Bir tripod bir kamera ile, interaktif GodfatherTR online yayında

Sedat Peker bir tripod ve bir kamera ile tıpkı Coppola'nın yaptığı gibi bir mafya filmi çekiyor. Film henüz bitmedi. İnteraktif bir biçimde çekimi devam ediyor, episodlar halinde. Peker videoları yeni dönemin, interaktif ilk online filmi (hadi mafya filmi diyelim) olmaya aday, kanımca.

KRONOS 07 Haziran 2021 HABER ANALİZ

| DENİZ DURSUN

10 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki ihtiyara kadar artık herkesin yakından takip ettiği bir durum var Türkiye’de.

Evet konu Sedat Peker ve ifşaat/itiraf videoları. Bir sinema yazarını bu konu niçin ilgilendirir, diye düşünebilirsiniz.

Aslında çok yakından ilgilendirir.

Dünya sinema tarihinin en iyi bilinen film serilerinden biri The Godfather serisidir. Mario Puzo’nun yine çok meşhur bir romanından uyarlanan, İtalya ve ABD’de çok etkin olan Sicilya mafyasının oluşum ve gelişim hikayesini anlatır. Bundan sonra çekilen bütün mafya filmleri, esasen bu hikayenin varyasyonlarından ibarettir. Burada çözümlenen mafyatik yapı, devlet, siyaset, emniyet ve halk yapılanması, üç aşağı beş yukarı bütün ülkelerdeki benzeri yeraltı, suç örgütleri yapılanması ve mantalitesi ile benzerdir.

SİNEMA-GERÇEKLİK İLİŞKİSİ

Hayat mı sinemayı taklit eder, sinema mı hayatı? Sinema teorisi üzerine kafa yoranları epey meşgul eden bu soru, sinemaya ilişkin teorik tartışmaların başında gelir ve hala da tartışılır. Rus sinema teorisyenlerinin deyimiyle, ‘sinema gerçekliğin yeniden üretimidir’ aslında. O yüzden, hem izleme kolaylığı açısından hem de varolan bir toplumsal gerçekliği ifşa etmesi açısından, mafya filmleri etkilidir. Warrior dizisindeki Chinatown’daki Çinli çeteler, Hollywood filmlerindeki sokak mafyaları (buna sonradan, Yakuza ve Çin mafyasıyla birlikte Latin mafyası da dahil oldu), bizdeki Cüneyt Arkın, Kadir İnanır ve Yılmaz Güney’li mafya filmlerinin bu kadar popüler olması, izleyici kesiminde bir taban bulmasının altındaki psikolojik neden de, sinema ve gerçeklik arasındaki bu iki yönlü etkileşimle ilişkilidir.

Bu basit teorik girişten sonra, bu hafta tek bir film üzerinden değil de halen çekilmekte olan bir mafya hesaplaşması filmi olan Sedat Peker videoları üzerine birkaç analiz yapmak istedim.

SEDAT PEKER HENÜZ BİTMEYEN BİR FİLM ÇEKİYOR

Evet, Sedat Peker videoları, sadece bir Sedat Peker’in öfke krizine hakim olamayıp başlattığı ve gördüğü yoğun ilgiden dolayı devam ettirdiği bir olgu değil. Yukarıda kısaca temas ettiğim altyapı üzeriden okuma yaparsak, Sedat Peker, ucu devlete, siyasete, emniyet ve yargı mensuplarına uzanan ve kökeni Roma’ya kadar uzanan bir yapılanmanın, dijital çağ koşullarında bir yeniden çevrimidir esasen. Evet Sedat Peker bir tripod ve bir kamera ile tıpkı Coppola’nın yaptığı gibi bir mafya filmi çekiyor. Film henüz bitmedi. İnteraktif bir biçimde çekimi devam ediyor, episodlar halinde.

Pandemi nedeniyle, zaten sinemalar kapalı, sinemaseverler dijital platformlara mahkum oldu. Uluslararası film festivalleri bile online gösterim yapıyor. Yeni çağın koşulları bu. Sedat Peker videoları da bu çığırın, interaktif bir biçimde yapılan ilk online filmi (hadi mafya filmi diyelim) olmaya aday, kanımca.

“İÇERİDEN” BİR SES ANLATINCA…

Peker videolarını, herkes gibi ben de yakından takip ediyorum ve her yeni videodaki ifşaat/itiraflardan sonra, hiç şaşırmıyorum aslında. Çünkü anlattığı konuları bizler zaten biliyor, tahmin ediyorduk. En azından araştırmacı gazeteci ve siyasi analiz ve yorumculardan dinlemiştik. Fakat ilk kez böyle, içeriden bir ses tarafından dillendirilince hayretimiz bir kat daha arttı. Bu videoları izledikçe, zihnimden bir kaçına yukarda değindiğim film ve diziler sinema karesi gibi resmi geçit yaptı. Hayat mı sinemayı, sinema mı hayatı taklit eder, sorusu da peşisıra sökün etti.
Bir film/dizi ile devletler yıkılıp, devletler kurulmadığı gibi, Sedat Peker videoları ile de öyle olmayacak elbet. Bir film yapmak, uzun uzun planlar, projeler, hazırlıklar gerektirir. Peker videolarında da mini de olsa böyle bir prodüksiyon emeği var. Masa üstüne yerleştirilen objeler, kitaplar, arka planda gösterilen videolar, semboller vs. Ama bütün bütün de etkisiz demek değil bunlar. Filmler hayatımızı, düşüncelerimizi, alışkanlıklarımızı etkiler. Bu videolar da bunu yapacak, uzun vadede. Kısa vadeli de bir takım siyasi deprem etkileri olabilir. Ama insan doğasına ilişkin birazcık malumatınız varsa eğer, bu yıkımların ardından yeni aktörlerle benzer yapılanmaların tekrar kurulacağını ve sistemin kendini revize ederek yoluna devam edeceğini önerebilirsiniz.

ASIL MAFYA NEREDE?

Derviş Zaim’in Filler ve Çimenler filmini hatırlayın. Filler tepinir, olan çimenlere olur, demişti. Olan bu. Don Carloene’nin oğlu, kardeşinin hunharca öldürülmesinden sonra, dağılmakta olan ailesini derleyip toparlar ve daha da büyütür. Ve bir müddet sonra legalleşmek ister. Vatikan’da yaptığı bazı görüşmelerden sonra başka bir gerçekle karşılaşır: “Bize mafya diyorlar ama, asıl mafya Vatikan’da” cümlesini sarf eder.

Yapılan anketlerde en az güvenilen kurumlardan biri siyaset kurumudur hep. Kaderin cilvesine bakın ki halk güvenmediği bir kurumu temsilen bir partiyi, yüzde 40’lar oranında bir destekle yirmi yıldır iktidar yapmaya da devam ediyor. Yine aynı ülkede, Sedat Peker videoları milyonlarca izleniyor ve yapılan anketlerde halkın kahır ekseriyeti iddialara inanıyor.

Mafya/kabadayı dizileri, filmleri seyirci rekorları kırıyor, Sedat Peker YouTube fenomenine dönüşüyor ve halkın büyük bir kesimiyle birlikte, siyaset yorumcuları, siyasi analistler, akademisyenler, gazeteciler bunları yorumluyorlar.

Çünkü insanlar gerçekleri duymak istiyorlar! Bu gerçekleri duymak pahasına bir çuval keçiboynuzu yemeleri gerekse bile.

Film Önerisi: The Woman who in the Window (Penceredeki Kadın, 2021)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com