‘Kozmik Oda’dan ‘devlet sırrı’ değil, iç politikaya dair suç belgeleri çıktı’

Zafer YILMAZ 19 Haziran 2019 GÜNDEM

15 Temmuz döneminde Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıklarında görevli adli müşavir, hakim veya savcıların yargılandığı davada 1 numaralı sanık Muharrem Köse kozmik oda ile ilgili suçlamalara karşı savunmasını yaptı.

Kozmik Oda soruşturmasıyla devlet sırlarının ifşa edilmediğini kaydeden Muharrem Köse şunları söyledi:

“Devlet sırrı olduğu söylenen 22 belgenin ne olduğunu anlatayım da ne kadar saçma olduğunu görün. Bunlar HSYK raporunda var. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın attan düşmesi, Hikmetyar’ın dizin dibindeki görüntüleri, oğlunun düğün fotoğrafları. Koffi Annan’ın arkasındaki gizli güç, hedef yine Erdoğan. Kayseri Belediye başkanının bir şirketle ortaklığı ve bu şirketin Erdoğan ile Abdullah Gül’le irtibatları. Fadime Şahin, Müslüm Gündüz. 6 ildeki caminin fotoğrafları. İrticai kesimle ilgili tehdit görülen BİM ve Yasin El Kadı ile ilgili şirketler, El Kadı, Erdoğan yakınlığı. Devletin kozmik odasından çıkan belgeler bu. Bu işlerle niye ilgilenirler? Bunların seferberlikle ne ilgisi var? Düşman kim, Suriye, Yunanistan mı? Tamamen Türk iç politikasına yönelik, irticai olarak gördükleri kesime karşı. Suç olduğunu bildikleri için devlet sırrı yaftasını yapıştırarak kapatmak istemişler. Açıkçası o dönem AKP’ye yönelik, hukuk dışı çalışmanın belgesi bunlar. Ama ‘devlet sırrına el kondu’ diye algı oluşturuldu. Bunlar devlet sırrı değil, suç belgesi.”

Odatv’de yer alan habere göre Ankara Seferberlik Tetkik Kurulu ile ilgili ihbarın yapıldığı 19 Aralık 2009 öncesine yaşananları 25 Şubat 2009’dan itibaren tarih tarih anlatan Köse, arama başladıktan 5 gün sonrasına kadar kimsenin itiraz etmediğini, hakim Kadir Kayan’ın 22 belge ve bilgisayar imajına el koyma kararına yapılan itirazın ise Mahkeme tarafından kısmen kabul edilip, imajın Savcılık emaneti yerine Genelkurmay Adli Müşavirliğinde muhafaza edilmesine karar verildiğini hatırlattı.

Köse şunları anlattı:

“Bu kumpas, bunu araştırdığını ve bunun için yola çıktıklarını iddia edenler tarafından bana kurulmuştur. Bunu kuran HSYK Müfettişi Ali Rıza Karakan, ona yardım eden EGM KOM’un bazı personelidir. Devam ettiren Savcı Tekin Küçük, ona yardım eden Odatv, Sözcü ile Star, Takvim, Sabah, A Haber gibi yandaş basındır. Sessiz kalıp, destek verenler ise Allah korkusu ve vicdanı varsa, çıkıp konuşması gereken Necdet Özel ve Hulusi Akar’dır. Benim hiçbir suçum olmadığını bilen bu kişiler 4 yıl sessiz kalarak, bu kumpasa destek vermişlerdir.”

“‘BAŞBUĞ VERMEDİ, ÖZEL VERDİ DİYE SUÇLANIRSINIZ’ DEDİK”

Köse, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na 2 sayfalık bilgi notu gönderdiğini, MİT’in gönderdiği 290 sayfalık notta ise 700 sivil personelin kimliğinin yer aldığını, medyanın bunları haber yaptığını, TBMM’nin de ‘gizli’ ibaresi koymadan bunu savcılık ve mahkemelere gönderdiğini söyledi.

Köse, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kozmik Oda’daki imajın teslimine itiraz edilmesinin fayda ve zararlarını izah eden bir bilgi notu hazırlayıp, 2. Başkan Akar ve Genelkurmay Başkanı Özel’e arz ettik. Hatta, ‘Başbuğ vermedi, Özel verdi diye suçlanırsınız’ dedik. Akar, itiraz edilsin seçeneğini uygun bulup, parafladı ve Özel başkanlığında toplantı yapılması notunu düştü. Bu arada Özel, Adalet Bakanı, Erdoğan ve Gül’le görüştü. ‘İmaj incelensin, suç unsuru varsa, alalım. Konu kapansın’ şeklinde bir mutabakat sağlandı.

4 Mart’ta Özel başkanlığında yapılan toplantıya Özel Kuvvetler Komutanı, Seferberlik Tetkik Kurulu ve Bölge Başkanları, 2. Başkan, Okşan Çiğdem ile ben katıldık. Özel’i beklerken Akar, ÖKK personeline, ‘Bakın, Komutan karar verecek. İçinizde kalmasın, ne varsa açık yüreklilikle söyleyin. Doğru bilgilendirin’ dedi. Toplantıda Necdet Özel, Erdoğan’ın attan düşme görüntüsünü görünce, köpürdü, ‘Bunlar sizde ne arıyor’ diye bağırdı ve ‘Kardeşim, imaj içinde devlet sırrı var mı?’ diye sordu.

Kem küm, ‘olabilir, içeriğini bilmiyoruz’ dediler. Gerçekten de kimse bilmiyordu. Komutana, ‘2010’da itiraz edilmiş, mahkeme kararına itiraz edecek miyiz?’ diye sorduk. ‘Etmeyeceğiz’ dedi, o 22 belgeye çok kızmıştı. Bunda tabii siyasilerle yapılan görüşmelerin de etkisi vardı. Özel’in hakkını teslim etmeliyim, tek hedefi davaların TSK personelinin lehine sonuçlandırılmasını ve bunun hızlandırılmasını istiyordu. Bu nedenle imajın verilmesini istiyordu. Daha sonra imajı mühürlü torba içinde Mustafa Bilgili’ye teslim ettik. Ben Fethullah Gülen örgütü mensubu birisine teslim etmedim, o sırada Cumhuriyet Savcısı sıfatıyla bilinen kişiye Genelkurmay Başkanı’nın emriyle teslim ettim.”

Köse, Seferberlik Bölge Başkanlıklarının kapatılması ve sivil personelin kimliklerinin deşifre olması konusunda ise ilginç iddiaları gündeme getirdi:

“Genelkurmay Başkanı Özel bunların hukuki alt yapısı olmadığı için hukuki alt yapısını oluşturmak amacıyla siyasi muhataplarıyla görüştü. Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne konmak istendi, ama siyasiler izin vermedi. O kadar eleştirilen, faili meçhullerin merkezi olarak sunulan yıpratılan bir yer, ama izin verilmedi. Bunun üzerine Nisan 2013’te lağvına karar verildi. Buraya bağlı sivil personelin listesini ÖKK, Milli Savunma Bakanlığı’na gönderdi. Bakanlık da bu listeleri rutin bir yazıyla ilgili askerlik şubelerine gönderip, ‘Bunları çağırın, sefer görev emriniz iptal edildi deyin’ dedi.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com