‘Naziler gibi, KHK’lılar koluna Davut yıldızı takacak deseler, şaşırmam’

TUBA DEMİR 17 Şubat 2020 Genel

Abdürrezzak Biter. Diyarbakırlı… Yaklaşık 20 yıldır ailesiyle birlikte Kayseri’de yaşıyor. En son Kayseri Açık Ceza İnfaz Kurumu’nda infaz ve koruma memuruydu. Yaklaşık 5 sene atanmak için uğraşan Biter, 14. başvurusunda memuriyeti kazanmıştı. Fakat KHK ile atıldı, geri döndü, yeniden atıldı.

Neden ihraç edildiniğizi biliyor musunuz?

Neden ihraç edildiğimi henüz ben de bilmiyorum. Ama ben bu süreci 2 kere yaşadım. 15 Temmuzdan 2 hafta sonra gözaltına alındım. İlk operasyonlarda gözaltı süreci çok ağır geçiyordu. 13 gün gözaltında kaldım. Adli denetimle serbest bırakıldım. Yaklaşık 7 ay karakola giderek imza attım. 15 ay açıkta kaldım. Tarafıma takipsizlik verildi. 2017 yılında Eylül ayı gibi görevime iade edildim. Yaklaşık 8 ay çalıştıktan sonra 701 sayılı  son KHK ile bir sabah ihraç edildiğimi öğrendim.

Göreve iade edildikten sonra tekrar mı KHK ile ihraç edildiniz?

Evet, 15 ay açıkta kaldığım sürece kendimden o kadar emin olduğum için hiçbir KHK’ya bakmamıştım. Benim yerime arkadaşlarım veya çevremdeki diğer insanlar bakıyordu. Hiç ihraç edileceğimi düşünmedim ki. Bir önceki ihracımda da haklı çıktım. Görevime iade oldum. 701 sayılı KHK’da ise hiç ihraç olacağımı beklemiyordum. Nasıl olsa aklandım demiştim. Kız kardeşim ağlayarak  “ihraç edildiğimi “haber verdi. İlk başta inanamadım, listeye baktım göremedim, zaten umursamıyordum da. Nasıl olsa ismim yoktur diye düşünüyordum. Listeye bir kaç defa bakınca ismimi görünce şok oldum, inanamadım. Babam o an yanımdaydı. Çok zoruna gitti. Ağlamadım, çok zordu ama bir yanlışlık vardır diye düşündüm. Kendime gelmekte baya zorlandım. Sonra kabullendim. Adalet Bakanlığı’nı arayıp sormak istedim ve doğru olduğunu teyit edince, “Lanet olsun, hakkımda haram olsun.” dedim.

İhraçlardan önce herhangi bir soruşturma geçirmiş miydiniz?

Memuriyet hayatım boyunca herhangi bir soruşturma geçirmedim. O lanet olası 15 Temmuz’dan sonra hayatımım birden bire değişti. İnanır mısınız, neredeyse 4 sene oldu ben neden gözaltına alındığımı ve neden ihraç olduğumu öğrenemedim. Bana verilen takipsizlik kararında da herhangi bir şey yazmıyor. Zaten herhangi bir cemaat yapısı içinde hiçbir zaman bulunmadım. Cemaat yapısı içinde bulunan insanlar elbette suçlu değil ama yetkili merciler tarafından suç sayılan , yurt, banka, okul vb. gibi ne kriter varsa hiçbiri bende bulunmuyor. Böyle bir insanın ihraç olması benim çok tuhafıma gidiyor.

Sizin neden ihraç edildiğinize dair bir tahmininiz var mı?

Gözaltına alındığımda savcı “O yok, bu yok, şu yok karşıma neden geldin.” dedi. Anladım ki muhtemelen beni sevmeyen biri şikayet etmişti. Oysa kendi halimde basit bir insandım. İşime gider, kitabımı okur, sporumu yapardım. Hayatım bundan ibaretti.

KADIN-ERKEK KARIŞIK NEZARETHANEDE SÜTÜNÜ LAVABOYA SAĞAN KADINLAR VARDI

Kaç gün gözaltında kaldınız, orada neler yaşadınız?

Tutukluluk süresi geçirmedim ama gözaltına alındığımda, 13 gün boyunca tutuklansam da kurtulsam dedim. İnanılmaz dramlar yaşadım. 13 gün boyunca  “Bugün mahkemeye çıkacaksın, yarın mahkemeye çıkacaksın” diye diye oyalayıp durdular. Güneş yüzü görmedim. Nezaretin kadınlı erkekli olması, kadınların ağlaması beni psikolojik olarak çok yıpratmıştı. O nezarette unutamadığım ve hiçbir zaman unutmayacağım  olaylar yaşadım. Bir kadın vardı, çocuğu yeni doğmuştu. Her gün dışarıdan bir bebek sesi gelirdi. Sonra bu kadın feryat figan ederdi. Nezarette kadın erkek karma kaldığımız için, kadınlar lavabo ihtiyaçlarını karşılayacakları zaman kapıda bir erkek beklerdi. En küçük ben olduğum için bazen benden rica ederlerdi veya artık o an kim müsait olursa ondan rica ederlerdi. O kadın bir gün lavaboya gitti, o kadar bağırarak ağladı ki, herkes duydu. “Sütümü lavaboya sağıyorum, o süt haram olsun”dedi. O zaman büyüdüğümü anladım. Hayatı boşuna yaşamışım dedim. Sonra o kadını bıraktılar kocasını aldılar. Sonra kocasını da bizimle birlikte adli denetimle bıraktılar.

Kadın-erkek karışık nezaret ilk defa duyuyorum…

Evet nezaret karmaydı. Kadın-erkek hepımız aynı yerdeydik. U şeklinde düşünün. Kadınların sadece koğuşu farklıydı. Hepimiz aynı yerdeydik. Her gün ağlama sesi… 13 gün olmuş ailmeden haber alamamıştım. Emniyette ilk ifademi vermemin üzerinden 1 hafta geçmişti. Barodan gelen avukattan aileme haber vermesini istedim, çünkü ben Aksaray’a götürülmüştüm ve şok içersindeydim. Aksaray benim ilk görev yerim ve 1 ay çalıştıktan sonra Aksaray cezaevi açılmadığı için bakanlık tarafından kayseriye geçiçi görevlendirme ile gönderilmiştim. Yanımıza gelen avukat içeri girdiğinde “benim telefonum açık kalmış, ben bu davalara bakmıyorum, ailene de haber veremem dedi. O an sinir krizi geçirecektim. Daha benim suçlu olup olmadığımı bile bilmiyordu. Anladım ki hukuk denen bir şey ortada yok. Mahkeme sürecine kadar olan 13 günlük süre içerisinde bir kere sadece 3 veya 4 dakikalığına dışarı çıktım. Polislere nefes alamıyorum, beni dışarı çıkartın, yoksa kendimi nezarette bulunan hortumla asacağımı söyledim. Hepsi korktu, bu bizim başımıza bela olur dediler ve akşam üzeri 3 veya 4 dakika dışarı çıkmama izin verdiler. 2 veya 3 kişinin hayatını idame edeceği yerde 18 bazen 20 kişi kalıyorduk. Gece bazen yer olmadığı için nöbetleşe uyuyorduk. Nezarette konuşulan şeylere ise ilk defa tanık oluyordum. O kadar vakıf değildim ki hayatımda ilk defa böyle şeyler oldu, baylock, katalog gibi…

‘ANLADIM Kİ ORTADA BİR DEVLET YOK BUNLAR MAFYA’

İhraç olduktan sonra defalarca adliyeye gittim. Suçumu öğrenmek istedim. Ortada da zaten bir suç yoktu. Sebep aradım açıkcası. Maalesef şu ana kadar da öğrenmiş değilim. Anladım ki ortada bir devlet yok, benim uğraştığım kişiler mafya ve gangsterler. En son askere gitmeden önce savcılık kanalıyla hangi gerekçeyle gözatına alındığımı öğrenmek istedim ve savcılığın soruşturma dosyasının bir fotokopisini istedim. Bana gelen her zamanki gibi takipsizlik kararı oldu. Şaka gibi ama malesef durum bu. Umudumu yitirmedim elbet birgün öğreneceğim. Ailem ve arkadaşlarım benden çok eminlerdi. Sosyal demokrat bir insanım. Benim için önce insan gelir, hep bu minvalde yaşadım, o yüzden çevremde büyük sıkıntılar yaşamadım ama bazı arkadaşlarım korktuğu için malesef görüşmediler. Bazen diyorum iyi ki böyle olmuş da hayatımdan çıkıp gitmişler. Bazı arkadaşlarımın harç parası olmadığı için kendi cebimden vermiş insanım bunları haketmediğimi düşünmüyorum, ama dediğim gibi iyi ki görmüşüm, iyi ki hayatımdan çıkmışlar. Şu süreçte çok güzel arkadaşlarım olduğunu da gördüm. Ne olursa olsun beni bırakmayan çok güzel insanlar ve iyi ki onlar var diyorum.

İhraç edildikten sonra iş bulabildiniz mi, şu an çalışıyor musunuz ?

İş bulmakta çok zorluk çektim. 1 seneye yakın bir gömlek firmasında çalıştım. En ufak bir problem olduğunda “ya işte size kimse iş vermiyordu, biz size iş verdik” gibi laflar duydum. Bu zamana kadar bir bunu duymam demiştim o da oldu. “İş verdiniz ama bende karşılığında emeğini verdim” dedim ve işten çıktım. Hiçbir şey benim onurumdan daha önemli değil. Şuan işsizim. Devlet seni toplumdan soyutlamış, insan yapsa ne olur diyorum.

İşe iade edileceğinize dair umudunuz var mı?

İade olacağmın umudunu hiçbir zaman yitirmedim. 28 yaşındayım. 16 yaşından beri SGK var. Bir yandan çalıştım, bir yandan okudum. Kimseye ağız eğip beni işe alın demedim. Emeğimle kazandım. Bir inancım var Allah’a inanıyorum. 5 senelik emeğimin karşılığını elbet alacagımı düşünüyorum. Sadece hayallerim öldü. Bu hayattan bir beklentim kalmadı. Evim olsun, arabam olsun vs şeylerin hayalini kurmuyorum veya evlenmek gibi bir derdim de yok artık.

MEMUR OLURSAM KÜRT OLMAMLA İLGİLİ ALGI DEĞİŞİR DEDİM AMA…

Yıllar boyu hep kürt olduğum için bir meslek sahibi olursam belki algı değişir diye düşündüm, malesef yanılmışım. Memur olduktan sonra hep hayalimdi, DGS sınavıyla hukuk okumayı çok istedim. 2 sene sınava hazırlandım. Sınava gireceğim zaman nezaretteydim ve sınava girmem gerekiyor dediğimde “dalga mı geçiyorsun bizimle” dediler. Ondan sonra hiç DGS sınavına girmedim. Hele o avukatı gördükten sonra hukuktan nefret ettim. Karşıma geçip “telefonum açık kalmış, ben bu davalara bakmam, ailene haber veremem deyince her şeyden soğudum.

HACI BOYDAK’I ÜZERİNDE MÜNİR ÖZKUL PİJAMASIYLA HAVALANDIRMADA GÖRDÜM, BU ADAM MI TERÖRİST?

Bu süreçte siz en çok etkileyen şey ne oldu?

Etkilendiğim birçok şey oldu malesef. Bir hastalıkla tanıştım. İrritabl bağırsak sendromu, çok ağır travmalar yaşadım. Hassas ve çok duyarlı bir insanım. Aslında bana yapılandan daha çok diğer insanlara yapılan zulumler beni yordu. Bütün siyasileri Allah afFederken mazlumu mağduru ne hikmetse bir türlü affetmedi. Aynı Allah’a inanmıyoruz dediğimde kızıyorlar bana. Hayır kesinlikle aynı Allah’a inanmıyoruz. 20 senedir Kayseri’de yaşıyorum bir kez olsun Boydak ailesine kötü herhangi bir söz söylendiğini duymadım. Kayseri cezaevinde Hacı Boydak’ı havalandırmaya çıkartıklarında üzerinde tabiri caizse Münir Özkul’un pijaması vardı. Bir an baktım, bu adam mı milyonların sahibi? Bu mu terörist dedim. Allah siyasileri affetti ama Boydakları affetmedi. 55 günlük Mahir bebek, Ege’de boğuldu. Lafa gelince Aylan bebek, Aylan bebek diyenler, çocukların milliyeti olmadığı halde Mahir için sessiz kaldı. Oysa Aylan da Mahir de bizim bebeğimizdi.

7,5 yaşındaki Ahmet kanser hastası. Sırf babası cezaevinde diye yurtdışında tedavi olmasında zorluklar çıkarılıyor, anneye pasaport verilmiyor. izin vermediler. Farzedelim ki babası suçlu. Ne zamandan beri annenin, babanın yapmış olduğu hatanın bedelini çocuklar çeker oldu? Bütün insan hakları savucuları ocu bucu oldu. Natali Ermeni, Ömer Faruk Gergerlioğlu oğlu HDP’li, Sezgin Tanrıkulu CHP’li terörist, Mustafa Yeneroğlu eski AKP’li şimdi yeni FETÖCÜ. Barbaros Şansal sivri dilli…

Hiçbir delil olmadan soyut, mesnetsiz iddialarla binlerce insan ihraç oldu, cezaevine düştü. Bir Allah’ın kulu çıkıp “siz ne yapıyorsunuz” demedi. İnsanların tutumları, sessiz kalmaları, şakşakçılık yapmaları midemi bulandırdı. KHK’lılara o kadar zulüm yaptılar ki, Nazi Almanya’sından bir farkımız kalmadı. Bir tek üzerimizde milgram deneyi yapmadıkları kaldı. Yakında çıkıp ihraç olanlar, koluna davut yıldızı takıp sokakta dolaşacaklar deseler şaşırmam.

Son olarak neler söyleyeceksiniz, umutlu musunuz ?

Bu süreç elbet bir şekilde düzelecek. Ben buna inananlardanım. 4 senedir ortada bir devlet yok dediğimde bana kızıyorlar. Dik başlısın diyorlar. Ben dik başlı değilim, ben hakkımı istiyorum. Eğer ortada bir devlet olsaydı ben neden gözaltına alındığımı ve neden ihraç olduğu öğrenirdim. Hep küçüklüğümden beri şunu duydum, “Devlet kimsenin hakkını yemez.” Devlet benim hakkımı yedi. Devlet hiçbir delil olmadan soyut, mesnetsiz iddialarla binlerce insanı ihraç etti. Yetmedi sosyal ölüme terk etti. Hukuk devletinin olmadığı yerde her şey vardır. Hak yeme vardır, despotluk vardır, mobokrasi, otokrasi vardır, teokrasi, despotluk, faşistlik vardır ve en önemlisi nepotizm vardır. Yani vardır da vardır. Bu dönemde suç ve cezalar geriye doğru yürüdü, masumiyet karinesini gören hiç olmadı. Suçun şahsiliği ilkesi ise neredeyse hiç kullanılmadı. Birgün elbet hukuk gelecek ve herkes hukuk önünde hesaplaşacak. Bazı şeylere kin tutsam da inşallah o zaman o kin, vicdanımın önüne geçmez. Tek temennim bu…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram