Buyurun, Metin Külünk’ün akçeli işleri

Külünk bir bar fedaisi pervasızlığında AKP ve Erdoğan savunucusu oluyordu da bunu vatan millet aşkından mı yapıyordu? Elbette değil. Buyurun Külünk'ün 'ak'çeli işlerine...

FİKRİ DOĞAN 11 Temmuz 2021 PORTRE

Bilgisayarın başına oturduğumda açık söyleyeyim, Ali İsmail Korkmaz’ı yazmaktı niyetim. Hani Gezi olayları sırasında dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail. Dün ölüm yıldönümüydü Ali İsmail’in. Ancak Twitter’ı açınca önüme yine Metin Külünk twetleri düşünce dedim, ‘Ne zamandır aklımdaydı. Şu Metin Külünk vakasına bir dokunayım.’ Ali İsmail’e borcum olsun. Bir sonraki portreyi ona ayırmak şart oldu.

Dönelim bugünkü portremizin kahramanı Metin Külünk’e. O kadar portre yazdım. İtiraf edeyim ne Metin Külünk kadar karışık bir isim gördüm ne de bu kadar zorlandım. Neresinden baksanız anlamsız, tutarsız, ilginç ve can sıkıcı bir tip çıktı karşıma. Tamam kamuoyundan tanıyorduk, TV’lerden izliyorduk ama araştırdıkça ve okudukça dimağım bulandı. Ahmet Kaya rahmetlinin dediği gibi ‘Nerden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça…’ deyip devam edelim.

Külünk ismini siz son olarak Sedat Peker’in videolarında duydunuz. Hani şu ‘Mafyadan 10 bin dolar maaş alan’ siyasetçi iddiası vardı ya. Sonradan onun Metin Külünk olduğu ortaya çıkmış, Peker de ‘Ne 10 bin doları çanta çanta para gönderdim’ demişti ya. İşte o! Aslında hafızaları zorlasanız siz, 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra ettiği akıllara ziyan cümleden de hatırlarsınız Külünk’ü. Neydi o muhteşem cümle: ’17-25 Aralık operasyonu insanların günah işleme özgürlüğüne müdahaledir.’ Yok deli saçması değil. Külünk bu sözleri ettiği yetmemiş gibi günlerce de sözlerine ‘felsefik’ açıklama yapma ihtiyacı hissetti. Bırakın İslam alimlerini kendi cenahından bile destek bulamadı da memlekette yeni bir mezhep doğmasına engel olundu. O da yetmedi, zaman geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasının olmamasına bahane ararken, ‘Peygamber efendimizin de diploması yoktu’ deyiverdi.

Metin Külünk vecizeleri diye bir kitap toplansa memleket epey eğlenir aslında. Külünk bey, partidaşı Ahmet Hamdi Çamlı ile yarışır bu konuda. Neyse, dönelim kimdir bu özlü sözlerin, akla ziyan çıkışların adamı Metin Külünk? Gerçekten göründüğü gibi midir?

AİLECE ERDOĞAN’A YAKINLAR

Muhammet’ten olma Şaziment’ten doğma Metin Külünk, 1960 Potomya doğumlu. Aynı lideri ve dahi velinimeti Recep Tayyip Erdoğan gibi. Potomya neresi? Rize’nin Güneysu ilçesinin eski adı. Ailecek Erdoğan ailesine çok yakınlar yani. Asıl ‘Reis’e yakın olan isim ise Metin Külünk’ün ağabeyi Ergin Külünk. Erdoğan, 1980 darbesi öncesi MSP İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanlığı yaptığı zaman, Ergin Külünk de yardımcısıydı. Ergin Külünk, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden inşaat mühendisi olarak mezun oldu. Bir süre mesleğini yapan Külünk daha sonra nakliye işine girdi ve çeşitli şirketler kurdu. Ağabey Külünk, Büyükçamlıca Camii ve Külliyesini yapan “İstanbul Cami ve Eğitim Kültür Hizmetleri Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği” ve “Levent Camii Eğitim-Kültür Hizmet Birimleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği”nin başkanı aynı zamanda.

Dönelim biz kardeş Metin Külünk’e. O da ağabeyi gibi Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği mezunu. Ağabeyi ve Erdoğan birlikte yol alırken, Metin Külünk de ‘büyükleriyle’ takılıyor. Rizeli bir tanıdığa sordum. ‘Külünk ailesi köklü ailelerindendir Rize’nin. Çok da muhterem insanlardır’ dedi. Dedim, ‘Metin Külünk?’ Kahkaha atmakla yetindi. Varın siz anlayın gerisini. Milli Türk Talebe Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği, Akıncılar Teşkilatı, Milli Selamet Partisi İl Gençlik Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Rizeli tanıdığa göre gençliğinde de astığı astık, kestiği kestik, biraz süvari, biraz külhanbeyi imiş.

Velinimeti Erdoğan’la yola çıkmadan önce Külünk, ticarette denedi şansını. 1990-1995 yılları arasında  İTKİB komitelerinde görev yapan Külünk, 1993-1995 yılları arasında Marmara Üniversitesi’nde dış ticaret dersleri verdi. 1995-2000 yıllarında İstanbul Sanayi Odası Hazır Giyim Meslek Komitesi üyeliğinden sonra 2001’de kurulan Külünk Eğitim ve Kültür Derneği’nin 7 yıl süreyle başkanlığını yaptı.

AKP’nin kuruluşundan itibaren Erdoğan’ın yanında yer alan Külünk, önce AKP İl Yönetim Kurulu üyeliği, daha sonra da İl Teşkilat Başkanlığı görevini üstlendi. Külünk, 2009’da hayatında belki ilk ve son defa Erdoğan’la karşı karşıya geldi. Erdoğan’ın istediği Aziz Babuşçu’nun rakibi olarak İstanbul İl Başkanlığı’na aday olan Külünk, tabii ki seçimi kaybetti. Erdoğan Külünk’ün gönlünü almak için onu 2011’de Meclis’e taşıdı. Külünk’ün hayatımıza paldır küldür girişi de böyle oldu.

KAMUOYU KÜLÜNK’Ü THY GREVİNDEKİ TAVRIYLA TANIDI

Külünk boyunu ilk kez 2012’deki THY krizinde gösterdi. THY’deki grev ve toplu sözleşme geriliminde en ön safta yer alan Külünk, ‘THY Türk milletine aittir, bu yüzden grev yapılamaz’, ‘THY’deki grev küresel güçler tarafından organize edilmektedir’ gibi dehşetengiz ifadelerle savundu hükümetini. Bu arada Meclis’e ‘grev yasağı yasa tasarısı’ vermeyi de ihmal etmedi. Sonuçta 305 çalışan işten atıldı. 2 sene sonra da hepsi görevine geri döndü mahkeme kararıyla. Külünk’ün cansiperane grev karşıtlığı onu yandaş medyanın da manşetlerine taşıdı. Metin Külünk şifreyi çözmüştü. ‘Vatan, millet, dış güçler, küresel güçler, Allah, din, iman, kitap, Abdülhamid, Osmanlı’ kelimeleri ve kavramlarıyla süslediği anlamsız cümleler ‘para’ ediyordu. Külünk de o günden sonra mevzu nereden açılırsa açılsın yukarıda örneklerini verdiğim kelimelerle süslenmiş cümlelerle attı kendini meydana.

2013’te Gezi olayları sırasında da ön plandaydı Külünk, 2014 seçimlerinde AKP’nin oy çaldığı iddialarında da. Hatta 2014 seçimlerinde ‘AKP oy çalıyor’ diyenlere, ‘’Allah’a havale edelim o karar versin” demeyi bile becermişti. Erdoğan onu yurt dışındaki TC vatandaşlarını ‘zinde’ tutmak ve ‘örgütlemek’le görevlendirmişti taa o zamandan. Yine 2014 seçimlerinde Almanya’nın Essen eyaletinde CHP’li üyelerin linç edilmeye kalkışılmasının altından da Külünk çıktı. (Bu Almanya işine derinlemesine dalacağız birazdan)

Bugünlerde her suça bulaşanla mutlaka bir fotosu bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gibi, o dönemde de ‘failler’in Külünk’le boy boy fotoları dolanıyordu sosyal medyada.

KENDİNİ ERDOĞAN’IN ÖNÜNE ATTI

‘Cesedimi çiğnemeden Erdoğan’ın kılına dokunamazsınız’ akımının da öncüsü olan Metin Külünk, 2014’te Twitter’dan üniversite camiasına sesleniyordu mesela. Seri halde attığı twetlerde, “Üniversite rektörlerine soruyorum. Üniversitesiz hiçbir il kalmayacak sözüyle ortaya çıkan ve bunu gerçekleştiren liderimiz RTE kürsüsü neden kurulmuyor? Yeni ve büyük Türkiye’nin dünya sahnesindeki oyun kurucu gücünü sağlayan aklı öğrencilerinize ne zaman anlatacaksınız? Başarısının sırlarını sokaklara taşıyan, sokağı köşke taşıyan RTE kürsülerini üniversitelerinize ne zaman taşıyacaksınız? Rektörlerimiz… Türk siyasetinin dehası RTE aklını kurumsallaştırıp, tarihselleştirmeyi düşünüyor musunuz? Dünyada mazlumların hayranlıkla, zalimlerin korkuyla izlediği bir lider olan RTE’nin kodlarını bilimselleştirmeyi düşünüyor musunuz?” diye sitem ediyordu.

Yıllar 2016’yı gösterdiğinde TBMM’ye ilginç bir yasa tasarısı geldi. Tasarı kısaca, ‘Teröre bulaşanlar ya da destekleyenlerin mal varlıklarına el konulsun’ diyordu. Bilin bakalım tasarının altında kimin imzası vardı. Tabii ki Külünk’ün. Anlaşılan Külünk’e, mahallenin delisi rolü verilmişti ve kamuoyundan tepki görmesinden korkulan konular ona söyletiliyordu. Külünk, AKP’deki bütün karanlık işlerin merkezindeydi yani. Ya da yeraltı ve gayrimeşru dünya ile AKP arasındaki en derin bağ, Külünk üzerinden kuruluyordu.

KÜLÜNK’ÜN AKÇELİ İŞLERİ

Peki Külünk bir bar fedaisi pervasızlığında AKP ve Erdoğan savunucusu oluyordu da bunu vatan millet aşkından mı yapıyordu? Elbette değil. Mesela piyasada Külünk’ün 100’e yakın taksi plakası olduğu konuşuluyordu. Bu sonuca nereden varıyoruz? 2018’de UBER ile taksiciler arasında mahkemelere  de taşınan kavgada, taksicilerin bayraktarlığını Metin Külünk yapıyordu.

Mesela sağlık işine de el atan Külünk’ün, Erdem Hastaneleri’nin sahibi olduğunu herkes biliyordu. Hem amca hem teyze çocuğu olan kuzeninin adına olan hastane gazetelere de ilginç bir olayla manşet olmuştu. Ümraniye’de geniş bir caddenin iki yanında da bulunan hastaneler için bir tünel kazılmış, haftalarca süren ve vatandaşın ‘Metro çalışması’ diye bildiği inşaattan sonra binalar yer altından birleştirilmişti.

ALMAN TELEKULAK’INA TAKILDI

Gelelim Metin Külünk’ün Almanya işlerine. 2018’de Almanya’da bir adam kaçırma ve işkence davasında adı geçti ilk kez Osmanen Germania Boxclub’ün. Alman adaleti araştırdıkça işin içinden iş çıktı. Osmanen Germania’nın silah kaçakçılığından uyuşturucuya kadar pek çok suça bulaştığı iddia edildi. Aylarca süren araştırmalar sonucunda Osmanen Germania’nın AKP’li olmayan gurbetçilere karşı işlediği suçlar da döküldü. Alman savcılar oluşumun direkt AKP hükümeti tarafından finanse edildiğini açıkladı. Osmanen Germania ile ilişkiler Metin Külünk üzerinden sağlanıyordu. Külünk’ün, Osmanen Germania Boxclub’ün yöneticileri ile görüşmeleri dinlemeye takıldı. Onlarca organizasyonlarına katıldığı tespit edildi. Erdoğan aleyhine yayınlar yapan bir Alman TV programcısının ‘kaldığı yerin tespit edildiği’ne dair telefon görüşmeleri Alman telekulaka kaydedilmişti bile.

Tehlikeli oluşum Alman medyasında da uzun süre haber oldu. Junge Welt gazetesi ‘Erdoğan’ın uzun kolu’ manşetini attı. Almanya’daki Federal Hükümet, hem AKP’nin hem de bizzat Erdoğan’ın bu çete ile bağlantı içinde olduğunu resmen açıkladı. Alman kanalı ZDF, AKP milletvekili Metin Külünk’ün Almanya’da faaliyet yürüten ”Almanyalı Osmanlılar” çetesiyle yakın temas içinde olduğuna dair yayınlar yaptı. Sözü geçen çeteye Erdoğan’ın bilgisi dahilinde para verildiği de iddia edildi. Almanyalı Osmanlılar adlı çetenin tanıtım videosunda ‘Kana kan’ sloganı kullanılıyordu. Almanya’nın 22 kentinde örgütlü olduğu belirtilen çetenin, 1500 civarında üyesi olduğu tahmin ediliyordu.

Metin Külünk ilginç bir adam vesselam. Bir yandan Erdoğan olmazsa dünya dönmez kıvamında saçma sapan çıkışlar yapan bir isim. (Şaka değil. Mesela 2019 seçimlerinde ‘Erdoğan kazanamazsa 6. Filo Türkiye’ye saldıracak’ demiş adamdır kendisi. Mesela Kılıçdaroğlu’na saldıran şahsı arayıp ‘Geçmiş olsun’ diyecek kadar demokrat bir vekildir.) Diğer yandan da ‘yedi sülalesine yetecek’ dünyalığını yapmakla meşguldür. Külünk’ün temsil ettiği ‘tip’lerin falsoları burada yazmakla bitmez. Siz söylediği sözlere, attığı twetlere bakıp kahkahalar içinde gülerken, onlar akıllarındaki ‘devleti’ inşa etmek için uğraşıyor uzun zamandır.

Zamanında Selahattin Duman’ın Reha Muhtar için yazdığı bir cümle ile bitireyim yazıyı siz meramımı anlayın:

“Reha Muhtar aslında görünen adam değil. Reha, ‘Acı var mı acı?’ diye saçma sapan sorular sorduğu için onunla alay edenler ay sonunu zor getirirken, yalısında keyif yapıyor!”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com