Gergerlioğlu: Yaşananlardan haberimiz yoktu diyen bir kişi bile kalmayana dek anlatacağız

Gergerlioğlu: Raporumuzda her şeyi belgeleriyle açıklıyoruz. Tüm dünyaya soykırımı anlatacağız. Bu yaşananlardan bizim haberimiz yoktu diyen bir kişi bile kalmayana dek anlatmaya devam edeceğiz.

TUBA DEMİR 14 Temmuz 2020 HABER İZLENİM

15 Temmuz darbe girişiminin ardından OHAL’in yol açtığı mağduriyetleri, bilimsel araştırmalarla kayıt altına alan raporların bu yıl üçüncüsü, Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde dün yapılan bir toplantı ile açıklandı. 3. Yılında OHAL’in Toplumsal Maliyetleri Raporu yaklaşık bin 700 sayfadan oluşuyor. Bu rapor, HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu önderliğinde, KHK’lı akademisyen Doç. Dr. Bayram Erzurumluoğlu, Mağdurlar İçin Adalet Platformu ve KHK’lılar Platformu Birliği tarafından hazırlandı.

Toplantıya vatandaşların yanı sıra HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, hukukçular Murat Sevinç, Levent Mazılıgüney, Kemal Uçar ve Çiğdem Koç, gazeteci Gökhan Özbek gibi isimler de katıldı.
Tarih 15 Temmuz 2016. Bir gecede milyonlarca insanın hayatının karardığı o günün etkileri hala devam ediyor. Geçen dört yıllık süre içerisinde normalleşme olmadığı gibi OHAL’in yıkıcı etkilerine her geçen gün bir yenisi ekleniyor. İşinden olanlar, boşananlar, hastalananlar, psikolojik sorunlar yaşayanlar, akli dengesini kaybedenler, intihar edenler, hapse girenler, yeni bir yaşam kurabilmek için yurtdışına çıkarken Meriç’in sularında boğulanlar, kapanan okullar, üniversiteler, medya kuruluşları, iş yerleri, belediyelere ve çeşitli kurumlara atanan kayyumlar ve daha niceleri, OHAL sonrası yaşanan zulmün boyutunu gözler önüne seriyor. Bu yıl üçüncüsü yayımlanan OHAL Raporu, tüm bu yaşananları kayıt altına alan ve dünyaya duyuran önemli ve çarpıcı bir belge. Yaşanan mağduriyetin milyonları aşıyor olmasını göz önünde bulunduracak olursak rapora katılanların sayısı bu yıl da epey düşük. Bu sayı belirli kalıpların ve korku duvarlarının hala yıkılmadığını bize açıkça gösteriyor. İnsanların büyük acılar yaşaması ve tekrar aynı acılara maruz kalmak istememesi bunda en büyük etken. Raporu okuduğumuzda trajikomik birçok olayla karşılaşabiliyoruz. Rapordaki bilimsel verilere göre KHK’lıların yüzde 99.1’i yüksekokul, fakülte ve doktora mezunu. Peki Türkiye’nin en eğitimli kesimine bu zulüm neden yaşatıldı ve yaşatılmaya devam ediliyor?

Bu sorunun cevabını toplantıya katılan milletvekilleri ve hukukçular verdi.

‘SOYKIRIMI TÜM DÜNYAYA ANLATACAĞIZ’

Toplantının açılış konuşmasını HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu yaptı.

OHAL’in beraberinde getirdiği toplumsal problemler dördüncü yılını geride bıraktı. Biz bu problemleri bilimsel olarak kayıt altına aldığımız OHAL’in üçüncü raporunu yayımlıyoruz. Bu raporu gerek ulusal gerek uluslararası zeminde tüm kurum ve kuruluşlara gönderiyoruz diyen Gergerlioğlu sözlerine şöyle devam etti:

KHK’lar toplumda bir kasırga estirdi, adeta buldozer gibi toplumun üzerinden geçti. Ne anayasa dinledi ne de insanlık dinledi. Anayasaya aykırı olan KHK rejiminin antidemokratik bir sistem olduğunu sürekli dile getiriyor ve karşı çıkıyoruz. İktidar işlemiş olduğu günahları örtmek için dini kullanıyor. MİT ve polis yasaları çıkararak, sosyal medyayı kısıtlayarak bunu yapmaya çalışıyor. Bizim gördüğümüz tablo felaket bir tablo. Mağdurlara o kadar ağır işkenceler yapıldı ki, T.C numarası herkese açık bir şekilde yayınlanarak vatan haini ilan edildi, sosyal linçe uğratıldı, sosyal güvencesi elinden alındı, özel sektörde çalışması yasaklandı, aç bırakıldı, susuz bırakıldı, onlara yardım edenler de teröre yardım ve yataklıkdan tutuklandı, iş yeri açmalarına izin verilmedi, sosyal yardım desteği verilmedi, bankacılık işlemlerinde sıkıntılar yaşatıldı, KHK’lılara hesap açılmadı, kendilerine gönderilen parayı çekmelerine müsaade edilmedi. Berat Albayrak’a bunların neden yapıldığını sorduğumuzda bize tek bir cümleyle yanıt verdi; yapılanlar mevzuata uygundur dedi. OHAL sonrası yaşananların bir soykırım olduğunu net bir şekilde söylüyoruz. Biz bu raporumuzda her şeyi belgeleriyle açıklıyoruz. Tüm dünyaya soykırımı anlatacağız. Bu yaşananlardan bizim haberimiz yoktu diyen bir kişi bile kalmayana dek anlatmaya devam edeceğiz.

‘ÖRGÜTLÜ BİR ZULÜM YAŞANIYOR’

Toplantıda söz alan isimlerden biri de HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya idi. Kaya, Türkiye’de her zaman benzer sorunların yaşadığına dikkat çekerek, bu kadar ağır yapılan zulme ilk defa şahit olduğunu dile getirdi. KHK’lar ile ilgili yapılan araştırmalara her zaman katılmaya çalıştıklarını ifade eden Kaya yaşanan zulmü şöyle açıklıyor:

Her geçen gün gittikçe dramatik bir hal alan, derin yaralara ve travmalara sebep olan, telafisi mümkün olmayan, özellikle de yaşamdan kayıp gidenlerin olduğu böylesine derin bir konu insanı hüzne boğuyor.

Aslında AKP iktidar olmadan önce de olduktan sonra da Türkiye’de bunu o kadar derinden yaşıyorduk ki; ev vermemeler, aile ve çevre tarafından fişlenmeler, farklı ithamlara maruz kalmalar, ötekileştirmeler…
Yani sizin veya ailenizin ortaya koyduğu mücadele bir şekilde hedef haline getiriliyor. Dönemlere, dönemin iktidarlarına ve politikalara göre sorunlar yaşanıyor. HDP öncesinde yaşanan çeşitli sorunlar zaten mevcuttu, HDP ile başlayan ve sonrasında ise devam eden, çok daha farklı çevrelerde daha ağırına maruz kalınmaya başlandı. AKP iktidarı kurumsal ve bireysel inisiyatif ile yapılan adaletsizlikleri, iktidar ve saray kararıyla, Kanun Hükmünde Kararnameler ile örgütlü bir zulme dönüştürdü. Türkiye’de bu sorunlar sürekli yaşanıyordu, ancak bu kadar örgütlü ve ağır bir şekilde yaşanmıyordu. İktidarın politikası haline gelen örgütlü kötülük, KHK adı altında yasallaşmıştır. Bu örgütlü kötülüğe karşı bilimsel karşılığı bulunan bir raporun hazırlanması tek tesellimiz oldu. Ancak bu yeterli değil. Bayrama Erzurumluoğlu Hocamızın ifade ettiği gibi yarınlar açısından bir bedelinin olması için belgelendirilmesi ve hukuk mekanizması noktasında işlevinin olması gerçekten çok önemli. Örgütlü kötülüğe karşı örgütlü iyilik mücadelesini neresinden tutarsak, güçlendirirsek, belgelendirebilirsek ancak o zaman sonuç alacağız, çözüme ulaşacağız.

‘KHK’LAR ANAYASAYA AYKIRIDIR’

Hüda Kaya’nın ardından, Barış Bildirisi destek imzacılarından biri olduğu için Ankara Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılan anayasa hukukçusu Murat Sevinç söz aldı.
“Ben 7 Şubat 2017’de 686 nolu KHK ile ihraç edildim. Darbe girişiminin ardından her şey değişti ve ülkede kararnameler yayınlanmaya başladı. Henüz kararnameler yayınlanmadan önce bir yazımda olağan üstü hal kararnamelerine aman dikkat diyen bir makale yazmıştım. Kötüye kullanılmaya müsait bir ortam bulunuyordu, ancak bu kadarını bende beklemiyordum” dedi. Bir anayasacı olarak tuhaf şeyler yaşandığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim diyen Sevinç, şu ifadelere yer verdi:

Bundan on yıl önce seninle aynı görüşte olmayan kişilere yönelik görüş bildirebiliyordum. Ben 367 kararı tartışmasına; ne tuhaf bir tartışma, böyle şey olur mu? Anayasa Mahkemesine verdirilen, özellikle verdirilen diyorum, bu karara karşı çıkmıştım. Tabi bu kararı savunanların da yasal bir gerekçesi vardı ve karşılıklı bir polemik içerisine girebiliyorduk, fikir beyan edebiliyorduk. Ya da yine aynı şekilde başörtüsü yasakları için de verilen kararlara karşı çıkıyordum, ancak yine karşı taraf yasal bazı şeyler önümüze koyuyordu ve biz bunların anayasaya uygun olup olmadığını tartışabiliyorduk. OHAL dönemindeki Kanun Hükmünde Kararnameleri kesinlikle tartışamıyoruz. Ayrıca KHK anayasaya uygundur diyen bir tane bile hukukçu çıkmadı. Dolayısıyla böyle bir polemik de yapılamadı. Bu durum komik bir durum. Anayasa konularında farklı görüşlerin ya da polemiklerin olması gayet normaldir ancak Kanun Hükmünde Kararnameler anayasaya ve tüm evrensel hukuk prensiplerine aykırıdır. Bunun tartışılacak bir tarafı yok.

‘HUKUK OLGULARLA İLGİLENİR, BİZ ALGILARLA İLGİLENİYORUZ’

KHK ile TSK’dan ihraç edilen, üç lisans mezunu olan ve şu an doktora tezini tamamlamak üzere bulunan Levent Mazılıgüney de söz alarak Türkiye’de dört yıldır yaşanan zulmü değerlendirdi. Ben üç lisans mezunuyum ama şu an neyle uğraşıyoruz? Delilerin kuyuya attıkları taşı çıkarmak için uğraşıyoruz diyen Mazılıgüney’in konuşmasının devamı şöyle:

Yaşananları ve yaşananların belgelendiği bu raporu, elimden geldiğince her yerde anlatmaya çalışıyorum. Bu tamamen boşa harcanan bir enerjidir, ülkenin bu enerjiyi boşa harcamaya hakkı yok. 10 binin üzerinde akademisyen bir şekilde ihraç edildi. 2016 yılı öncesinde dünyada ilk üç yüze giren üç üniversitemiz var iken, şu an ilk dört yüze giren bir üniversitemiz bile yok. Mühendislik, tıp ve fen bilimleri alanında genel anlamda yayın miktarımız %30 oranında azaldı. Böyle bir ülkenin ileriye gitme ve problemlerini çözme ihtimali var mıdır? Hangi ülke olursa olsun 250 bin kadar eğitimli insanı ihraç ettikten sonra kurumlarının sağlıklı bir şekilde işlemesi mümkün değildir. Bu problem sadece OHAL’de birebir mağdur olmuş insanların problemi değildir, tüm toplumun problemidir. Bunu bir şekilde anlamaları gerekiyor. Bu raporun en önemli özelliklerinden bir tanesi, hiç mağduriyet yaşamayın kişilerin de çalışmaya katılmış olması. Onların da yaşamış olduğu çeşitli problemler var. Hukuksuzluk ve adaletsizlik herkesin problemidir. Eğer bizler yargı sistemini düzeltemezsek, ülkenin ileriye gitmesi mümkün değildir. Aynı şekilde yeni kurulan siyasi partiler de dahil iktidar adayı olduğunu düşünülen partiler beni çağırdıklarında toplantılarına katılıyorum ve onlara şunu soruyorum:

İktidara gelince ne yapacaksınız? Ülke yönetilemez halde, eğer iktidara aday iseniz bu ülkeyi nasıl yöneticeğiniz konusunda bize çözümler sunmak ve bizi ikna etmek zorundasınız.

Haluk Savaş’ı örnek vermek istiyorum. 5 binin üzerinde atfı olan bir bilim adamını saçma sapan gerekçelerle ihraç ettiler. İhraç edildiği üniversitenin yöneticilerinin hepsinin yaptığı çalışmaları bir araya toplayın yine de Haluk Savaş’ın yaptığı kadar çalışmaları yok. Haluk Savaş’ı emekli etmediler, emekli ikramiyesini vermediler. Hiçbir şekilde çözüm üretmeyen bir iktidar ile karşı karşıyayız. Hukuk olgularla ilgilenir, ama biz algılarla mücadele ediyoruz. O bizler bu algı bombardımanıyla şekilde mücadele etmeliyiz, herkese yaşananları anlatmalıyız. Ben askerim. Geri çekilmeye hiç niyetim yok, mücadele ederek öleceğim. Ancak bu ülkede düzen değişmezse çocuklarımın burada yaşamasını istemiyorum, çocuklarımın bu ülkede yaşayabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğim. Hep birlikte mücadele etmeliyiz.

HAKKI SAVUNANIN SON SÖZÜ OLMAZ

Toplantıda konuşan hukukçu Kemal Uçar ise şunları söyledi:

“Ben de KHK ile ihraç edilenler gibi kısmi olarak Kanun Hükmünde Kararnamelere maruz kaldım. İnsanlar hukuksuzluğa uğradıkları zaman bir avukata ihtiyaç duyarlar, süreç öyle hukuksuz bir süreç ki, şimdi avukatlar da hukuki desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Beni tutukladıklarında darbeden yargılanan askerleri masum göstermeye çalışıyor diyerek, saçma sapan bir gerekçeyle tutukladılar. Kanun Hükmünde Kararnameler bize gösteriyor ki, aslında hedef belirlenmiş, isimler belirlenmiş. KHK’lar sadece kılıfına uydurmak için yayımlanmış kararlardır. Ben 15 Temmuz’dan önce karıncayı incitmemiş bir insan iken, 15 Temmuz’dan sonra bir anda nasıl oluyorsa suç makinasına dönüştüm. Bana toplamda 21 tane soruşturma açıldı. Amaçları insanları susturmak, kendi istedikleri şeyleri yapmaktı. Ama biz susmadık, susmayı da düşünmüyoruz. Biz hukukçular olarak mücadeleye devam etmeliyiz. Her platforma derdimizi anlatmalıyız. Ancak biraz da özeleştiri yapmalıyız. Korkuyla hareket ederek, aman bir platformda ya da sokakta görünmeyeyim, kimseyle aynı kareye girmeyeyim, yoksa fişlenirim, iade olmam gibi düşünmeyin. Yasal haklarımızı bile engellemeye çalışıyorlar, buna izin vermemeliyiz. Susarak hiçbir yere varacağımızı düşünmüyorum. Bizler biliyoruz ki bu süreç elbette bitecek. Hiçbir zulüm ilelebet devam etmez. Firavun bile Tanrı olduğunu söylediği bir anda suda boğulup gitmiştir. Nemrut keza aynı şekilde bütün gücün kendisinde topladığını söylediği anda küçük bir sinek parçası hayatını bitirmiştir. Bizler mahalle ayrımı yapmaksızın mücadeleye devam edeceğiz. Sözümü mahkemelerde sık sık kullandığım şu cümleyle bitirmek istiyorum:
Susmayacağız, çünkü hakkı savunanın son sözü olmaz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com