Karadeniz’in gizemi: Hemşin ve Hemşinliler

Hemşin ya da Hamşen tam olarak neresidir? Kimdir bu Hemşinliler? Ermeni midirler? Kimliklerini nasıl tanımlarlar? Hemşin kültürünün ayırt edici özellikleri nedir? Ermeni kültürü ile benzerlikleri var mıdır?

ALİN OZİNİAN 18 Eylül 2021 YAZARLAR

Hemşin, Karadeniz’in en gizemli bölgelerinden biri dersek, sanırım abartmış olmayız.

Hemşin ya da Hamşen tam olarak neresidir? Kimdir bu Hemşinliler? Ermeni midirler? Kimliklerini nasıl tanımlarlar? “Hemşinli kimliğinin” tanımı nedir? Hemşin kültürünün ayırt edici özellikleri nedir? Ermeni kültürü ile benzerlikleri var mıdır?

Hemşinliler ile ilgili merak, Türkiye toplumunda son 20 senede arttı. Ermenistan ve Diaspora ise çok daha eskiden bu yana Hemşinliler ile ilgileniyor, sayısı çok olmasa da bilimsel çalışmalar yapılıyor, makaleler yayınlanıyor.

Tarihçilere göre XVIII. asırda Hamşen Ermeni nüfusunun İslamlaştırılması sonrasında Hemşinlilerin bir bölümü asıl Hamşen’i — günümüzde Rize’nin Çamlıhemşin, Hemşin ve Çayeli ilçelerinin bir bölümü, terk ederek Hopa ve Borçka ilçelerine (Artvin’e) yerleşirken, diğerleri ise yaşadıkları bölgelerde kalmaya devam ettiler.

Hristiyanlığını koruyanlar ise Karadeniz’in Güney-Doğusuna dağıldı, XVIII. asrın sonunda ve XIX. asrın başında Kuzey-Doğu sahillerine yani Rusya’ya ve Doğu Ermenistan’a göçtüler.

Hemşin Kültürünü Araştırma ve Yaşatma Derneği (HADİG) ve GOR Hemşin Kültür Dil Tarih Dergisi’nin kurucu ve yöneticilerinden Hikmet Akçiçek, Hemşinlilerin ekseriyetinin, süreç içinde sınırlı da olsa başka etnik unsurların Hemşin halkı ile harmanlanmış olabileceği ihtimalini dikkate alarak, Müslümanlaşmış Ermenilerden oluştuğunu düşünüyor.

“Tarihi kaynaklarda, Hemşinlilerin bugünkü Ermenistan sınırları içinde bulunan Osaka Kalesi çevresinden MS 620 veya 780’li yıllarda göçerek, beyleri Hamam Amaduni önderliğinde Doğu Karadeniz kıyılarına geldikleri, burada zamanın Bizans imparatoru tarafından bugünkü Hemşin bölgesine yerleştirildikleri yazar.

Gelen topluluğun Ermeni Apostolik kilisesine bağlı bir halk olduğu, beylerinin adına atfen yerleştirildikleri bölgeye Hamşen dendiği, bölgenin Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine geçmesinden sonra islamlaşma sürecinin başladığı, bu nedenle halkın bir kısmının Trabzon, Samsun arasındaki bölgeye göçtüğü, yurtlarında kalanların da İslamlaştığı yazar. Bu bilgilerden hareketle bugün kendisini Hemşinli olarak tanımlayan halkın Ermenilerden islamlaşmış bir topluluk olduğu ifade edilir. “ diyor ve ekliyor Akçiçek:

“Ancak Türkiyede, gerek bazı Türk milliyetçisi tarihçiler, gerekse Hemşinliler arasında bu tezi reddeden, Hemşinlilerin Horosan-Hemedan üzerinden Osaka bölgesine gelen oradan da Karadenize göçen bir Türk boyu olduğu tezini savunanlar da vardır.”

Sohbet ettiğim bir diğer isim, Jıneps Gazetesi ve Gor Dergisi Yazarı Mahir Özkan ise Hemşinliler’in tarihleri itibarıyla Ermeni halkının bir parçası olarak kabul edilebileceğini düşünüyor. Yer adları, sülale adları, özellikle -ants ve -yan ile biten soyadları da Özkan’a göre bu yaklaşımı güçlendiriyor.

“Osmanlı dönemi vergi kayıtları yıllar içinde bölgede Müslüman nüfusun arttığını ve Hıristiyan nüfusun azaldığını göstermektedir. Yine Osmanlı kayıtlarında coğrafi özelliklerinden dolayı bölgenin göç alan değil veren bir bölge olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bölgedeki Müslüman nüfusun çok büyük oranda Ermeni kilisesine bağlı Hemşinli Hıristiyanların Müslümanlaşmasıyla oluştuğunu söylemek yanlış olmaz.” diyen Özkan, ayrıca bazı devlet kaynaklarında da Hemşinlilerin “Müslüman Ermeni” olarak tanımlandıklarının altını çiziyor.

“Genelkurmay Başkanlığı Dördüncü Şubesi’nin İçişleri Bakanlığı’na yazdığı 1 Haziran 1913 tarihli bir yazı vardır. Yazıda Hemşinliler, “Hemşin ismiyle bilinen Ermeni’den dönme Müslümanlar” olarak tanımlanıp, yerel hükümetin bölgede çalışacak misyonerlere karşı cahil olan halkı aydınlatması gerektiği belirtilmektedir. (BOA, Dosya: 116, Gömlek no: 65, Fon kodu: DH.İD.- 1331. C. 28.)

“Yine 1920 yılında Lazistan mutasarrıfı olan Ahmet Faik Günday anılarında — Mapavri (Çayeli) nahiyesinde 8-10 köyde ve Pazar’ın Oca köyünde ve Viçe’nin (Fındıkeli-Fındıklı) ve Hopa’nın Hemşin mıntıkalarındaki köylerde Ermenice konuşulduğunu tespit etmiş ve sureti katiyede men etmiştim. Zaten okuyup yazmadan mahrum yalnız bir tekevvünden ibaret idi. Wilson’un Ermenistan hudutlarını tayin etmesi bu hususlara şiddetli kararlar alarak Ermenice konuşmayı da men etmiştim. Ermenice konuşan ahali çok iyi Müslüman ve dindar insanlar olup devlete candan merbut olduklarından şüphe edilemez.” der. (Süleyman Beyoğlu, İki Devir Bir İnsan Ahmet Faik Günday ve Hatıraları, Bengi Yayınları, İstanbul 2011 s. 369)

Özkan’a göre bu verilere baktığımızda Hemşinlilerin tarihsel olarak Ermeni kimliğinin bir parçası olduğu ortada. Peki, Hemşinliler bugün kendilerini, kimliklerini nasıl tanımlıyor? İşler burada durum biraz karmaşık bir hal alıyor.
Özkan, bugün kendisine Hemşinli diyen üç ana topluluktan söz etmek gerektiğini vurguluyor.

İlki Abhazya ve Rusya’nın çeşitli şehirlerinde yaşayan, Ermenicenin Hemşin diyalektini konuşan, Ermeni kilisesine bağlı Hıristiyan bir topluluk. Bu topluluğun neredeyse tamamı kendini Ermeni veya Hemşinli Ermeni (Hamşenahay) olarak tanımlıyor.

İkinci grup ağılıklı olarak Hopa ve Kemalpaşa ilçelerinde yaşayan Hemşince konuşan ve Sünni İslam inancına sahip olan topluluk. Bu topluluk içinde kendini Türk, Hemşinli Türk, Hemşinli, Hemşinli Ermeni gibi farklı kimliklerle tanımlayanlar da bulunabiliyor.

Üçüncü grup ise ağırlıklı olarak Hemşin, Çamlıhemşin başta olmak üzere Rize ilçeleri ile Erzurum ve Trabzon’un bazı ilçelerinde yaşayan Hemşince konuşmayan ancak Türkçelerinin içinde yaklaşık 2000 Hemşince kelime kullanan Sünni İslam inancına sahip topluluk. Bu grupta da kendini Türk, Hemşinli Türk, Hemşinli, Hemşinli Ermeni gibi farklı kimliklerle tanımlayanlara rastlamak mümkün.

Kimin kendini nasıl tanımladığı belli ki biraz da siyasal eğilimlere göre şekilleniyor.

“Sol- sosyalist siyasal eğilimler taşıyanlar ile kendini dindar olarak tanımlayanların bir kısmı Ermeni kimliği ile Hemşin kimliği arasındaki bir ilişki olduğunu kabul etmeye daha fazla eğilimlidir. Ulusal solcu veya sağ siyasal eğilimleri benimseyenler ise bu ilişkiyi reddetme eğilimindedirler çoğunlukla. Tabi dinsel aidiyeti nedeniyle ve Ermeni olmakla Hıristiyan olmanın özdeş görülmesinden dolayı Ermeni kimliğini reddeden dindar bir kesimin olduğunu da söylemek yanlış olmaz.” diyor Özkan.

Uzun yıllar, Hemşin kültürü ve dili ile ilgili kültürel, sanatsal, sosyal faaliyetlerin içinde olan, anonim Hemşin ezgilerini derleyen albüme dönüştüren ve seslendiren Hikmet Akçiçek ise kimlik konusunda yekpare bir “Hemşinli görüşünden” bahsetmenin mümkün olmadığını dile getiriyor.

Akçiçek’e göre, Hemşinlilerin büyük çoğunluğu, İslamlaşmış bir Ermeni topluluğu olduklarının bilincinde olsa da; dini, tarihi, kültürel süreçler sonucu ve kısmen de siyasi nedenlerle kendisini Ermeni olarak değil, yeni kimliği ile Hemşinli olarak tanımlıyor.

“Bunun yanı sıra hatırı sayılır bir çoğunluk da Ermeni kökenini reddeder ve kendisini etnik olarak da Türk sayar. Çok daha az sayıda Hemşinli ise kendisini Ermeni ya da Hemşin Ermenisi olarak ifade eder. Diğer yandan, Hemşinli kavramı kimlik, etnisite ifadesi olarak; her ikisi ile farklı düzeylerde ilişki ve bağı da olsa hem Ermeni hem de Türk’ten farklı, kendine has ortak özellikleri olan bir aidiyeti ifade ediyor.” diyor Akçiçek.

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com