Mustafa Şentop hayatına vurduğu damganın farkında mı?

Eskiden mülayim, çalışkan bir akademisyen olan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, nasıl oldu da önceki gün 'polise izin verdim, Gergerlioğlu'nu gözaltına almaları için' diyecek kadar iktidara ve güce tapan bir parti hukukçusuna dönüştü?

FİKRİ DOĞAN 22 Mart 2021 PORTRE

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliğinin düşürülmesinde şahin bir tavır benimsedi.

İçimden geçeni baştan söyleyeyim. ‘İslamcılığın’ ve iktidarın insanı nasıl değiştirdiğini görmek isteyene Mustafa Şentop’u örnek gösteririm. O mülayim, beyefendi, alçak gönüllü bilinen adam nasıl AKP’nin şahin kanadının değişmez oyuncusu oldu akıl alır gibi değil. Akademisyenken onu tanıyanlar ‘sakin-hoş sohbet bir insan’ olarak hatırlıyor kendisini. Kişisel tarihi de bu kanaatleri doğrular nitelikte.

AİLESİ MAKEDON GÖÇMENİ  

Şentop ailesi, Kuzey Makedonya’nın Geygeli kasabasından gelmiş bir göçmen aile. Dedeleri yurt olarak Tekirdağ’ı seçmiş zamanında. Baba Ahmet de anne Nazire hanım da kendi halinde insanlar. 1968’de doğan Mustafa Şentop, İmam Hatip’i bitirdikten sonra önce Boğaziçi’ni ardından İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Okulda başarılı bir öğrenciydi. Daha öğrenciyken Teklif adında aylık hukuk dergisi çıkardı arkadaşlarıyla. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra akademiyi seçti ve 2011’de profesörlüğe kadar yükseldi. Kamu hukuku ve ceza hukuku konularında kitap yazacak kadar iddialı bir hukukçu Şentop.


OĞLU SELAHATTİN FEM’LİYDİ

Akademideyken evlenip yuva kuran Şentop’a Rabbim, (Allah hepsine uzun ömürler versin) 4 çocuk babası olmayı nasip etti. (Kamuoyu onları tanıdığı için adlarını vermekte beis görmüyorum) Selahattin ve Seniha okul çağına gelince babaları ellerinden tutup Anafen’in yolunu tuttu. ‘Eti sizin kemiği benim’ misali teslim etti çocuklarını o eğitim yuvalarına. Biliyordu ki o çocukların etine de kemiğine de zarar gelmezdi oralarda.  Yıllarca diz dize oturduğu, sohbet etiği insanlarıdı onlar.

‘’ÖĞRETMENLERİNE TEŞEKKÜR EDERİM’’

O dönem ortada ne paralellik vardı gündemde ne de FETÖ teranesi. Memleketin kaliteli okulları listesinde ilk sıralardaydı o kurumlar. Selahattin sınavlara FEM’de hazırlandı mesela. Matematik olimpiyatlarına gidecek takıma girebilmek için uğraşıyordu ve FEM’liydi gerçekten. YGS’de 100 soruda 100 doğru cevap yapınca FEM’in kutlamalarına katılmışlardı baba oğul. KHK ile el konulan Samanyolu TV yayınlıyordu töreni. Muhabir oğlunun yanında gururla duran Mustafa Şentop’a uzatıyordu mikrofonu. Şentop, ‘Öğretmenlerine teşekkür ederim’ diyordu röportajın sonunda. Ben size söyleyeyim Mustafa bey! Oğlunuzun 100’de 100 yapmasını sağlayan öğretmenleri bir gecede terörist ilan etti mensubu olduğunuz iktidar. Kimi hapislerde çırpına çırpına can verdi, kimi Meriç’in sularında kaybetti hayatını. Binlercesi de mahpuslarda ‘Anayasal düzeni ve mevcut iktidarı devirmeye çalışmak’ suçlamasıyla çile dolduruyor. FEM’in kutlamasında oğlunun yanında gurur pozu veren Sayın Mustafa Şentop, siz Meclis Başkanı oldunuz. O öğretmenlerin eğittiği Selahattin ‘Saray’ınızda çalışıyor artık. O öğretmeler ise yoklukla ölüm arasında ömür dolduruyor

FATİH ÜNİVERSİTESİ’NDE DERS VERİRDİ

Neyse, dönelim Şentop’un hikayesine… Marmara Üniversitesi’nde başladığı akademik kariyerini 2011’de profesörlükle taçlandıran Mustafa Şentop, özel üniversitelerde de dersler veriyordu. Bu üniversitelerden biri de yine KHK ile el konulan Fatih Üniversitesi’ydi. 2007-2008 döneminde hukuk fakültesinde ceza hukuku okutan Şentop’u öğrencileri ‘bilgili ve mütevazı’ olarak hatırlıyor. (O üniversitede müstahdemlik yapanların bile terör soruşturması geçirdiğini belirtmeden geçemeyeceğim.)

DEĞİŞİM SİYASETLE BAŞLAR

Mustafa Şentop’un değişimi de siyasete girmesiyle başladı. ‘Hukukçu’ olarak AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu’na seçilen Şentop, 2011’de İstanbul milletvekili olarak Meclis’e girdi. Şentop’un, hem eylemleri hem de söylemleriyle partisinin ‘hukukçusu’ olması süreci de böyle başladı. Mustafa Şentop adını ilk kez ‘Hatip Dicle’ kararıyla duyurdu. YSK Hatip Dicle’nin vekilliğini düşürmüştü ve siyasette tıkanma yaşanıyordu. Şentop’un ortaya attığı ‘Hakkari’ formülü hukuk çevrelerinde ‘hukukun arkasından dolanma’ olarak değerlendirildi ama sonuç aldı.

SİVRİ ÇIKIŞLARIYLA ADINI DUYURDU

Hukukçu kimliğiyle siyasete çabuk ısındı Mustafa Şentop. Manşetler, televizyon programları ondan bahsediyordu. AKP Genel Başkan Yardımcılığı’na layık görülen Şentop, 2012’de ‘Eşcinsellerle ilgili bir ifadeye Anayasanın hiçbir yerinde görmek istemiyorum’ diyerek AKP yönetimine sinyal çakmayı başardı. Adı artık ‘Adalet Bakanlığı’ için geçiyordu.

Partide söz sahibi olmaya başladı. 2013’te İzmir çıkışı ile bir kez daha tartışmaların odağındaydı. ‘İzmir’i kasabaya benzeten çıkışı muhalif kesimden çok tepki almıştı çünkü. Mustafa Şentop, ‘Patron’un gözüne hoş görünmek için nokta atışları yapmakta çok başarılıydı. Durup durup bombayı patlatıyordu. Hem gündem meşgul ediliyordu hem de patron memnundu! 2014’te de internete sansür maddelerini ‘torba yasaya sokan vekil’ olarak çıktı karşımıza hukukçu Mustafa Şentop.

2019’DA MURADINA ERDİ MECLİS BAŞKANI OLDU

2018 seçimlerinde bu kez Tekirdağ milletvekili seçilen Mustafa Şentop’u Meclis Başkan Vekilliği bekliyordu. Adalet Bakanlığı rüyası AKP’nin ‘köklü’ isimleri yüzünden gerçekleşmeyen Şentop, daha üst makam için oynuyordu: Meclis Başkanlığı! AKP liderinin ‘güvenilir’ isimler listesine adını yazdıran Şentop, muradına da kısa süre sonra erecekti. 2019’da AKP ve MHP oylarıyla TBMM Başkanı seçilen Şentop, 20 Temmuz 2020 seçimlerinde de ikinci kez Meclis Başkanı koltuğuna oturdu.

KADERİN İLGİNÇ TECELLİSİ: ‘FETÖ’ SUÇLAMASI

Kaderin ilginç bir tecellisi herhalde, Şentop Meclis Başkanı olur olmaz ‘FETÖ’cülükle suçlandı! Çiçeği burnunda Meclis başkanının bu suçlamaya verdiği cevap, yazdıklarımızı teyit eder nitelikteydi. Meclis kürsüsünden muhatabına cevap veren Şentop, ‘’Bu yapılanmayla daha 1985 yılında ilk defa karşılaşmış ve mücadele etmeye başlamış bir arkadaşınızım” diye savundu kendisini. Çocuklarını cemaat okullarına gönderirken mi mücadele ediyordu bu ‘yapılanmayla’ yoksa Fatih Üniversitesi’nde hocalık yaparken mi bilmiyoruz. Belki uygun gördüğü bir zamanda verir bunun cevabını.

Bu arada altını çizmeden geçmeyeyim; Şentop’un TBMM Başkanı sıfatıyla Balkan ülkelerine yaptığı her ziyaretin ve her kabülün tek gündemi cemaat. Öyle değilse söylesin Anadolu Ajansı’nın yalancısıyım…

BİR GÜN AYNAYA BAKARSA…

Oysa Mustafa Şentop, bir TV programında ‘cemaatle’ ilgili fikirlerini şöyle anlatıyordu: ”Siyasete ve AK Parti’ye operasyon yürüten çevreler, aslında cemaate karşı da operasyon yürütüyor. Biz cemaate yabancı değiliz. Bilmediğimiz bir yapı değil. Orada şahsi dostluklarımız ve arkadaşlıklarımız var. 70’lerden beri Hocaefendi’nin kasetlerini dinleyip yazılarını okuyarak yetişmiş insanlarız biz. Hocaefendi’nin fikirlerini, düşüncelerini, reflekslerini, hangi konuda ne düşündüğünü bilecek durumdayız…”


 

Mustafa Şentop’un hikayesi,  ‘mütevazı, beyefendi, sıcak, samimi bir akademisyen’ olarak tanınan bir akademisyenin iktidara ve güce tapınan bir parti hukukçusuna dönüşme hikayesidir. Bile isteye hem de. Ama ‘Gergerlioğlu’nun gözaltına alınması için polise izin verdim’ açıklaması da gösteriyor ki (Ümit Kıvanç’ın ifadesiyle) Mustafa Şentop ”Hayatına vurduğu damganın farkında değil… Bundan sonra neyle anılacak, nasıl muamele görecek’ farkında değil..”

SON SÖZ OLSUN…

Pazar günü yayımlanan Ömer Çelik portresinden sonra Kronos’un serdümeni, haftasonu, tatil… dinlemeyip emir buyurdu: Yazılarına iyi tepkiler geliyor, bu hafta bir portre daha yaz! Malum emir demiri keser. ‘Baş üstüne’ deyip bilgisayarın başına geçtim. Meclis’ten yaka paça çıkartılan Ömer Faruk Gergerlioğlu haberlerini-yorumları ve Şentop’un talihsiz demecini gördüm. “Gergerlioğlu’nun gözaltına alınması için polise izin verdim’’ diyordu. Bu bir “Aferin sana Mustafa abi” yazısıdır…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram