İsrail’de yayınlanan Jerusalem Post, Türkiye, Pakistan, Malezya ve Katar arasında yeni bir ittifakın şekillendiğini yazdı. İttifakın, İslam dünyasındaki değişimin geleneksel Arap merkezinden uzak bir yansıması olduğunu konu alan makale bu ortaklığa ışık tutmaya çalışıyor. Jerusalem Post, Suudi Arabistan ve BAE’ye cephe alan bu ittifakın en büyük düşmanının Yahudiler ve İsrail devleti olduğunu öne sürdü.
SELEFİ İSLAMCI NAİK’E DİKKAT
Araştırmacı Jonathan Spyer’ın imzalı makalede “İttifakın nasıl geliştiğini anlamak için Hint Selefi İslamcı vaiz Zakir Naik’in geçtiği yolu anlamak gerekiyor. Batı’da çok az tanınan Zakir Naik, Mumbai merkezli İslami Araştırma Vakfı’nın kurucusuydu. Hint yetkilileri tarafından kara para aklama ve nefret söylemi suçlamalarının ardından ülkeden kaçtı ve hızla Malezya’da daimi ikamet statüsü aldı.” ifadeleri kullanıldı.
Makalede, “Naik, kendi ülkesinde popüler bir İslamcı vaizdi. Bazı kaynaklar onu “Hindistan’daki en etkili Selefi ideolog” ve “Dünyanın önde gelen Selefi evangelisti” olarak andı. Malezya’da büyük bir lider haline geldi. Hükümette dört bakanı bulunan Malezya İslam Partisi, Hindistan’ın iadesi çağrısına olumlu cevap vermeyi şiddetle reddediyor ve Naik’i koruyor” yorumu yapıldı.
Analize göre eşcinsellik, ateizm ve Yahudiler konusunda söylediği ‘korkunç sözler’ söyleyen ve eşcinseller ve ateistlerin öldürülmesi gerektiğini savunan Naik. Yahudiler Amerika’yı kontrol ettiğini de iddia ediyor.
DAKKA SALDIRISININ ARDINDA O VARDI
Yine analize göre Hintli yetkililer, Bangladeş’te, 1 Temmuz 2016’da yapılan “Dakka kafe” saldırısını Naik’e bağladı ve bu ölümcül saldırıyı gerçekleştiren 7 teröristten ikisinin Naik’in öğretilerinden ilham aldığını kanıtladı. Ve İslam dünyasındaki yeni “Türkiye, Pakistan, Malezya ve Katar yeni ittifakı” da bir anlamda Naik’in etrafında şekillendi.
Hindistan basınınına göre Pakistan’ın talebi üzerine kaçak vaize Malezya’da kalıcı ikamet izni verildi. Raporlar ayrıca Pakistan’ın, Türkiye ve Katar ile ilişkilerini Zakir Naik’e fon sağlamak için kullandığını gösteriyor.
NAİK BÜYÜK BİR ERDOĞAN HAYRANI
Makalede, Naik’in son dönemlerde büyük bir Erdoğan hayranına dönüştüğü, uygun fırsatlar bulduğunda Erdoğan’a iddialı övgüler sunduğu hatırlatılıyor. “2017’de, Bilal Erdoğan liderliğindeki İslamcı bir gruba konuşan Hintli vaiz Türk liderine “İslam’ı açık bir şekilde destekleyecek cesarete sahip az sayıda Müslüman liderden biri. Ey Müslüman dünya, uyan. … Erdoğan Müslüman dünyasının yeni lideri olsun.” demişti.
Analize göre “Naik sorunu” üç önemli Müslüman ülke olan Türkiye, Pakistan ve Malezya arasındaki gelişen “ortaklığa” ışık tutuyor ve ortaya çıkan bu ittifak, İslam dünyasındaki dengelerini değiştirecek nitelikte. Katar, Ankara, İslamabad ve Kuala Lumpur, bugün, muhafazakar Sünni siyasi İslam üzerine inşa edilmek istenen yeni bir model üzerine çalışıyorlar. Bu yakınlaşma hem benzer husumetler hem de ülkelerin benzer mizaçlarından kaynaklanıyor.”
ORTAK DÜŞMAN: BAE VE SUUDİ ARABİSTAN
Yeni oluşumun İslam dünyasındaki en büyük rakiplerinin İslam Konferansı Örgütü’ndeki ağırlığıyla göze çarpan Birleşmiş Arap Emrilikleri (BAE) ve Suudi Arabistan olduğu ve oluşumun ayrıca Hindistan’ı “Keşmir konusunda” köşeye sıkıştırmak istediği de belirtiliyor.
Türkiye, Pakistan, Malezya ve Katar arasında ortaya çıkan ittifak, üyeleri açısından hem stratejik hem de ideolojik bir anlam ifade ediyor. Soğuk Savaş sonrası azalan ABD hegemonyası ardından Asya’da söz sahibi olmak istiyorlar.
YAHUDİ DÜŞMANLIĞI AĞIR BASIYOR
“Türkiye ve Katar uzun süredir, Suudi Arabistan ve BAE’ye ortak muhalefete üzerinden bir siyaset geliştirdiler. Ayrıca bölgedeki Sünni siyasi İslam’ı desteklemek için Müslüman Kardeşler ve Filistin konusunda Hamas hareketi ile birleşiyorlar. Pakistan ve Malezya da ortaya çıkan bu blok için doğal üyeleri haline geliyor.” denilen makalede ittifakın en önemli noktalarından birinin de ortak bir “Yahudi düşmanlığı” konusunda birleşmeleri olduğunu söyleniyor.
Makalenin finalinde ise “Düşmanları İsrail, Hindistan, BAE ve Suudi Arabistan. Katar’daki banka hesaplarının sahibi ve Pakistan ve Türkiye’nin diplomatik katkısıyla korunan bir vaiz. Bu ortaklık “eşcinseller, ateistler ve Yahudilere” karşı nefret suçu işleyen bir sembolü.” deniliyor.
