‘Şans’lı çocuk: Yıldırım Demirören

Demirdöküm, Kemer Country, Zeyport, Dolfen, Demirören İstiklâl AVM, MOil, Vatan Gazetesi, Milliyet Gazetesi, Likidgaz, Milangaz gibi birçok şirketin sahibi olan, Türkiye'nin en zengin iş adamlarından Erdoğan Demirören'in oğluydu. Bunlara bir de İddaa ve Milli Piyango gibi devletin şans oyunları eklendi.

NECATİ KOLA 01 Mart 2019 PORTRE

Demirören ve Erdoğan

Rumen teknik adam Mircea Lucescu’nun Beşiktaş’ı 100. yılında şampiyon yaptığı dönemde Serdar Bilgili’nin yönetiminde futbol şubesi sorumlusu olarak ismini duyurmaya başlamıştı. Beşiktaş o dönem çok başarılı olduğu için onunla ilgili de olumlu yorumlar yapılıyordu. Onunla ilgili ilk olumsuz kanaatim, o dönem İstanbul Yeşilköy’deki Polat Renaissance Hotel’de düzenlenen Zaman Gazetesi Yılın Sporcusu Ödül Töreni’nde oluşmuştu.

Yanılmıyorsam, gecede Beşiktaş’a ve Lucescu’ya da ödül verilecekti. Ve bütün VIP konuklar için en ön sıralarda koltuklar ayrılmıştı. Tabii ki Yıldırım Demirören ve Lucescu için de… Fakat törene ilgi beklenenden yüksek olmuş, çok sayıda önemli isim salonu doldurmuştu. Bu arada Demirören ve Lucescu’ya ayrılan yere oturan önemli kişileri kaldırmak ayıp olacağı için zor durumda kalınmıştı. Organizasyonda görevli arkadaşlar nasıl bir çözüm üreteceklerini düşünürken, ayakta kalan Demirören sinirli bir şekilde kapıya yönelmiş, Lucescu da peşinden koşturmuştu. Sinirli hali lobide de devam eden Demirören, oteli terk etmek istemişti. Lucescu ise onu sakinleştirip tekrar salona girmesi için ikna etmeye çalışıyordu. Uzun uğraşlar sonunda Lucescu galip geldi. İkisi birlikte salona girdiler. Demirören ortalarda bir yerlere otururken, Lucescu kendisine gösterilen yere kimseyi rahatsız etmemek için oturmadı ve töreni sonuna kadar ayakta izledi. Ve ödül verildiğinde en çok alkışlanan isim Lucescu oldu.

O Yıldırım Demirören, 2004’te Beşiktaş Başkanı olduğunda ve ünlü İspanyol teknik adam Del Bosque’yi takımın başına getirdiğinde, herkes ondan büyük başarılar bekliyordu. Fakat bir süre sonra başarıdan çok Beşiktaş’ı soktuğu borçlarla anılıyordu. Şanslı çocuktu Yıldırım Demirören. Demirdöküm, Kemer Country, Zeyport, Dolfen, Demirören İstiklâl AVM, MOil, Vatan Gazetesi, Milliyet Gazetesi, Likidgaz, Milangaz ve Total gibi birçok şirket ve markanın sahibi olan, Türkiye’nin en zengin iş adamlarından Erdoğan Demirören’in oğluydu. Kulübü borçlandırarak kendi cebinden sürekli pahalı transferler yapıyordu. Bu arada, Gaziantepspor’dan arka arkaya yapılan ve Tabata’nın da aralarında bulunduğu pahalı transferler de dikkat çekiyordu. Fakat istenen başarılar bir türlü gelmiyordu. Beşiktaş tribünleri, ‘Tüpçü’ lakabı taktıkları Yıldırım Demirören için her maçta şu tezahüratı yapıyordu artık: “Yeter Demirören yeter!”

Demirören’in Total’i satın aldığı, kendi gazetesi Milliyet’ten bu fotoğrafla duyurulmuştu.

Bu dönemde şöyle bir söylenti dolaşıyordu: “Erdoğan Demirören, şirketlere zarar vermesin, şirketlerden uzak dursun, başka bir şeyle ilgilensin diye oğlunu Beşiktaş’a başkan yaptı.”

“Yeter!” tezahüratları yapıldığı dönemde 3 Temmuz şike süreci imdadına yetişti Yıldırım Bey’in. Ne de olsa şanslı çocuktu! Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar’ın süreci yönetemeyip istifa etmesiyle Yıldırım Demirören, tek aday olarak girdiği seçim sonucunda Futbol Federasyonu Başkanı seçildi. Bu duruma en çok Beşiktaşlılar sevindi. “Artık Futbol Federasyonu ve Milli Takım düşünsün!” esprileri yapılmaya başladı.

Güçlerinin zirvesindeki iki Erdoğan’ın (Erdoğan Demirören ve Recep Tayyip Erdoğan) destekleriyle 2012’nin ardından 2015’te de seçime tek aday olarak girerek başkan seçilen şanslı çocuk Yıldırım Demirören, Futbol Federasyonu ve Milli Takım’da da başarılarıyla gündeme gelemedi maalesef. Zar zor gidilen ve gruptan çıkılamayan Euro 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası ve sonrasında, pirim tartışmaları, Arda Turan-Fatih Terim gerginliği, Fatih Terim-Kebapçı kavgası ve Arda Turan’ın gazeteci Bilal Meşe’yi dövmesi gündem oldu hep. Tüm bunların sebebi de Futbol Federasyonu’nun yanlış pirim sistemiydi. Kaptan olarak Arda’yı, teknik adam olarak Terim’i geren sisteme göre, sürekli kadroda olup hiç forma giymeyen bir oyuncu, oynayıp gol atan bir futbolcudan daha fazla pirim alabiliyordu. Bu da oynayıp gol atan isimlerin tepkisini çekiyordu. Bu sisteme ‘yanlış’ demeyen Terim’in de en az Yıldırım Demirören kadar kusurlu olduğunu ifade edelim.

Futbol Federasyonu, doğru dürüst başarı elde edilemeyen Yıldırım Demirören döneminde yolların ayrıldığı Fatih Terim ve Lucescu’ya yüksek tazminatlar öderken; Türk Millî Takımı da tarihinde ilk kez küme düştü. Türkiye, Rusya ve İsveç’in yer aldığı grupta sonuncu olarak Avrupa Uluslar Ligi B Kategorisi’nden C Kategorisi’ne indi.

Yıldırım Demirören, başkanlığı döneminde bitmek bilmeyen hakem hatalarıyla da gündem oldu hep. Hatalar azalsın diye VAR sistemine onun döneminde geçildi ama hem hatalar hem de VAR ile ilgili tartışmalar devam etti. Bu yüzden Merkez Hakem Komitesi (MHK) Başkanı Yusuf Namoğlu istifa etse de Demirören ile ilgili olumsuz algılar değişmedi.

Buna bir de Spor Toto’nun İddaa ihalesini Demirören Holding’in ortağı olduğu Şans Girişim Grubu’nun kazanması eklendi. Dedik ya şanslı çocuk diye! Yıldırım Demirören’in hiç seçim kaybetmeden yine ortalıktan sıvışması için güzel bir bahanesi oldu. Hem uluslararası hem de ulusal kurallar gereği sporla ilgili kumar, bahis şirketi işletenler, federasyon ve kulüplerde yöneticilik yapamıyordu.

Yıldırım Demirören, bu gerekçeyle Futbol Federasyonu Başkanlığı görevinden istifa etti. Ardından da şu açıklamayı yaptı: “26 Şubat 2012’den beri sürdürmekte olduğum Türkiye Futbol Federasyon Başkanlığı’ndan İddaa ve misli.com’un Demirören Holding bünyesine katılımından ve sözleşmelerin devri yasal olarak tamamlandığından dolayı görevimden istifa ediyorum. Bugüne kadar şerefle ve gururla taşıdığım bu milli görevi Türkiye ve dünya kamuoyunda tartışmalara mahal bırakmamak ve gölge düşürmemek gerekçesi ile bu kararı almış bulunmaktayım. 7 yıl boyunca TFF Başkanlığı görevimde başta Sayın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a desteklerinden ve güveninden dolayı teşekkür ediyorum.”

Görevi boyunca büyük destek gördüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan, babası Erdoğan Demirören’i telefonda azarlayarak ağlatmıştı. Bu azardan sonra sahibi oldukları medya organlarının yayını iyice yandaşlaşan Demirören Holding’e daha sonra Doğan Grubu’nun gazete ve televizyonları da verildi.



Oğlunu şirketlerinden hep uzak tutmaya çalıştığı iddia edilen Erdoğan Demirören, geçtiğimiz yıl vefat etti. Artık Yıldırım Demirören için şirketlerin başına geçmesi için bir mani yok.

Beşiktaş’ı borç batağına sokan, Millî Takım’ı tarihinde ilk kez küme düşüren, Vatan Gazetesi’ni kapatan, Hürriyet’in tirajını 100 binin altına düşüren Yıldırım Demirören, İddaa’yı da batırıp büyük bir hayır işler mi!

Şanslı çocuk! Neden olmasın!

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com