‘Öğrenciler süper taşıyıcı; ya okulları kapatmalıyız ya da toplumu’

Prof. Bengi Başer okulların açılması sonrası patlayan vaka sayılarına dikkat çekerek çağrı yaptı: Okullar açılınca vaka sayısında patlama yaşandı. Öğrenciler süper yayıcı. Okulları açacaksak toplumu mutlaka kapatmalıyız. Etkin bir aşı ya da etkin bir tedavi bulunana kadar böyle kapanıp açılmak dışında bir şansımız yok.

KRONOS 10 Kasım 2020 KRONOS ÖZEL

Koronavirüs salgını konusunda Türkiye’nin en yetkin uzmanlarından Prof. Dr. Bengi Başer, okulların açılmasının hasta sayısının patlamasına neden olduğunu söyledi. Öğrencilerin büyük bölümünün ‘süper taşıyıcı’ olduğuna dikkat çeken Başer, ”Okullar açıldıktan sonra vaka sayıları çok arttı. Okullar açık kalacaksa bazı Avrupa ülkeleri gibi toplumu kapatmamız gerekir. Ya da toplumu kapatamıyorsak okulları bu kadar rahat açmamalıyız” diye konuştu.

Kronos’un sorularını cevaplayan Kardiyolog Prof. Dr. Bengi Başer, daha radikal önlemler ve sıkı denetimin virüsün yayılımını engellemekte olmazsa olmaz olduğunu söylüyor.

”Okulların açılmasının sakıncalı olacağını aslında bahar döneminde öngörmüştüm. Sonuçta epidemiyologların söylediği üzere sonbahar bu salgının hızlanmasının beklendiği bir dönemdi. Nitekim baharda okulları kapattığımızda sayılar bu kadar değilken, şu anda sayılar çok daha yüksek. Daha fazla sınıf açmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Mesela İstanbul’daki istatistikler 21 Eylül’de yüz yüze eğitime geçtikten iki hafta sonra hızlı bir vaka tırmanışının olduğunu gösteriyor.”

”OKULLAR AÇILINCA VAKA SAYISI PATLADI”

”İstanbul Türkiye nüfusunun yüzde 25’ini Covid-19 hastalarının da yüzde 40’ını barındıran bir şehir. Bunun yanı sıra 21 Eylül’de okullarda yüz yüze eğitim başladıktan sonra çocuklarda koronavirüs sayısının arttığını görüyoruz. Resmi rakamlara baktığımızda 14-20 Eylül haftasında 5-14 yaş aralığında hasta sayısı yüz binde 2,9 iken, 19-25 ekim haftasında aynı yaş grubunda yüz binde 4.3’e yükseliyor. Bu önemli bir yükseliş. 25 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Sadece öğrenciler değil öğretmenler, okul çalışanları, servisçilerle beraber bu çocukların aileleri de risk altındalar. Bu konuda bazı Avrupa ülkeleri gibi yapmalıyız. Okulları açacaksak toplumu mutlaka kapatmamız gerekir, toplumu kapatmaya gücümüz yetmiyorsa okulları bu kadar rahat açmamalıyız.”

”ÖĞRENCİLER SÜPER YAYICI”

”Okul açılma sürecini çok iyi programlamak gerekiyor. Sonuçta 10 yaş altında risk az yüzde 5’ler civarında gösteriliyor. Bu grupta semptomatikler daha fazla süper yayıcılar daha fazla. Sonuçta hiç farkına varmadan bulaştırabiliyorlar. 14 yaş üzere yetişkinlerle eş riske sahipler. Özellikle üniversitelerin açılmasını bu dönemde doğru bulmuyorum. Çünkü çoğu yurtlarda kalacak bu çocukların. Sonbahar döneminde 1-8 ve 12. sınıflar belki olabilir. Onlarda da önlemler çok sıkı olmalı. Ancak okullarda istenilen şartların ne kadar sağlanabildiğini de bilmiyoruz. Ayrıca açarken kapanma kriterlerini çok daha iyi koymak ve gerçekten de kapayabilmek gerekir. Bir çok okulda vaka sayılarında artış olduğunu ama kapanma ile ilgili adım atılmadığını biliyoruz. Bu yüzden okulları bu şartlar altında bu kadar yaygın şekilde açmanın doğru olmadığına inanıyorum. Daha sonra bu çocuklarda ne gibi sekeller kalabilir onu bile bilmediğimiz bir salgın sürecindeyiz. Okulların bu kadar hızlı açılmasının doğru olmadığını söyleyebilirim.”

”UZAKTAN EĞİTİM DAHA SİSTEMLİ OLMALIYDI”

”Türkiye’de öğrenciler dediğimizde yaklaşık 25 milyonluk bir kitleyi kastediyoruz. Sonuç itibarıyla internete bilgisayara ulaşamayan 6 milyona yakın öğrenci var. Bu öğrencilerin bu eğitimi alamaması ‘eğitim eşitliği’ ilkesine de aykırı. Çok uzun bir süreç vardı önümüzde baharda okullar kapandıktan sonra bu süreçte yapılması gereken eksik yerlerde bilgisayarların tamamlanması, internet altyapısının tamamlanması ve EBA programının desteklenmesiydi. İnternet üzerinden olmasa bile en azından televizyon üzerinden yoğun bir eğitim planlanması gerekirdi.”

”MİLLİ SEFERBERLİK İLAN EDİLMELİ”

”Hem özel hem devlet okulu öğretmenlerini bir araya getirerek bir seferberlik ruhu içinde hatta gönüllü öğretmenlerin de destek olacağı bir okul kanalı yapılarak düzenli olarak ders verilmeliydi. Hala da yapılamayacak bir şey olduğuna inanmıyorum. Uzaktan eğitimde uzun bir süreci yeterince değerlendiremedik. Hatta sınavlara girecek öğrencilere gönüllü öğretmenlerin vereceği dersler olabilirdi. Okullar açılırken bölgelere, illere, kasabalara ve hatta köylere bakmak vaka sayılarına bakarak plan yapmak gerekirdi. Vaka sayısı az, daha küçük yerlerde şartları sağlamak gerekirdi. Bu bölgelerdeki veliler büyükşehirlerdeki eğitimli veliler kadar destek olamayabilir. Bu bölgelerde alt yapıyı hazırlayıp okulları bölge bölge açmak daha mantıklı olurdu. Şehir, ilçe öve köy bazında vaka sayılarını belirleyip buna göre hareket etmek gerekirdi.”

”DIŞARI ÇIKMAYIN, MİSAFİR KABUL ETMEYİN”

”Kalabalık ortamlarda virüs yayılımı kesinlikle hızlanıyor. Kapalı ortamlarda virüs yayılımının en az 10 kat fazla olduğunu biliyoruz. Kapalı ve kalabalık ortamlarda havalandırma çok önemli. Bahardan bu yana söylediğimiz bir konu bu. Bir milli seferberlik ruhuyla mühendislerden oluşturulacak bir bilim kuruluyla binaların havalandırma sistemleri hızla elden geçirilmeli. Bu konuda ne kadar yol alındı bu tartışılır. Kapalı alanları kişisel sorumluluk alarak havalandırmaya önem göstermemiz çok önemli. Çalışma saatlerinin bölünmesi, evden çalışmanın yaygınlaştırılması çok önemli. Devlet bu konularda yaptırım uygulamalı. Biz kılavuzları hazırlıyoruz ancak denetimlerde yetersiz kalıyoruz. Bu konuyu kişisel inisiyatife bırakamayız. İnsanlar kalabalık ortamlarda bulunmasın, evlerinde konuk ağırlamasın, sevdiklerini açık havada görsünler. Maskelerini düzgün ve sürekli takmalarını tavsiye ederim.”

”AŞIYI ZENGİN ÜLKELER ALACAK”

”200’den fazla aşı çalışması var. Bunun 10’dan fazlası FAZ 3. FAZ 3 çalışmalarının 2 tanesi Türkiye’de yapılıyor. Ön veriler oldukça iyi. Özellikle ya etki olmadığı, güvenilir olduğuna dair veriler geliyor. Güvenilir olmak olmazsa olmazdır. Ne kadar etkin olacak  bilemeyiz. 100’de yüz etkin olmasını beklemiyoruz. İlk jenerasyon aşıların istediğimiz kadar korumayacağını hastalığı daha hafif atlatmamıza yarayacağını ifade eden araştırmalar var. İleri yaş gruplarında aşıların koruyuculuğu daha da zayıflıyor. Bu aşı antikorların kandan daha kısa sürede düştüğünü biliyoruz. Aşıların yıl içinde birden fazla yapılması gerekecek. Arz talebin gerisinde kalacaktır. Zaten zengin ülkelerin üretilen aşının yüzde 50’sini aldığını biliyoruz. Zengin ülkelerin aldığı aşı dünya nüfusunun yüzde 18’ine yapılabilecek. Bu önemli bir sorun. DSÖ aşının tüm ülkelerde yaygın olarak yapılmasını tavsiye ediyor. Verilere göre yoksul ülkelerin ancak yüzde 20’asi aşı olabilecek. Aşı yüzde yüz koruyucu olamayacak üstelik herkes de aşıya ulaşamayacak. Bu da önemli bir sorun. Burada sorulması gereken şu: Aşıya ne kadar güvenmeliyiz?”

”PARANIZ YOKSA KARANTİNA UYGULAYAMAZSINIZ”

”Karantinanın önemini biliyoruz. Bunu biz Çin gösterdi. İtalya, İngiltere gibi ülkeler yapmaya çalıştı. ABD karantina uygulamaya çalıştı. Daha sonra vaka sayıları düşünce gevşeklik yaşandı. En son karantinadan gerçek anlamda faydalanan iki örnek var. Biri İsrail başarı sağladı. Diğeri Avustralya’nın Victoria Eyaleti. 100 günlük sıkı bir karantinanın ardından son 9 günde vaka tespit edilmedi. Belçika, İngiltere, Almanya tam karantinayı belli bölgelerde uyguladı. Biz ne yazık ki tam karantinayı uygulayamadık. Çünkü tam karantinanın çok ciddi bir ekonomik güç gerektirir. Bunun altından kalkmak zor. Tam karantina olmadan da bu salgını kırmak zor. Etkin bir aşı ya da etkin bir tedavi bulunana kadar böyle kapanıp açılmak dışında bir şansımız yok. Bizdeki çözümler biraz daha zayıf kalıyor. Daha önce hafta sonu yasakları uyguladık, yaş uygulaması yaptık. Bunlar yeterli ve sağlıklı yasaklar değil. Yaptırımı daha katı dolaşan insan sayısını azaltacak önlemlerle gitmek gerekir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com