Seyirlik acılar ve mahallesinde ölenler

Kutuplaşmanın yaygın olduğu toplumlarda öteki mahalleye bakmama ya da seçerek “görme hali” korkunç bir noktaya sürükleyebiliyor insanı. Birçokları sessiz sedasız kendi mahallesinde ölürken birileri "schadenfreude" halini yaşıyor.

BUKET GÜNEY 10 Ocak 2021 GÖRÜŞ

Her acı biraz seyirliktir. “Başkasının acısı”dır. Toplum göz kırpmadan izlemeyi sever. Seyir merakı çoğaldıkça acı sıradanlaştığı gibi farklı formlara girdikçe etkisi değişir.

Fotoğraf, bir dönem acının belgesi sayılırken sansürsüz çekilen her görüntü ve video acının dozunda bir başkalaşım yaratıyor.

Medya ve teknoloji ile sınırlı değil elbette mesele. Yeni de değil. Acıyı görmek, konfor alanını tehdit ettiğinden bir film kesiti gibi gerçekliği kabul edilmeden geçip gitmesi çoktandır deneyimlediğimiz bir durum.

Başkalarının acısını hissetmek, bir erdem, vicdan sahibi omakla özdeşleştirilirken aksine “insani”olduğu vurgulanmaya muhtaç. “Ortak acı inandırıcılığını kaybederek efsaneleşmeye doğru giderken insanın bunu anlayabilecek bir donanımda yaratılmış olduğu bir gerçek. Bu, tespit değil. Bilimsel bilgi. Pain dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre “başkasının acısı”nı hissetmek mümkün. 108 üniversite öğrencisine yaralı atletler ve iğne yapılan hastalar gibi acı veren görüntüler izletilmiş. Üçte ikisi, duygusal bir tepki göstermekle kalmayıp acıyı hissettiklerini söylemiş. Araştırmacılar öğrencilerin beyinlerindeki duygu merkezlerinde hareketlilik gözlemleyerek bunu ispatlamış.

Çok mu şaşırtıcı? Hem bilindik hem de değil sanki. Acıyı hissetmeyle duyarsızlaşma arasında gelgit yaşayan çağın insanı için ikna edici sadece.

Aydınlanma düşüncesiyle acıya seküler bakış ise meselenin başka bir boyutu. Sadece dini inancın getirdiği ahlaki değerlerle başkasının acısına bakmak hükmünü kaybetti, diyenler çoğunlukta. İnsani değerler ortak paydasından bakılmadıkça acının paylaşılma ya da hissedilme kapasitesi düşüyor.

Üstelik birçok sebeple yaşanan duyarsızlaşma ve hissizleşmenin kişilerin değerlendirme sürecini etkilediği de biliniyor. Sağlıklı, doğru karar veremeyenler başkasının acısını anlamak bir yana buna alkış tutar hale gelebiliyor.

Çok uçlarda bir yer değil. Hayatın içinden. Bu durumun bir tanımı da var: “ Schadenfreude”.

Almanca’daki “schaden” (kötü olay) ve “freude” (sevinç) kelimelerinin birleşimiyle yeni bir anlam ortaya çıkıyor. Başkalarının acısından zevk alma!

Atlanta’daki Emory Üniversitesi’ndeki bilim insanları “schadenfreude” ile ilgili otuz yıllık araştırmaları incelediğinde bu durumun gerçek olduğunu tespit etmiş.

İnsan başkalarının acısını derinden hissedebildiği gibi buna sevinebilecek de bir varlık.

“Mahalle kavgaları”, kamplaşma ve kutuplaşmanın yaygın olduğu toplumlarda öteki mahalleye bakmama ya da seçerek “görme hali” bu korkunç noktaya sürükleyebiliyor insanı. Birçokları sessiz sedasız kendi mahallesinde ölürken birileri “schadenfreude” halini yaşıyor.

Ne yapmalı? sorusuna genel bir cümleyle cevap vermek hayli zor. Zira başkasının acısını hissetmek toplumsal olduğu kadar kişisel sınırlarda tecrübe edilebilecek bir içselleştirme hali. Kendinizi nerede görüyorsunuz?

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com