Sırrı Süreyya Önder: Bizi buralara atanlar ‘Keşke hiç atmasaymışız’ diyecekler

KRONOS 20 Eylül 2019 GÜNDEM

Kandıra F Tipi Cezaevi’nde bulunan HDP’li Sırrı Süreyya Önder, fasikul.altyazi.net sitesinde yayınlanan röportajında cezaevinde kendisinin ve Selahattin Demirtaş ile Gültan Kışanak’la birlikte yaptıkları çalışmalar hakkında bilgiler verdi.

Sinema, 12 Eylül dönemi ve bugüne dair soruları yanıtlayan Önder, “Gültan Kışanak’ın yeni bir senaryo yazmaya başladığını ve sizin de kendisine destek olduğunuzu duyduk. Hapishanedeki bu senaryo dayanışması nasıl gelişti, nasıl ilerliyor? Bu gibi başka işbirlikleri de bekleyebilir miyiz yakın gelecekte? Örneğin Selahattin Demirtaş’ın bir hikâyesini filme uyarlamayı düşünür müsünüz?” sorusu üzerine şunları söyledi:

Gültan Kışanak’la hayatımız, ilk gençliğimiz, zindan süreçlerimiz birbirine çok benzer. O fazladan kadın mücadelesinde de izi olan bir güzel sosyalist feministtir. Hücrelerimiz birbirine 20-30 metre mesafede. Bizzat yaşadığı özgün bir hikâyesi var. 80’lerde Diyarbakır Cezaevi’nde başlayıp, aynı kente Belediye Eş Başkanı olduğunda düğümlenen ve gelişen, çarpıcı bir finale sahip çok özel bir hikâye… Geldiğimin 2. haftasında yazışmaya başladık. Ben onun yazma sürecine yol arkadaşlığı yapıyorum. Synopsis aşamasını yeni bitirebildik. Çünkü haftada 1 kez mektup veriliyor. Geri dönüşü 15 gün olan bir periyotla çalışabiliyoruz. İleride bu filmi çekebilirsek, senaryo yazım sürecini kitaplaştırmayı düşünüyoruz. Senaryo yazmak isteyenler için anlamlı bir rehber olabilecek bir külliyata ulaşmış durumda mektuplarımız… Tercüme ve teorik birçok senaryo yazım kitabından daha yararlı olacağı şüphesiz. Yaşanmış çekirdek bir olaydan yola çıkarak ve gerçekliğe saygı duyarak adım adım ete kemiğe bürünmesi, güçlükler, çözümler, teorik ve pratik tartışmalar, seçenekler, tercihler bakımından iyi bir kaynak olacaktır. Bir de imecenin, yol arkadaşlığının kıymeti, zenginleştiriciliği boyutunu hatırlatan bir yanı var. Demirtaş’la da sadece yazma-yönetme bağlamında değil, bir film üretme komününe dair ortak düşüncelerimiz var. Baluken sessiz ama güçlü bir dalga gibi gelmekte… Kısacası zindanlar ‘yan gelip yatma yeri değil.’ Bizim için mümbit üretim alanları olmakta. Korkarım günün sonunda bizi buralara atanlar “Keşke hiç atmasaymışız” diyecekler. : )

Önder, “Son 10-15 yılda gerçekleşen pek çok siyasal olgu ve olay, ifade özgürlüğüne yönelik baskıların da etkisiyle henüz filme aktarılmadı; Gezi Direnişi gibi tarihi bir ân bile aradan altı yıl geçmiş olmasına rağmen kurmaca filmlerde karşımıza çok seyrek çıkıyor. Sizin bu son dönemde “şunun filmi olsa” dediğiniz bir olay var mı?” sorusuna da,

O kadar çok ki birazını başlık olarak yazayım…

Savaş göçü ve göçmenler, Muhtarlık seçiminde işlenen cinayetler, Kadına yönelik şiddet, Orta yaş üzeri işsizlik, Süratle boşalan, ıssızlaşan köyler, KHK mağdurlarının yaşama tutunma hikâyeleri, Darbe sürecinde tanka, topa, uçan F-16’lara direnenler, teammüden katledilen derelerin intikamı… Yaz yaz bitmez.” yanıtını verdi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram