcı’nın o röportajda dile getirdiği, “Kur’an okumayı bilmeyen seçmenin Kur’an okuyor diye seçtiği adamların memleketinde yaşıyoruz. Şurada sorduğunuz zaman, Kur’an-ı tutayım, ben okurum çoğu okuyamaz. La ilahe illallah ne demek anlamını bilmeyen bir halkın seçtiği, sadece Kur’an okuyor diye seçtiği; hiçbir şey üretmediğimiz, hiçbir şey yetiştirmediğimiz, öğretmenini ihraç ettiğimiz, doktorunu ihraç ettiğimiz, mühendisini ihraç ettiğimiz, bütün eğitimlisini donanımlısını, beraat edenin yurtdışına gittiği, beraat edemeyenlerin cezaevlerinde çürüdüğü bir memlekette yaşıyoruz.” şeklindeki sözleri milyonlarca insan tarafından paylaşıldı, beğenildi ve izlendi.

Sümeyya Avcı, o röportaj ve sonrasında yaşananlarla ilgili Kronos’a değerlendirmelerde bulundu. Beklemediği oranda güzel tepkiler aldığını kaydeden Avcı, “Beklemediğim kadar güzel tepkiler geldi. Normalde verdiğimiz röportajlarda mutlaka karşı, zıt görüş, görüş de diyemiyorum onlara, insanları yönlendirerek fikir beyan etmeleri fikir değildir. Trollerin yaptığından bahsetmek istiyorum. Kendi düşünceleriyle hareket etmeyip başkalarının düşüncelerini sizin videonuzun atına yazabiliyorlar. Fakat bu sokak röportajında buna şahit olmadım.” dedi.

“GEÇ DE OLSA BİR KIVILCIM VAR ARTIK”

Gördüğü olumlu yorumların etkisiyle ‘bir şeylerin değiştiğini’ düşünen Sümeyya Avcı şöyle devam etti: “Belki binlerce yorumdan yüzde 10’u, yüzde 5’i bile değil trollerin yazdığı. Savunabilecekleri bir şey yoktu videoma karşı. Söylediklerime karşı tam tersini ispat edebilecekleri bir şey geliştiremediler. ‘Hayır haksızsın, şöyleyiz böyleyiz’ diyemediler. Bel altı vurmaya çalıştılar. İşte ‘başörtülü olmayan bir insan nasıl bunları söyleyebilir’, ‘kendi dinine bak’ falan. Bu da çok çok azdı. İnsanlar artık bunlara bakmıyorlar, aldırmıyorlar, bunu fark ettim. Bir ufuk açılmış, insanların gözleri açılmış. Bunu gördüm, hoşuma gitti. Geç de olsa bir kıvılcım var artık. Geç de olsa ülkede güzel şeyler olacak diye düşünüyorum.”

“BEN UMUTLUYUM, KONUŞACAKLAR, ONLAR DA KONUŞACAK”

Kendisi gibi yüz binlerce KHK’lı olduğunu ve onların da susmaması gerektiğini kaydeden Avcı, “Açılmak kolay değil. Zifiri karanlık var ortada. Zifiri karanlık bile yavaş yavaş aydınlanır. Bence aydınlanmaya başladı yavaş yavaş. Bir iki röportaj gördüm, sokak röportajı, hoşuma gitti. Açılacaklar, birçok insan desteklediğine göre, arkamda durduğuna göre, çok istiyorlar. Bazıları şöyle yazmış hatta, ‘evde haykırarak ben de bağırdım.’ Önce evde haykırılarak bağırılır zaten. Önce kendi sesimizi kendimiz dinlemeliyiz, kendimiz duymalıyız, isyan etmeliyiz. Bu isyanı akrabalarımıza, komşularımıza duyurmalıyız. Komşularımızdan sonra yavaş yavaş tanımadığımız insanlara… Bu yavaş yavaş olan bir süreç. Ben de ilk seneler bunu yapamadım, sonradan başladım, sonradan mücadele ettim. İnsanın içindeki kıvılcım yavaş yavaş büyüyor, ateş oluyor. Artık her yerde konuşabilecek duruma geliyorsunuz. Ben umutluyum, konuşacaklar, onlar da konuşacak.” ifadelerini kullandı.

“ACIYI PAYLAŞIYORUZ VE ACIYI PAYLAŞIRKEN BİR OLMAYI ÖĞRENİYORUZ”

Avcı, verdiği sokak röportajının muhalefet partilerinin milletvekilleri tarafından da sahiplenilip paylaşılmasıyla ilgili olarak ise şunları söyledi: “Muhalif vekillerin paylaşımları bence güzel. Ne anlamda paylaştıklarını bilemem, ister iktidara vurmak için paylaşsınlar, ister başka bir düşünceyle paylaşsınlar ama benim sesimi başka kitlelere duyurmak adına anlamlı buluyorum. İnsanlar ‘bu kimmiş’ diye baktıklarında benim mücadelemi görecek. Benim mücadele ettiğim insanları tanıyacaklar, Gergerlioğlu’nu tanıyacaklar, Acun Karadağ’ı tanıyacaklar, Natali Avazyan’ı tanıyacaklar. Kürt arkadaşlarımla paylaştığım şeyleri görüp onları tanıyacaklar. Ve diyecekler ki bunlar birlik olmuş, bunlar biraya gelmiş. Yüzde 60 derken de kast ettiğim buydu. Aslında biriz. Acılarda birleştik, acıyı paylaşıyoruz ve acıyı paylaşırken bir olmayı öğreniyoruz. Anlamlı kazanımlarımız oldu bu süreçte. Bu çok güzel bir şey.”

“ÇOCUKLARIMIZ İKİ YIL SONRA CEZAEVİNDE Mİ OLURUM, DIŞARIDA MI OLURUM KAYGISI ÇEKMESİNLER”

Gelecek adına ne gibi planları olduğu sorusuna ise KHK’lı Sümeyya Avcı şu cevabı verdi: “Gelecek adına planlarım şöyle: Çocuklarımızın yüzünün güldüğü bir dünya görmek. Yani bizim çektiğimiz kaygıları onlar çekmesin. Gelecekleri nasıl olacak kaygısı çekmesinler. Nesillerinin devamı kaygısı çekmesinler. Bir yıl sonra, iki yıl sonra ne durumda olurum, cezaevinde mi olurum, dışarıda mı olurum kaygısı çekmesinler. Şunu düşünsünler: Burası demokratik bir ülke, anayasa var, hukuk var, güzellikler var, kimse benim hakkımı gasp edemez, ben kimsenin hakkını gasp edemem, uygarca ve medenice yaşayabilirim. Fakir olabilirim ama çalışırsam kazanabilirim, çünkü benim ülkem öyle bir ülke. Bunu kurmak istiyorum. Çok zor olabilir, ama bu, insanların elinde. Hayvanların değil, doğanın değil, tabiatın değil, insanların elinde. Allah çalışana verir.”


 

Sosyal medyanın büyük bir imkan olduğunu ve herkesin kendi başına bir gazeteci olduğunu kaydeden Sümeyya Avcı, “İnsanların sesini çıkarması günümüzde artık çok kolay. Sosyal medya diye bir şey var. Eskiden olsa gazetecilere yalvaracaksınız, muhabirlere yalvaracaksınız, ne olur bana röportaj çek diyeceksiniz. Size ses olmaları için yandaş medyaya filan belki yalvaracaksınız. Ama artık böyle bir durum yok. Artık sosyal medya var. Herkes muhabir, herkes gazeteci. Herkes kendi sesini duyurabilecek düzeyde. Bakın, twitter hesabı olamayan bir kadın hesap açıyor, kocasının ona şiddet uyguladığı görüntüleri yayınlıyor. Ve milyonlarca insana ulaşıyor. Bu ne demek? ‘Ben artık tek başıma bir gücüm’ demek. Benim 2 dakikalık bir konuşmam milyonlarca insana ulaştıysa, herkes ulaşabilir. Herkes ulaştığı zaman, mahkemelere düşüldüğü zaman bu da suç mu diyecek yüzlerce binlerce insan var.” şeklinde konuştu.

KORKU DUVARINI AŞMAK

Avcı, korku duvarını aşarak, kişilerin kendi isimleriyle var olmalarının daha önemli olduğunu vurguladı. Avcı, bu konuda şunları kaydetti: “İnsanlar önce yalnız kalıp kendileriyle konuşsunlar. İnsanlar kendilerine de itiraf etmiyorlar. Suçsuzum demiyorlar, keşke yapmasaydım, keşke gitmeseydim, keşke şunu yapsaydım, keşke böyle söylemeseydim. Önce kendiniz olun. İsminizle, kemiğinizle, kanınızla, iliğinizle var olun. Var değilsiniz. Ben bot hesap gibi görünen, mücadele etmeyi çok seven, deli gibi mücadele eden, benden çok daha önce bu mücadeleye başlamış insanları görüyorum. Üzülüyorum. Çünkü çok içten mücadele ediyorlar ama isimleri yok. Karşınızdaki kitle size bu bir insan demiyor, bu bir hesap diyor. Sizi insan olarak değil, hesap olarak görüyorlar. Var olmaya çalışmak lazım. Kendinizi kabullenin, suçsuzluğunuzu kabullenin, masumiyetinizi kabullenin. Kanunlar olmasa da bir gün geri geleceğini bilin. Geri geldiği zaman, ne yaptın denildiği zaman, şunu yaptım diyebilin. Tarihe not düşün. Onlarca yıl sonra çocuklarınız torunlarınız sizin bıraktığınız videoları izlesinler, sizin fotoğraflarınızı görsünler, sizin yazdıklarınızı okusunlar. Başkalarının söyledikleriyle sizi yargılamasınlar.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram