İhraç edilip ‘borç’ çıkarılan asker: ‘Daha ne olabilir ki’ diyorum, oluyor

TSK’dan ihraç edildikten sonra ‘mecburi hizmet süresini doldurmadığı’ gerekçesiyle kendisinden tazminat istenen eski asker M.B. “Her gece ‘daha ne olabilir ki’ diyorum ve oluyor. Sineye bile çekemiyorsun” diyor.

MEHMET ARDA DURU 08 Mayıs 2021 KRONOS ÖZEL

Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen bazı askerlerden, son günlerde ‘mecburi hizmet sürelerini doldurmadıkları’ gerekçesiyle istenen tazminat belgeleri gönderiliyor. Eski askerlerden çalışmadıkları yılların parasını isteyen TSK, ‘kendi isteğiyle ayrılmış olmak’ veya ‘kabahati bulunmak’ gerekçelerine de ihtiyaç duymuyor. İhraç askerlerden mecburi hizmet sürelerine göre 9 bin lira ile 250 bin lira arasında değişen oranlarda tazminat talep ediliyor.
2013 yılında İzmir Gaziemir Hava Astsubay Meslek Yüksekokulu’na girip, 2015 yılında mezun olan M.B. (27) de kendisine bu belge gönderilen eski askerlerden biri. Hakkındaki bir tanık ifadesi gerekçe gösterilerek açığa alınıp, sonra da ihraç edildi. Kendisinde 9 bin 556 lira 61 kuruş istenen M.B., ihraçtan sonra yaşadıklarını, nasıl geçindiğini, ceza ve iş davasında son durumu Kronos’a anlattı. M.B., “Sen sıfırdan bir hayata başladın, bu yok. Sil baştan bir hayatın da olmasın. Mesleğimizi çok sevdik, sineye bile çekemiyorsun. Sineye çeksen bile ben seni rahat bırakmayacağım diyor” ifadelerini kullanıyor.

CEZA DAVASI 9 CELSEDİR SÜRÜYOR, İŞE DÖNÜŞ DAVASI DANIŞTAY’DA

Kendisine açılan ceza davasında bugüne kadar 9 celse yapıldığını kaydeden M.B., yerel mahkemeden henüz sonuç çıkmadığını kaydediyor. Önümüzdeki Haziran ayında karar çıkmasını beklediğini belirtiyor. Ceza davasında hakkındaki tek delil ise bir tanık ifadesi. Mahkemenin ‘hedef kişi olabilirsin’ diyerek şüpheyle hareket ettiğini kaydeden M.B., işe dönüş davasında ise alt mahkeme ile istinaftan ise red cevabı aldığını belirtiyor. O davada da Danıştay’dan henüz karar çıkmadı. M.B., kendisinden ‘mecburi hizmet süresi’ tamamlanmadığı için istenen tazminat için de hukuki araştırmalar yaptığını, dava açacağını kaydediyor.

BİRLİĞİNE BİLDİRDİ, İKİ GÜN SONRA GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI

2013 yılında İzmir Gaziemir Hava Astsubay Meslek Yüksekokulu’na başlayan M.B., 2015 yılında mezun oldu. Bir yıl kadar süren staj eğitiminin ardından, 2016 Nisanında Ankara’ya tayin oldu. 2018 Haziran’a kadar aktif görev yaptı. M.B.’nin hayatı 2018 Haziran’ında savcılıktan çağrılmasıyla değişti. Herhangi bir gözaltı işlemi yapılmayan, ifade çağrılan M.B., savcılığa giderek ifadesini verdi. Mahkemeye sevk edilen M.B., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. “Bu durumu birliğime anlattım. İki gün sonra görevden uzaklaştırdılar. Bu süreç bir yıl kadar sürdü. 14 Haziran 2019’da maaş yatmadığında anlamıştım, sonra ihraç olduğumu öğrendim” şeklinde konuşuyor.

FIRINDA ÇALIŞMAYA BAŞLADI

İhraç olduktan sonra hayatının alt üst olduğunu kaydeden M.B., günübirlik işlerde çalışmaya başladığını belirtiyor. Annesiyle birlikte Ankara’da küçük, nispeten daha yoksul bir semte taşındıklarını anlatan M.B., “Günübirlik işlerle uğraşarak geçimimi sağlıyorum. Fırınlara giderek, ekmek dağıtarak. Sıfırdan bir hayat gibi. Küçük bir semte taşındım, fırıncılık işleriyle hayatımı idame ettiriyorum. Annemle birlikte yaşıyorum” diyor.

CEZALAR, MAHKEME KAĞITLARI, İHBARNAMELER: ‘HUZURLU BİR HAYAT OLMUYOR’

Kendisine yeni bir hayat kurmaya çalıştığını ancak sürekli olarak gelen cezalar, tebligatlar, mahkeme celpleri ve ihbarnamelerle sürekli huzursuz edildiğini kaydeden M.B., şöyle konuşuyor: “Evime mahkeme celseleri, tebliğleri geliyor. Bir defasında da tanıklık için çağrıldım. Tanıklık için mahkeme tebligatını evimin kapısına asmışlar. Komşular gelip geçse üstünde 25. Ağır Ceza yazacak. Huzuru bulmaya çalışıyorum bir şekilde kendi çapımda ama işte bu mahkemeler, kağıtlar huzur vermiyor. Sonra gidin muhtarlıktan alın diyor. Muhtar da tanıdık. İç cebinden çıkarıp veriyor ama kağıdın üzerinde şuna üye olmaktan vs yazıyor. İnsanlara, muhtara ne anlatayım. Şu yok: Senin başına şu şu geldi ama hayatına devam et. Sürekli böyle bu gibi duyduğum olaylar. Arkadaşlarımın başına gelenlere de üzülüyorum bir yandan. Tutuklanıyorlar, serbest bırakılıyorlar, gözaltına alınıyorlar. Çoğu arkadaşım, devrem. Hiçbir zaman huzurlu bir hayat olmuyor. Kafam hiçbir şekilde rahat olmadı.”

“HAKKIMDA BİR KARAR YOK, KURUMUM HANGİ BELGEYE GÖRE BENİ KABAHATLİ İLAN EDİYOR?”

“Dün bize bir belge geldi. İşteydim. Annem geldi, canını sıkma ama böyle bir şey geldi dedi” diyen M.B., sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Askeri okulda yapılmış olan masraflar var. Ödeyin diyor, faiziyle vs, yasal işlem. Avukatıma bildirdim, itirazda bulunuruz dedi. Ama red alırız dedi. Çünkü işe dönüş davasından da red aldık, dedi. Ben de önemi yok, sonuçta itiraz etmiş olayım da dedim. 9 bin 556 civarı bir miktar istiyorlar. Normalde bu yüklenme senedini şu şekilde ödersiniz: Ya kendi isteğinizle ayrılırsınız askeri okuldan veya kurumunuzdan kabahatinizle ayrılırsınız. Ben şunu anlamıyorum: Benim hakkımda daha bir karar yok. Hatta bir karar olsa Yargıtay onaylanıp kesinleşmiş bir karar yok, kurumum neden beni kabahatli sayıp bu belgeyi yolluyor? Kurumum neye göre, hangi belgeye göre beni kabahatli ilan ediyor?”

“KIT KANAAT GEÇİNİYORUM, MAAŞIM ALINMIŞ, NASIL ÖDEYEBİLİRİM Kİ?”

“Geçindiğim miktar elimden alınmış, kıt kanaat geçiniyorum. İki büklüm oruçlu oruçlu çalışıyorum, annemin evinde kalıyoruz ama geçinmemiz de lazım. Kardeşim var evli, annemle yalnız yaşıyoruz ben çalışıyorum sadece. Zar zor geçiniyoruz. Elimde olmayan şeyi nasıl alacaksın ki? Maaşım alınmış, nasıl ödeyebilirim ki? Psikolojik danışmanlık da alıyorum. Rüyalarıma da giriyor. Çünkü her gece ‘daha ne olabilir ki’ diyorum ve oluyor. Ya arkadaşlarının başına bir şey geliyor, ya senin başına geliyor, kağıtlar geliyor, cezalar geliyor, tebligatlar geliyor, senetler geliyor, bitmiyor.”

“KENDİ İSTEĞİMLE ÇIKSAM, YÜKLENİRİM, KABAHATLE DE ÇIKMADIM, SEN ÇIKARDIN”

“Pandemi süreci, bu belge birçok kişiye gidecek. Gitmeye de başlamış, arkadaşlarım söylüyor. İnsanlar nasıl ödesin, pandemi süreci, normal insanlar iş bulamıyor. Piyasada kimse iş bulamıyorken, zaten KHK’lılar bu sorunu çekiyor, işsizlik, üzerine kabahatin var diyerek yüklenme senedi gönderiyor. Hangi kabahat? Ben kendi isteğimle çıksam, yüklenirim, kabahatle de çıkmadım. Sen çıkardın. Biz tahmini 330 kişi mezun olduk. Tahminim 50-60 kişi ya kalmıştır, ya kalmamıştır. Babam çanta işçisiydi. İşçi ailesiydik yani. Okurken de hep çalıştım. Anketörlük yaptım, günü birlik işler yaptım. Tek derdim, konu devrelerimin de başına gelecek. Nasıl bir hukuki süreç izlenmeli? Bu konuda hukukçulardan destek bekliyoruz.”

“SİL BAŞTAN BİR HAYATIN DA OLMASIN…”

“Sen sıfırdan bir hayata başladın, bu yok. Sil baştan bir hayatın da olmasın. Mesleğimizi çok sevdik, sineye bile çekemiyorsun. Sineye çeksen bile ben seni rahat bırakmayacağım ki diyor. Ya mahkemeyle, senetle, rahatsız edeceğim diyor. Mahallende huzursuz edeceğim seni diyor. Bir tarafın hep burada olacak, kendine yeni bir hayat kuramayacaksın diyor. Aklın hep bu davalarda olacak, hiçbir zaman kafan rahat etmeyecek.”


 

“HALA BİLGİSAYAR OYUNLARI OYNAMAK İSTEYEN BİR ÇOCUĞUM ASLINDA”

“Psikolojim yerinde değil, geceleri uyuyamıyorum. Annem tansiyon hastası, 46-47 yaşında. Başıma bu kadar çok şey gelmiş ama ben hala bir çocuğum. Ben hala bilgisayar oyunları oynamak isteyen bir çocuğum aslında. Ama bir yandan da bunlarla uğraşıyorum. Yaşım 27, şu yaşıma kadar ne yapmış olabilirim ki? Anneme bakmak zorundayım, bırakın da anneme bakayım. Mahkemede de söyledim, bu mesleğe atılırken, annemin geçimini sağlamak için de atıldım dedim. Annemle babam ayrı, ben olmasam anneme kim bakacak? İyi bir meslek, ailemin hayatını idame ettirmek. Bana gelen cevap, ‘sen hedef kişi olabilirsin.’ Mahkeme diyor ki sen temizsin ama hedef çocuksun. Böyle bir şey olabilir mi? Dokuz celsedir sürekli şüphe üzerinden ilerliyoruz. Bir tanık beyanı var, o kadar.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com