İnsan Hakları İzleme Örgütü: Polis ve bekçi işkence yapıyor, ciddi ihlaller yaşanıyor

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’de polisin ve asayişten sorumlu “gece bekçilerinin” son iki ay içinde Diyarbakır ve İstanbul'da gerçekleşen altı farklı olayda en az 14 kişiye yönelik ciddi ihlallerde bulunduklarına dair güvenilir kanıtlar olduğunu açıkladı.

KRONOS 29 Temmuz 2020 GÜNDEM

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de son dönemde artan polis ve gece bekçisi şiddetiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, vakaların, ‘kaygı verici şekilde, yakalama esnasındaki şiddet, dayak ve diğer kötü muamelelerin genel olarak alıkoyma süreci boyunca artan şiddetin bir parçası olduğu’ vurgulandı. Pek çok şiddet vakası sıralanarak artıştan kaygı duyulduğu vurgulandı.

Açıklamada, “İlgili vakaların kapsamlı şekilde soruşturulması gerekmektedir. Vakaların dördünde yetkililer, soruşturma taahhüdünde bulunmak yerine, kötüye kullanım iddialarını açıkça reddettiler veya yalanladılar. Geçtiğimiz günlerde, medya kuruluşları Türkiye’nin diğer şehirlerindeki üç vakaya ilişkin video kayıtları ve haberler yayınladılar. Zaman kısıtlaması nedeniyle, İnsan Hakları İzleme Örgütü bu vakaları henüz inceleyemedi” denildi.

“CEZASIZLIK, KÖTÜ MUAMELEYE TEŞVİK EDİYOR”

Açıklamada, İnsan Hakları İzleme Örgütü Program Direktörü Yardımcısı Tom Porteous’un sözlerine de yer verilerek, “Özellikle Diyarbakır’daki son olaylarda, polis şiddeti, işkence ve kötü muameleye ilişkin vakalarla karşı karşıya kalındığında, polis kabahatlerini neredeyse refleks vari bir şekilde inkâr etmek ne yazık ki tanıdık ancak kabul edilemez bir durum” dediği aktarıldı. Porteous’un, “Türk makamları bu ciddi kötü muamele iddialarını derhal soruşturmalı ve sorumluların hesap vermesini sağlamalıdır” dediği vurgulandı. Porteous’un açıklaması şöyle: “Güvenlik görevlilerinin uyguladığı ihlallere karşı yaygın cezasızlık, onlara yasaların üstünde olduklarına dair bir mesaj veriyor ve onları gözetimlerindeki kişilere kötü muamele etmeye teşvik ediyor. Türkiye Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı, Türkiye’nin işkence ve kötü muamele mutlak yasağına uyacağını ve kötü muameleden sorumlu olanların adalete teslim edileceğini koşulsuz olarak açıkça belirtmelidir.”

HRW’nin açıklaması şöyle devam etti: “İki vakada, polis memurlarının polis köpeklerini insanlara kendi evlerinde saldırtması sonucunda mağdurların uzuvlarında ısırık izleri oluştu. Polis memurlarından birinin ölümü ile sonuçlanan iki vurulma vakasında gözaltına alınan şüphelilerin, dövülmelerine ve çeşitli şekillerde kötü muameleye maruz bırakılmalarına ilişkin görüntüler özel sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. Tüm vakalarda yetkililer, işkence ve kötü muamele iddiasında bulunanların yapılan gözaltı işlemine ve polise şiddetle mukavemet ettiklerini – delil olmaksızın – iddia ettiler.

“KAFASINI TOP GİBİ DUVARDA SEKTİRMİŞLER”

İnsan Hakları İzleme Örgütü, söz konusu olaylara ilişkin olarak fotoğraf, video kayıtları, hukuki ve tıbbi belgeleri inceledi ve avukatlarla, ailelerle, tanıklarla ve mümkün olan hallerde mağdurlarla röportajlar yaptı. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün belgelediği en yakın tarihli olay, bir polis memurunun ölümü ve bir başka polisin yaralanması ile sonuçlanan olaya ilişkin bir soruşturma kapsamında 18 Temmuz 2020’de İstanbul’da ikisi çocuk olmak üzere üç şüphelinin gözaltına alınmasını konu alıyor. Gözaltına alınanlardan, çocuk olması sebebiyle, adının baş harfleriyle anılan 17 yaşındaki bir çocuk, avukatlara polis memurlarının kendisine kablo ile vurduğunu, yumruk attığını, kendisini birçok kez tekmelediğini ve “kafasını top gibi duvardan sektirdiğini” ifade etti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, anonim hesaplar aracılığıyla internette paylaşılan ve gözaltına alınanın iddiaları ile tutarlı şekilde çürüklerin açıkça görülebildiği fotoğrafları inceledi. Emniyet, gözaltı iddialarına ilişkin olarak, şüphelinin kendine zarar verme girişimde bulunduğu esnada polis memurlarının onu engellemek için orantılı güç kullandığını savundu.

HDP’Lİ BAŞKANA KÖPEKLİ SALDIRI

Maskeli polisler, 26 Haziran’da ülkenin güneydoğusundaki Diyarbakır’da Sevil Çetin’in evine baskın düzenledi. Muhalefetteki Halkların Demokrat Partisi (HDP) yetkilisi ve eski seçilmiş Belediye Başkanı Çetin, avukatlarına polislerin evinin kapısını kırdığını ve iki köpeğin saldırarak kendisini ısırmasına izin verdiğini söyledi. Çetin, polis memurları “beni saçımdan tuttu ve yere yatırdı” dedi. Çetin, “Beni tekmelediler ve silahlarının arkalarıyla vurdular, yarı çıplak bedenime tükürdüler, ‘eğer beşinci katta yaşasaydın, atlamış olurdun ve seninle uğraşmak zorunda kalmazdık’ dediler” dedi. İnsan Hakları İzleme Örgütü Çetin’in yaralı fotoğraflarını gördü.

Maskeli terörle mücadele polisleri, 31 Mayıs’ta Şeyhmus ve Menice Yılmaz ile üç çocuklarının yaşadığı Diyarbakır’daki eve baskın düzenledi. Köpekler kollarını ısırıp vücudunu tırmalarken polisin onu yerde tuttuğunu söyleyen Şeyhmus Yılmaz, “aradıkları kişi olmadığımı anlamaları için kimliğimi kontrol etmelerini söyleyip durdum. Ama sürekli ‘Vurun, öldürün onu!’ demeye devam ettiler.” İnsan Hakları İzleme Örgütü Yılmaz’ın yaralı olduğu fotoğrafları gördü.

BAYILANA KADAR BOĞAZINI SIKTILAR

Diyarbakır’da bir polis memurunun ölümündeki olayda şüpheli olan Muhammed Emir Cura’nın avukatları, Cura’nın onlara polis karakolunda soyulduğunu, coplarla ve yumruklarla dövüldüğünü ve polislerin bayılana kadar onun boğazını sıktığını söylediler. Bilinmeyen kişiler tarafından sosyal medyada yayınlanan fotoğraflar, Cura’nın yerde çıplak yattığını gösteriyor. Bir cep telefonundan çekilen ve bir odada duran iki adamın belden aşağısını gösteren bir video, Cura ve avukatlarının Cura’ya kötü muamele edildiği esnada Cura’nın kendisinin inleme ve ağlama sesleri olarak tanımladığı sesleri kayda almış.
Diyarbakır’da bir kafe işleten kardeşler Hacı Eray Tosun ve Koray Tosun, 13 Haziran’da polisin Covid-19 salgını sırasında kafede maske takmayan müşterilere para cezası verme girişimi üzerine çıkan bir tartışma sonrasında polisin onları ve onlarla çalışan iki kişiyi gözaltına aldığını ve dövdüğünü iddia ediyor. Eray Tosun’un bir fotoğrafı, polisin ön dişlerinden üçünü döktüğü iddiasını destekliyor.

AVUKAT CİHAT DUMAN’A BEKÇİ ŞİDDETİ

İnsan Hakları İzleme Örgütü, gece bekçilerinin Cihat Duman ve diğer iki kişiye İstanbul’da kötü muamelede bulunduğunu belgeledi. İstanbul’da bir avukat olan Duman, 5 Temmuz’da bekçilerin İstanbul’un merkezinde iki adamı dövmelerini durdurmak için müdahale etmesi sonrasında, bekçilerin kendisini dövdüğünü, kelepçelediğini, yüzüne biber gazı püskürttüklerini ve polis karakoluna götürdüğünü söyledi.

15 TEMMUZ’DAN SONRA İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE ARTTI

“Son beş yılda, özellikle 2016 yılındaki Türkiye’deki başarısız darbe girişiminden bu yana, gözaltında polis tarafından yapılan işkence ve kötü muamele belirgin bir şekilde artmıştır. Üst düzey yetkililerin vakaları kınamaması ve iddiaları soruşturmak yerine örtbas etmeye hazır olmaları, güvenlik güçleri için yaygın bir cezasızlığa sebebiyet vermiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından son yıllarda belgelenen diğer kötü muamele ve işkence vakalarında mağdurlar adalete ulaşamamıştır. Türkiye, işkenceye tahammül etme, işkence iddialarını yüzeysel şekilde reddetme ve gözaltındaki şüphelilerin yaralanma ve ölümlerinin ne şekilde gerçekleştiğine dair ikna edici olmayan açıklamalar yapma konusunda uzun ve kötü bir geçmişe sahiptir.”

MUHALEFET VEKİLLERİ SORDU AMA SORUŞTURULMADI

“Muhalefet milletvekilleri işkence veya kötü muamele ile ilgili olarak sıklıkla Meclise yazılı soru önergeleri sundular. Meclis kuralları uyarınca 15 gün içinde sorulara cevap verme yükümlülükleri bulunmasına rağmen, İçişleri ve Adalet Bakanlıkları çoğu soruya cevap vermedi. İçişleri Bakanlığı, Mayıs 2019’da ülkenin güneydoğusundaki Şanlıurfa’da 55 erkek ve kadına işkence edilmesi iddialarına ilişkin bir soruyu “güvenlik güçlerine karşı asılsız ifadeler ve karalama kampanyaları” olarak niteleyerek reddetti. İlgili şikayetler soruşturulmadı.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com