Mücadele dolu, uzun bir yolculuk: Fatma Girik…

Sinema emekçilerinin eyleminde en önde, madenci yürüyüşünde, yerel yönetici olarak belediye başkanı koltuğunda, 200’ü aşkın film ve dizide… Yerli sinemanın usta ismi Fatma Girik 79 yıllık ömrüne kesintisiz bir mücadele sığdırdı. Girik, yaşamını “Gurur dolu bir uzun yolculuk” olarak tanımlamıştı.

YAVUZ GENÇ 24 Ocak 2022 PORTRE

Türkiye’nin neredeyse bütünüyle kara teslim olduğu bir günde geldi ölüm haberi. Yollarda kalmış araç sahiplerinin feryatları haber sitelerinin manşetlerine, şehirlerde oluşan “kartpostallık” görüntülerin de “stroy”lere düştüğü saatlerde Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, kendisi gibi geçmişte ilçeyi yöneten usta oyuncu Fatma Girik’in hayatını kaybettiğini duyurdu.

Fatma Girik’in yeni tip koronavirüse (covid-19) bağlı çoklu organ yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiği öğrenildi.

Girik, 79 yıllık yaşamına bebek denilecek yaştan başlayan ve süren bir mücadele sığdırdı. Vefat haberine, bir zamanlar karlı kış günlerinin vazgeçilmezi Yeşilçam filmlerinin olmazsa olmazı Girik’in yer aldığı hatıralar, anılar ve teşekkürler eşlik etti. Onun hikayesi, küçük yaşta figüran olarak adım attığı sinema setinde, bir efsaneye dönüşmenin hikayesi aynı zamanda.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

Sayısız sinema filminin yanında toplumsal konulara ve siyasete de ilgisiz kalmayan Girik, Söz Fato’da adlı bir televizyon programı ve bir dönem Şişli Belediye Başkanlığı da yaptı. Girik, son yıllarını annesi, 17 kedisi ve beş köpeğiyle Bodrum’da geçirdi. Tedavi nedeniyle Bodrum’dan İstanbul’a dönen Girik, yıllarını verdiği, neredeyse her noktasında bir filmin, dizinin setinde göründüğü şehirde hayata gözlerini yumdu.

KAZANDIĞI İLK PARAYLA MAVİ BİR BLUZ VE MUZ ALDI

DW Türkçe’nin derlediği habere göre; 12 Aralık 1942’de İstanbul’da dünyaya gelen Fatma Girik, işçi bir ailenin kızıydı. Sultanahmet’te iki katlı paylaşımlı bir ahşap evin bir odasında yaşıyorlardı. Annesi ve babası sürekli çalıştığından henüz altı yaşındayken kardeşinin ve evin bakımını üstlenmek zorunda kalmıştı. O yılları anlatırken “Komşulardan yardım isteyerek yaktığım gaz ocağında kuru fasulye yapardım, ama sevdiğimden değil, bildiğim tek yemek olduğundan” demişti.

Yeni Sabah Gazetesi’nde işçi olarak çalışan komşuları, ek gelir elde etmek için filmlerde figüranlık yapıyordu. Bir gün sete giderken Fatma Girik ve annesi Münevver Girik’i de yanında götürdü, böylelikle Fatma Girik sinema ile tanışmış oldu. O zamanlar büyük hayaller kurmadığını, zenginliği ve lüksü aklının ucundan bile geçmediğini söyleyen Girik, tek derdinin eve ekmek götürmek olduğunu anlatmıştı. Kazandığı ilk parayla mavi bir bluz ve muz almıştı: “Muz o kadar ulaşılmazdı ki bizim için o zamanlar; ilk kez 14 yaşında yedim.”

Çetin Karamanbeyin yönetmenliğini yaptığı 1960 yapımı Yeşilçam filmi Telli Kurşunda başrol oyuncusu Fatma Girik bir sahnede.

HAYATINDAKİ DÖNÜM NOKTASI MEMDUH ÜN

Figüranlık yaptığı birkaç filmin ardından ilk başrolünü yönetmenliğini Seyfi Havaeri’nin yaptığı Leke (1957) adlı köy filminde oynadı. Üç sene sonra, dönemin en önemli yönetmenlerinden Memduh Ün’ün 1960 yapımı Ölüm Peşimizde filmindeki performansıyla adını duyurdu. Memduh Ün ile bu tanışıklığı daha sonra 60 yıllık bir aşka evrilecekti. Girik, Ün ile olan ilişkisini, “Onu anlatırken gözlerim doluyor, tüylerim diken diken oluyor. Daha da büyüyor aşk biçim değiştirdikçe, yok olma ihtimali hiç kalmıyor. O sen, sen o oluyorsun” sözleriyle anlatmıştı.

70’Lİ YILLARIN ÖDÜLLERİNE AMBARGO KOYDU

Sanatçı, sinema kariyerindeki ilk ödülünü 1965 yılında, Haldun Taner’in aynı adlı tiyatro oyunundan sinemaya uyarlanan, yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Keşanlı Ali Destanı filminde oynadığı rol ile Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde aldı. Ardından 1969 yılında Ezo Gelin (1968), 1970 yılında Büyük Yemin (1969) ve Boş Beşik (1969), 1971 yılında Acı (1970) filmlerindeki rolleriyle Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödüllerine değer görüldü. 200’e yakın filmde rol alan Girik, sinemanın kendisi için önemini “Sinema benim çocuğum oldu, hayatım oldu. En güzel duyguları, heyecanları, sevinçleri, endişeleri ben sinema ile yaşadım” sözleriyle ifade etmişti.

ŞOFÖR NEBAHAT’LE “ERKEKLEŞME” VURGUSU

Kanlı Nigar, Şoför Nebahat, Erkek Fatma, Avare Mustafa, Seviştiğimiz Günler, Boş Beşik, Toprak Ana, Avare Kız, Zilli Nazife, Ezo Gelin… Fatma Girik, oynadığı çoğu filmde, tuttuğunu koparan, güçlü ve gururlu kadın karakterlere hayat verdi, Anadolu’da yaşayan kadınların sorunlarının görünür olmasına vesile oldu.

Hayat verdiği karakterler arasında akıllarda en çok yer edenlerden biri Şoför Nebahat’tı. Filmin 1970 yılında vizyona giren versiyonunda Fatma Girik, babasının ölümünden sonra ailesinin geçimini sağlamak için “erkek işi” olarak görülen baba mesleği taksiciliğe başlayan genç bir kızı canlandırıyordu. Bir kadın, kamusal alanda var olabilmek ve ekonomik özgürlüğünü elde edebilmek için illa “erkekleşmek” mi zorundaydı? “Şoför Nebahat”, bir film karakteri olmanın ötesinde toplumsal göndermeleriyle gündelik hayatın kalıplaşmış ifadelerinden biri haline geldi.

YILANLARIN ÖCÜ’NDE KADİR İNANIR’LA

Girik, rol aldığı sayısız film arasında en unutamadığı filmin Yılanların Öcü olduğunu söylemişti. Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından uyarlanan, yönetmenliğini Şerif Gören’in yaptığı 1985 tarihli bu filmde Girik’in rol arkadaşı Kadir İnanır’dı. Film, Anadolu’nun ücra bir köyünde yaşayan iki aile arasındaki sorunlar üzerinden iktidar, mülkiyet ve aile kavramlarına eleştiriler getiriyordu.

BOŞ BEŞİK FİLMİ BİR NESLİN TRAVMASI OLDU

Fatma Girik’in oynadığı rolle Adana Altın Koza Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandığı Boş Beşik filmi, belki de en çok “etkilenilen” filmlerinden biri. Filmde Girik’in canlandırdığı karakterin yeni doğmuş bebeğini kapan bir kartal ile mücadelesi bugün bile konuşulan bir “travma” sahnesi olarak hafızalara kazındı. Girik’in oyunculuğu korkuyu, kartalla boğuşmayı o kadar net geçmiştir ki seyirciye, filmden neredeyse yarım asır sonra bile o ilk günkü korkularını yaşadığını anlatıyor insanlar.

“GURUR DOLU UZUN BİR YOLCULUKTU BİZİMKİSİ”

Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın ve Fatma Girik… Yeşilçam Sineması’nın “dört yapraklı yoncası” olarak nitelendirilen ve 1960’lı yıllara damga vuran bu unutulmaz kadın oyunculara karşı olan sevgi, geçmişten bugüne hiç değişmedi. Fatma Girik, halkın bu yoğun ilgisini “İnsanlar bizi olduğumuz gibi sevdiler. Çünkü biz beyazperdede de kendimize yakın özellikte kadınları oynadık. Dürüst, samimi, fedakâr, aşka ve gurura inanan… Gurur dolu bir uzun yolculuk oldu bizimkisi” sözleriyle yorumlamıştı.

Girik son olarak 2012 yılında yayınlanan Babalar ve Evlatlar dizisi ile ekranlarda yer aldı.

ŞİŞLİ BELEDİYESİ’Nİ YÖNETTİ

1987’de TRT’de yayınlanan Gönül Dostları adlı diziyle televizyona geçen Fatma Girik, daha sonra ekranları bırakıp siyasete atıldı. 1989 yerel seçimlerinde Sosyaldemokrat Halkçı Parti’den (SHP) aday oldu ve İstanbul Şişli Belediye Başkanı seçildi. 1994 yerel seçimlerine kadar görevine devam etti. Belediye başkanlığı süresince parayla hiç işi olmadığını, sadece hizmet ettiğini söyleyen Girik, buna rağmen rüşvet teklifiyle karşılaştığını ancak buna gereken cevabı verdiğini dile getirmişti. Belediye başkanlığının ardından tekrar ekranlara dönen sanatçı, Kanal D’de yayınlanan Söz Fato’da adlı bir televizyon programının sunuculuğunu yaptı. Bu program, o dönem büyük tartışmalara sebep olmuş, hatta programda ele alınan konular ve yapılan haberler nedeniyle Girik’in yolu sık sık mahkemelere bile düşmüştü.

Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, dönemin İstanbul Milletvekili Mustafa Sarıgül’le Diyarbakır gezisinde, 1990.

SANATA DESTEK VERİLMEMESİNİ ELEŞTİRDİ

Girik, kendisiyle geçen yılın başında yapılan bir söyleşide, iktidarı sanat politikaları nedeniyle eleştirmişti. Posta gazetesine konuşan Girik, “Sanat dünyasının bugünkü durumuna dair ne söylersiniz?” sorusuna da müteahhit göndermesi yaparak şunları dile getirmişti: “Ülke yanıp kavrulurken neden sinemaları, tiyatroları kapattınız?” diye kimseye tepki gösteremeyiz. Sanat böyle bir şey. Darbe de olsa deprem de olsa ilk sanat gümbürtüye gider. Ben; set emekçilerine, figüranlara ve dizi oyuncuları gibi yüksek ücretler almayan değerli tiyatrocularımıza üzülüyorum. Üç müteahhide verecekleri parayı sanatçıya, esnafa verseler keşke…”

METİN GÖKTEPE DURUŞMASI’NDA…

Fatma Girik’le ilgili bir anısını paylaşan yazar Ece Temelkuran, Girik’in haber takibi sırasında gözaltına alınan ve polislerce dövülerek öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin duruşmasına birlikte katıldıklarını katardı. Temelkuran, şu ifadeleri kullandı: “Mert kadındı, tanımaktan onur duyarım. #MetinGöktepe ‘nin duruşmasına trenle gitmiştik, kötü bir otelin lokantasında kendi, eski bir filmini izlerken görmüştüm, gülmüştük. En kıymetli anılarımdandır. Çok üzüldüm erken gidişine. Huzur içinde yatsın, devri daim olsun.”

MADENCİ YÜRÜYÜŞÜNDE, SİNEMA EMEKÇİLERİYLE OMUZ OMUZA

Fatma Girik, bir sanatçı olarak yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı bir isimdi. Usta gazeteci Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümünde hayatını kaybeden Fatma Girik’in de olduğu bir fotoğraf sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. 1991 yılındaki Büyük Madenci Yürüyüşü’nde, Fatma Girik’in Uğur Mumcu ve İlhan Selçuk ile kol kola yürüdüğü görülüyor.

Girik’in sinema emekçilerinin hakları ve sansür hayır demek için katıldığı eylemler ve grevler de yine günün öne çıkan fotoğrafları olarak dikkat çekti.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram