Putin’in Belarus planı, muhalefetin de desteğini alacak ‘kukla’ bir lider mi?

Politik analistlere göre Belarus'taki kitlesel protesto eylemleri durmazsa Putin'in bir planı var: Ülkede istikrarı sağlayacak kadar güçlü, muhaliflerin desteğini kazanacak kadar kıvrak ve Lukaşenko'nın onun arkasına gizlenmesine izin verecek kadar güçsüz bir kukla lider...

ALİN OZİNİAN 20 Eylül 2020 DÜNYA

Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko şaibeli seçim zaferinin ardından destek için Rusya lideri Putin'i ziyaret etmişti.

Rusya’da geçen pazar günü yerel seçimler yapıldı.Ülkedeki 85 idari bölgeden 41’indeki seçimlerde, 22 idari bölgenin yerel meclis üyeleri; 18 belediye başkanı, 11 bölge milletvekili ve Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’ya 4 vekil seçildi.

Temmuz ayında gerçekleştirilen ve Putin’in 2036’ya kadar başkanlık koltuğunda kalmasına izin veren “reformlar”ın ardından yapılan ilk seçim olduğu için, Putin bu seçimleri kendisine verilen desteği tekrar ilan edeceği bir gövde gösterisi olarak gördü. Gelecek yıl yapılacak parlamento seçimleri de düşünülürse, yerel seçimler Putin için “esas zaferden” önceki en önemli dönemeçti.

İstenilen oldu. Putin’in Birleşik Rusya partisi, ülkenin bazı bölgelerinde gerçekleşen seçimlerde ”büyük bir zafer” kazandığını ilan etti. İktidar partisi Birleşik Rusya’dan aday olarak seçime giren tüm valiler yeniden seçildi. Öte yandan partinin diğer adayları bazı yerlerde açık ara yenilgiyi tattılar. Bu sembolik ama ümit verici yenilginin sebepleri kısık sesle de olsa bu hafta tartışıldı.

Rusya’da zehirlenen ve Almanya’da sağlığına kavuşan muhalif Aleksey Navalni’nin oyları birleştirme stratejisi bu yenilgiyi açıklamak için bir seçenek fakat Kremlin’in, kurnazca, eski yıllarda olduğu gibi muhaliflere “bir dilim” verme ve ülkede demokrasi izlenimi yaratma çabası da mümkün.

Geçen yıl yerel seçimlerde birçok muhalif aday liste dışı bırakılınca, Moskova’da geniş çaplı protesto gösterileri düzenlenmişti. Güvenlik güçlerinin sert şekilde müdahale ettiği eylemlerde 1000’den fazla kişi tutuklanmış ve bazıları 4 yıla kadar hapis cezaları almıştı. Bunlar hatırlandığında, Navalni yanlısı muhaliflerin Sibirya’da sembolik zaferler elde etmeleri gayet anlaşılır.

Rusya’da üzün süredir devam eden memnuniyetsizliklerin yanı sıra hükümet eleştirilerinin baş sırasında şu an Koronavirüs sürecini yönetme başarısızlığı var. Muhalif lider Navalni’nin zehirlenmesinin Almanya’daki doktorlar tarafından kanıtlanmasının ardından, olası protesto gösterilerinden kaçınmak Putin’in için oldukça önemli.

NAVALNİ: TAKTİKSEL OY KULLANIN

Seçimler sırasında hala hastanede tedavi gören Navalni’nin, Putin karşıtı seçmenlerden “taktiksel” oy kullanmalarını istemesi ve Sibirya’daki şehir konseyleri için düzinelerce aday göstermesi, muhalafetin küçük de olsa başarısının en önemli sebebi. Navalni’nin destekçileri, onunla ile uzun süredir birlikte siyasi çalışmalar yürüten Kseniya Fadeyeva ve Sergey Boyko, Rusya’nın en yüksek nüfuslu Novosibirsk ve Tomsk’taki şehir konseyine girmeyi başardı. Resmi sonuçlara göre bölgesel olarak önemli bir role sahip Tomsk Şehir Konseyi’nde Birleşik Rusya Partisi çoğunluğunu kaybetti. Fadeyeva ve Boyko, soruşturmalara, ev aramalarına, 30 gün süren gözaltılara ve benzer hukuksuzluklara maruz kalan muhalifler.

RUSYA’DA İKİ ZIT SÜREÇ GELİŞİYOR

Sonuçların ardından Rus basınında görece muhalif Novaya Gazeta, Kremlin’in iktidarda kalabilmek için yaptıkları sonucunda seçmenin siyasi olarak bilinçlendiğinin altını çizdiği bir analiz yayınladı. Gazete seçim kültürünün gelecek seçimlerde belirleyici olacağını ve seçim komisyonlarının nispeten şeffaf sayım yapma alışkanlıklarının olduğu yerlerde devlet aygıtı temsilcilerinin yenilgiye uğratıldığını belirtti. Gazeteye göre Rusya’da birbirine zıt ilerleyen iki sürecin varlığı net; bir yanda iktidar, demokratik iradenin önüne sürekli yeni engeller çıkarırken diğer yanda yurttaşlar devlete güvenmeyip politize olmaya devam ediyor.

2021’deki Duma seçimlerine Rusya bu şartlarda giderken belli ki, içerde oluşan muhalif enerjinin, “gazını alma çabaları” işe yarıyor. Putin, Belarus seçimleri ardından daha da net görülen Lukaşenko yalnızlığı ve çaresizliğini tatmak istemiyor.

LUKAŞENKO PUTİN GİBİ “GAZ ALAMIYOR”

Ve Putin, Belarus’ta olduğu gibi Rusya’nın bir barut fıçısına dönmesini istemiyor. Diğer yandan Belarus’da durmak bilmeyen kararlı muhalefetin varlığı Putin’i de ister istemez rahatsız ediyor.

Soçi’de gerçekleşen Lukaşenko-Putin buluşmasının ardından Belarus’un akıbeti hala belirsizliğini koruyor. Özellikle Batı basını, Rusya ile iyi ilişkilerin Belarus için hayati önem arz ettiği konusunda hemfikir ama diğer yandan Lukaşenko’nun Moskova’nın hayalindeki partnerler olmadığı artık çok net.

Birçok uzman, Belarus’un Rusya’yla ekonomik ilişkilerini kesme lüksü olmadığı görüşünde. Avrupa’nın en büyük süt üreticilerinden olan Belarus ürünlerin neredeyse tamamını Rusya’ya ihraç etmesi ve ileride bu pazarın kapanması ile aynı pazarın AB’de bulunmayacağını düşünenlerin sayısı çok. O yüzden Belarus muhalefetinin Rusya ve Belarus arasındaki dengeyi göz etmesi şu andaki en önemli konu.

Diğer yandan protestoların daha uzun sürmesi durumunda yeni “kukla” bir adayın ortaya çıkabileceği görüşü de son dönemde tartışılıyor. Bu kukla, Belarus’ta istikrarı sağlayacak kadar güçlü, muhaliflerin desteğini kazanacak kadar kıvrak ve Lukaşenko’nın onun arkasına gizlenmesine izin verecek kadar güçsüz olabilmeli.

KOLESNİKOVA HALKI SİYANA TAHRİK ETMEKLE SUÇLANIYOR

Hükümet karşıtı protestoları organize eden 3 kadından biri olan Maria Kolesnikova, kaçırılması ve zorla ülke dışına çıkarılma denemelerini boşa çıkarmak için geçen haftalarda pasaportunu yırtarak Belarus’ta kalmayı başarabilmişti. Olayın ardından Kolesnikova, “güvenlik kanunu kapsamında” yargılanıyor. Belaruslu yetkilileri, Kolesnikova’nın “ulusal güvenliği hiçe sayarak halkı isyana tahrik etmekle” suçluyor.

Protestolara güvenlik güçlerinin sert şekilde yanıt vermesi ve yüzlerce kişinin gözaltına alınması, protestocuları vazgeçirmedi, her pazar büyük kalabalıklar halinde toplanmaya devam ediyorlar.

RUSYA: ABD BELARUSU KARIŞTIRMAK İSTİYOR

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Washington’u Belarus’ta ‘renkli devrim’ ve darbe organize etme girişimi ve Belarus muhalif kadın liderleri himaye altına almakla suçluyor. “Bu girişimin hedef ve amacının Belarus vatandaşlarının çıkarlarıyla ortak hiçbir yanı yok” diyen Narışkin, ABD’yi  2019’da ve 2020 başlarında, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının aracılığıyla hükümet karşıtı eylemlerin organizasyonuna yaklaşık 20 milyon dolar yönlendirmek ile suçluyor.

Şaibeli seçimler sonrasında koltuğundan çekilmeyen Lukaşenko’nın son Soçi ziyaretinde Putin’den aldığı 1.5 milyarlık dolarlık destek sözü, belli ki Ruslar tarafından “Belarus’un içişlerine karışmak” olarak algılanmıyor.

Tüm bunlar olup biterken, geçen hafta Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun başkanlığındaki askeri bir heyet Belarus’un başkenti Minsk’e gitti. Ziyaretin amacının Rusya ile Belarus arasındaki askeri işbirliğiyle ilgili konuların görüşülmesi olduğu bildirildi. Rusya ile Belarus arasında, Bretsk poligonunda 14 Eylül’de ‘Slavyanskoye Bratsvo-2020’ (Slav Kardeşliği) tatbikatı başlamıştı.

Ekimde ise Belarus’un Vitebsk kentinde Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) ülkeleri arasında ‘Neruşimoe Bratsvo’ (Yıkılmaz Kardeşlik) isimli tatbikat gerçekleştirilecek. Tatbikatta KGAÖ ülkeleri olan Rusya, Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan yer alacak.

Soçi’de Putin’le birlikte enerji alanını dışında, Belarus’da ticaretin canlanması için iki ülkenin holding ve büyük endüstri işletmelerinin yöneticileri ve bakanları arasında diyalog başlatılmasının da konuşulduğu belirtiliyor. Fakat görülen o ki Rusya, Lukaşenko için Belarus muhalefetine sert bir müdahaleden kaçınıyor, dahası Putin kendi “akıllıcı politikalarından” ve muhaliflere sayılı da olsa mavi boncuk dağıtma tarzından nasibini alamamış Lukaşenko’ya içten içte kızıyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com