Odatv: TSK’nın tankına, topuna ihtiyaç duyulacak ‘toplumsal olaylar’ mı bekleniyor?

Emekli Emniyet Müdürü Fidan: 'Polis, Jandarma, sahil Güvenlik ve MİT teşkilatları umarız Silahlı Kuvvetlerin ağır silah, araç ve gereçlerine hiçbir zaman ihtiyaç duymazlar. Ama gelecekte nasıl olaylar yaşanacağı öngörülüyor ki -TSK'nın silahlarının devrini öngören- bu düzenleme yapıldı acaba?'

KRONOS 15 Ocak 2021 GÜNDEM

Emekli Emniyet Müdürü Yusuf Fidan, TSK’ya ait silahların toplumsal olaylarda Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ve MİT’e devrini öngören Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin ‘siyasal kutuplaşmaya karşı bir savaşa hazırlık gibi’ görüldüğünü belirterek ‘Hangi terör ve/veya toplumsal olaya müdahalede kolluk… silahlarını kullanmış da bunlar direnci kırmaya yeterli olmamış acaba?’ diye sordu.

Yusuf Fidan, ‘Şu ana kadar bu denli vahim bir olay yaşanmamışsa da gelecekte olası bir durumda ordunun ağır silah, araç ve gereçlerine ihtiyaç duyulacağı öngörülmüş olmalıdır! Mantıken başka olasılık kalmıyor, değil mi? Polis, Jandarma, sahil Güvenlik ve MİT teşkilatları umarız Silahlı Kuvvetlerin ağır silah, araç ve gereçlerine hiçbir zaman ihtiyaç duymazlar. Ama gelecekte nasıl olaylar yaşanacağı öngörülüyor ki bu düzenleme yapıldı acaba?’ ifadelerini kullandı.

Emekli 1. Sınıf Emniyet Müdürü Yusuf Fidan, Odatv’de yayınlanan yazısında şu görülere yer verdi:

En anlaşılır hali ile ne getiriyor bu yeni düzenleme? Gerekli görülen durumlarda TSK, Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ve MİT kurumları envanterlerinde bulunan araç, gereç, silah ve mühimmatları bakanlık olurları ile birbirlerine devredebilecekler. Bu kurumlar içinde en donanımlı ve güçlü olan Silahlı Kuvvetlerden diğer dört kuruma koşulsuz ve geri dönüşsüz envanter devrinin önü açıldı.

Önce bu eklenen yönetmelik maddesini anlamaya çalışalım. TSK’nın araç, gereç ve her türlü silahının MİT ve kolluk kuvvetlerine devri için aslında katı zorunluluk koşullarının aranmayacağı anlaşılıyor. Ayrıca devredileceklerde bir sınır çizilmemiş; tank, top her şey dâhil olabilir. Düzenlemede envanter devri için “milli güvenlik, kamu düzeni, terör…” gibi koşullar sıralanıyor gibi görülse de, cümle devamında “toplumsal olaylarda… emniyet ve asayişin zorunlu kıldığı diğer hallerde…” denilerek kapsam iyice genişletiliyor.

Bu ‘asayişin zorunlu kıldığı diğer haller’ koşulu oldukça muğlâk ve karar idarenin geniş takdir ve yorumuna açık bırakılmış. Düzenlemenin, ülkede hemen her gün yaşanabilecek tüm muhalif toplumsal hareketlilikleri kapsayabileceği görülüyor. Anayasal hak olan toplanma, yürüyüş ve basın açıklaması gibi eylemler “emniyet ve asayişin bozulduğu toplumsal olaylar” olarak değerlendirilip zor kullanılarak bastırılmıyor mu zaten?

 

ORDU ORANTILI GÜÇ KULLANMA ZORUNDA DEĞİLDİR AMA KOLLUK ZORUNLUDUR

Ordu ülke savunmasında gerekli gördüğünde ağır silahlarının tamamını gerektiği oranda ve miktarda kullanır, herhangi bir yasal orantılı güç kullanımı zorunluluğuna tabi değildir. Ancak kolluk güçleri görevlerini yerine getirirken yasanın emrettiği orantılılık esasına göre kademeli zor kullanma yetkisine sahiptir.

Polis, Jandarma ve Sahil Güvenlik birimleri Polis Vazife Salahiyet Kanunu’nun 16. maddesine göre zor ve silah kullanma yetkisine sahiptir. Bu maddede “kolluk, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir. Direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedenî kuvvet, maddî güç ve kanunî şartları gerçekleştiğinde silah kullanılabilir”deniliyor. Görülüyor ki silah ancak gerekli kanuni zorunluluklar oluşunca ve direnci etkisiz kılacak ölçüde ve kademeli kullanılabiliyor, doğrudan değil.

Bu yasal düzenleme (PVSK) dışında genel anlamda kolluğun zor kullanma yetkisi yoktur. Yasanın bu çerçevesi uygulamada çoğu zaman polis lehine zorlansa da, kullanılan tedbirlerin ‘kademe sırası’ bazen şaşırsa da, sonuçta polisin görevi ve yetkisi bu çerçeveyi aşamaz.

KOLLUK GÜÇLERİNİN SİLAHLARU DİRENCİ KIRMAYA YETMİYOR MU?

Şimdi şu önemli soruyu sormamız gerekiyor. Şu ana kadar yaşanan hangi terör ve/veya toplumsal olaya müdahalede kolluk bedeni gücünü, maddi gücünü ve yetmeyince silahlarını kullanmış da bunlar direnci kırmaya yeterli olmamış acaba?

Terörle mücadele kolluk birimleri kırsalda veya şehirlerde ihtiyaçları olan en modern silah, araç ve gereçlerle zaten donatılmış durumdadır. 25 Temmuz 2016’da çıkartılan KHK ile polise hem Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ağır silahlarını kullanma yetkisi verilmiş hem de 28 Şubat döneminde elinden alınan ağır silahları da iade edilmişti.

Bu durumda, şu ana kadar bu denli vahim bir olay yaşanmamışsa da gelecekte olası bir durumda ordunun ağır silah, araç ve gereçlerine ihtiyaç duyulacağı öngörülmüş olmalıdır! Mantıken başka olasılık kalmıyor, değil mi? Polis, Jandarma, sahil Güvenlik ve MİT teşkilatları umarız Silahlı Kuvvetlerin ağır silah, araç ve gereçlerine hiçbir zaman ihtiyaç duymazlar. Ama gelecekte nasıl olaylar yaşanacağı öngörülüyor ki bu düzenleme yapıldı acaba?

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com