Pelikan, gazetecilikten niçin nefret ediyor?

YAVUZ GENÇ 07 Mart 2020 GÖRÜŞ

ANKARA – Aslen bir “gazetecilik” örgütlenmesi sayılabilecek Pelikan gazetecilikten niçin nefret ediyor? Medyanın tek ses olduğu, yüzlerce gazete televizyon radyo ajans ve internet sitesinin aynı içerikle tek merkezden yönlendirilebildiği günümüzde tek tek ve genelde bağımsız gazetecilik yapanlar neden hedef alınıyor? Bağımsız gazetecilik ya da bağımsız sayılabilecek küçük haberci öbekleri Pelikan grubunun uykularını niçin kaçırıyor?

Cevapları risk de barındıran sorular bunlar. Çünkü Pelikan grubu aslında ana gövdesini “gazetecilerin” oluşturduğu bir yapı iken başta yargı olmak üzere “mevzilendiği” kurumlar, bu yapıyı eleştirilemez ya da en azından “bulaşılmaması gereken” bir konuma taşıyor. Yargı ve emniyetteki yönlendirici gücüyle Pelikan iktidar içinde bir iktidar şekline bürünmüş, ülkeye nefes aldırmayan, motivasyonu kin, nefret ve manipülasyon olan bir yapı. Başta Cumhurbaşkanı ve yargının bir bölümü olmak üzere kurduğu ilişkiler de konumunu sağlamlaştıyor. Güçlendikçe de “operasyonları” artıyor. Son gazeteci yargılamaları da en yeni marifetleri. Hedefe koyup kriminalize ediyorlar, sonra da yargıdaki kolları aracılığıyla susturmaya çalışıyorlar…

GÜÇLENDİKÇE HIRSI DAHA DA ARTAN BİR YAPI

Baştaki soruya dönelim: Pelikan bağımsız gazetecilikten niçin hazzetmiyor? Çünkü kendi yarattığı devasa propaganda aygıtının dışında konuşulabilecek her şeyi kendine ve dolayısıyla “iktidarına” tehdit olarak görüyor. Onun oluşturduğu gündemin esiri bir toplumu yönetmenin ne kadar kolay olduğunu biliyor. O gündemden sapma anlamına gelebilecek her türlü sorgulamayı/haberi/içeriği varlığına tehdit olarak görüyor. Bu yüzden güçlendikçe hırsı artıyor, hırsı arttıkça ülkedeki bağımsız haber odalarına yönelik saldırıları da alenileşiyor.

Son MİT haberleri tutuklamaları, göçmenlerin geçişini izlemek için sınıra giderek iktidarın belirlediği propagandanın dışında farklı şeyler “gören” gazetecilerin gözaltı ile korkutulması, ana akımın dışında yolsuzluk ve israfı dillendiren gazetecilerin ifadeye çağrılması, birbirinden farklı haber odaklarının birden bire kendilerini Adliye koridorlarına bulması…

Son günlerde gazetecilere yönelik baskı ve sindirme operasyonlarının tamamı aynı güç ve odağın ülkeyi götürmek istediği noktaya dair fikir veriyor. İktidarın belirlediği gündemin bütünüyle kabul gördüğü, sorgulamanın asla olmadığı, farklı olanın anında sindirildiği bir ülke. Demokrasinin olmadığı, en temel insan haklarının dahi göz ardı edildiği bir kara distopya.

PELİKAN’IN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGEL: BAĞIMSIZ GAZETECİLİK

Pelikan denen karanlık ve korkutucu örgütün önündeki en büyük engel, bağımsız gazetecilik ve bu faaliyeti hem özgürlükleri hem de ekmekleri pahasına sürdüren gazetecilerdir. Bu yüzden böylesine sert ve doğrudan kendilerini açık edecek hamleler yapıyorlar. Basılı gazetelerin neredeyse tamamı ellerinde, Anadolu Ajansı başta almak üzere ajanslar istedikleri gibi propaganda aygıtlarına dönüşmüş, televizyonlar tek bir programın işkenceye varacak düzeyde halka zerk edildiği yerler olmuşken, yüzlerce internet sitesinde her gün sayısız manipülasyon ve düzmece haber ortalığa salınırken, sayıları çok az olan bağımsız haber odaklarının hedef alınması yalanlarına o kadar da güvenmediklerinin kanıtı!

Ele geçirdikleri koca Hürriyet gazetesi bir Medyascope kadar okunmuyor diye deliriyorlar. Sabah akşam yalanla tahkim ettikleri A Haber, Sezgin Tanrıkulu’nun Youtube kanalı kadar bile izlenmiyor diye çıldırıyorlar. Pek çoğu küçücük fonlarla ve fedâkarlıkla ayakta kalan Gazete Duvar, t24, Diken, Bianet, Euronews Türkçe gibi yayınlarda çıkmış bir haberin devrin tüm gücünü ve kaynaklarını arkasına almış bir Sabah gazetesinden daha fazla okunmasına deliriyorlar. İçeriklerinin çöp olduğunun farkındalar. Habercilik yapmadıklarını, dümdüz bir propaganda aygıtına dönüştüklerini, sözlerinin beş para etmediğini biliyorlar. Tüm engellemelerine, baskı, gözaltı ve tutuklamalarına rağmen gazeteciliğin teslim olmamasına, fırsatını bulduğu en küçük bir mecrada dahi gümbür gümbür yaşamaya devam etmesine akıl erdiremiyorlar.

DÜZENLERİNİN SONUNU GAZETECİLER GETİRECEK

Basılı gazeteyi bitirebilir, televizyonların tamamını ele geçirebilir, ajansları istediğiniz gibi kullanabilir, internet sitelerini yargı marifetiyle engelleyebilir, hatta gazetecilerin elindeki son şans olan interneti tümden kesebilirler. Ama gazetecilik bitmez. Döner yüz yıl önceki gibi kağıda elle yazar, sokak sokak gezer dağıtır ama yine de bitmez! Fotokopi makinelerinde bağımsız gazetecilerin üretecekleri haberlerin, onların gücü arkasına almış pravdalarından daha çok okunacağına eminiz!

Pelikan grubu gazetecilerden, gazetecilikten ölesiye korkuyor. Korkularında haklılar da. Düzenlerinin sonunu devasa plazalarının gölgesinde kalmış küçücük haber odaları getirecek çünkü…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com