Silivri aynı zamanda sıcaktır da…

Silivri’de 1 yıl geçirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim: Silivri’de yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer. Yok öyle bildiğiniz 'Akdeniz iklimi' klişesi değil bu. Havanın sıcaklığına ısınan betonun sıcaklığı da eklenince yazlar gerçekten çekilmez hale gelir. Kışın ise durum tam tersidir.

SÜLEYMAN ÖZKAYA 27 Aralık 2020 GÖRÜŞ

İktidarı eleştirenlere uyarı mahiyetinde kullanılan ‘Silivri şimdi soğuktur’ sözünün gerçek olduğuna şahitlik edebilirim. Silivri’de 1 yıl geçirmiş biri olarak şunu söyleyebilirim: Silivri’de yazlar sıcak, kışlar soğuk geçer. Yok öyle bildiğiniz ‘Akdeniz iklimi’ klişesi değil bu. Havanın sıcaklığına ısınan betonun sıcaklığı da eklenince yazlar gerçekten çekilmez hale gelir. Kışın ise durum tam tersidir. Özellikle koğuşların üst katlarında bulunan odalarda ısınma sorunu yaşanır. Üst kattaki odalarda kalanların hepsi cezaevi kantininden kendisine yedek battaniye almak zorunda kalır.

Böyle olunca koğuşlarda hastalıklar da bitmez. Koğuştan bir kişinin hasta olması, herkesin hasta olması anlamına gelir. Koğuş dediğim, 25-35 kişinin yaşadığı 200 metre karelik alan. Soğuk algınlığı, nezle, grip gibi hastalıklar için doktora gitmek neredeyse imkânsızdır. Yapılacak tek şey vücut direncinizi yüksek tutmaktır. Bu yüzden koğuşlarda çaydan sonra en fazla içilen nane limondur.

Hasta oldunuz, doktora gitme imkânınız yok, yapmanız gereken önce soğuk algınlığı ilacı bulmaktır. Soğuk algınlığı ilacı ve ağır kesici ilaçlar bir anda koğuştaki en değerli madde haline gelir.

Koğuşta bir doktor varsa çok şanslısınız demektir. Hastalığınıza hemen teşhis konur, gerekli ilaç tedarik edilir. Tutuklu bulunan doktor cezaevi doktoruna rahatsızlığı olan hastalar için gerekli ilaçların listesini gönderir. Akşama veya ertesi gün doktorun istediği ilaçlar gelir. Tedaviye bir an önce başlanır. Bazı koğuşlarda çok sayıda doktor vardır. Bu doktorların bir kısmı Cerrahpaşa ve Çapa Tıp Fakülteleri’nde öğretim görevlisidir. İki kez Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda Türkiye birincisi olmuş uzman doktorlar vardı bizim koğuşta.

Silivri’de sadece soğuk hava ile mücadele etmek zorunda kalınmaz, devletin soğuk yüzüyle de mücadele edilir. Cezaevinde bulunanların dışarıdan getirebileceği elbise kotası vardır. Kışın soğuk havayı tek kazak veya tek hırka ile geçirmek zorunda kalırsınız. Gelen elbiseleri dağıtan gardiyanların insafına kalırsınız. Adli mahkumlara her türlü tolerans tanınır, terör suçu iddiasıyla bulunanlara ise birden kurallar işlemeye başlar. Devletin soğuk yüzü bir gardiyana dönüşür.

Silivri soğukluğunun yanı sıra çok sıcaktır da. Yaz mevsiminde adeta koğuşlar hamama döner. Avlu ise sadece üstü açık bir havuz durumundadır. Güneş vurdukça avludaki ısının derecesi artar. Gün içinde birkaç kez avlu suyla yıkanır serinletmek amacıyla.

Silivri’de fiziksel sıcaklık ve soğukluk insanlar arasında kardeşlik duygusunu etkilemez. Herkes kendisine farklı bir meşgale bulmuştur. Kimisi ibadet eder, kimisi yabancı dil öğrenmeye çalışır, kimisi kendisini spora vermiştir. Bazı öğretim üyeleri ise kendilerine yeni öğrenciler bulmuştur. Koğuşta en değerli şeylerden biri de kitaplardır. Dini kitapların yanı sıra roman okuyucusu kitle vardır. Cezaevinde George Orwell’in “Hayvan Çiftliği”ni okuduktan sonra hayatta neleri kaçırdığına hayıflananlar da vardı.

Akşam olduğunda ise ayrı masalarda yemekler yenir. Yemekten sonra sadece cezaevine özel bir şekilde yapılan pudingler masalara dağılır, ardından çay içilir. Dışarıdan bakanlar, bu insanların 200 metrekare alanda mahkum olduğunu sanır. Gerçekte ise bu insanların bedenleri tutsak, ruhları özgürdür.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram