Erdoğan rejimi, Cenevre’deki ‘Halk Mahkemesi’nde yargılanıyor

Saygın Avrupalı hukukçuların oluşturduğu sembolik 'Halk Mahkemesi' Turkey Tribunal, Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra artan işkence ve kötü muamele nedeniyle Erdoğan rejimini yargılamaya başladı.

KRONOS 20 Eylül 2021 GÜNDEM

Belçika merkezli insan hakları kuruluşu Turkey Tribunal, Türkiye’deki işkence ve insan hakkı ihlallerine ilişkin İsviçre’nin Cenevre kentinde önemli bir etkinlik gerçekleştirdi. Dünyanın önemli insan hakkı savunucuları ve hakimleri bir araya geldi. İşkence olaylarına ilişkin raporun açıklandığı Turkey Tribunal Raportörü Eric Sottas, “Türkiye’de Kürtler, Gülen cemaati ve gençler işkenceye uğruyor. Hedeflenmiş gruplara sistematik bir işkence var. İşkence yapan faillere disiplin yaptırımı yüzde 1 gibi düşük bir seviyede” dedi.

Bir ‘Halk Mahkemesi’ olan Turkey Tribunal, başta işkenceler olmak üzere birçok alanda Türkiye’deki hukuksuzlukları yargılayacak. Elde edilen sonuçlar ise Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması amacıyla raporlaştırılıp sunulacak. Bu mahkeme yasal olarak bağlayıcı değil ancak mahkemenin kararı yüksek ahlaki otoriteye sahip olacak. ‘Halk Mahkemesi’ görevi gören Turkey Trubinal’de elde edilen tüm belgeler, tanıklıklar ve hakimlerin kararları tam şeffaflık içinde yayınlanacak.

KURUCUSU ESKİ BELÇİKA BAŞBAKAN YARDIMCISI

Turkey Tribunal’in Kurucusu ve koordinatörü, İnsan Hakları ve Anayasa Profesörü Johan Vande Lanotte’dir. Prof. Dr. Em.Lanotte, 1995-2014 arasında üç dönem Belçika Federal Hükümeti’nin Başbakan Yardımcılığı görevini yürüttü.

Yönetim Kurulu Üyeleri ise şöyle:

-Em. Prof. Dr. Marc Baron Bossuyt: Belçika Anayasa Mahkemesi Hakimi ve Başkanı (1997-2014)
-Jan De Bock: Belçika’nın Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği Eski Büyükelçisi
-Prof. Dr. Rik Van de Walle: Gent Üniversitesi Rektörü (2007 – günümüz)
-Mr. Christine Mussche: Gent İlk Derece Mahkemesi Hakimi
-Prof. Dr. Caroline Pauwels: Vrije Universiteit Brussel Rektörü (2016 – günümüz)

Turkey Tribunal’in Raportörü Eric Sottas’ın açıkladığı İşkence Raporu’nda birçok önemli bulguya yer verildi. Sottas, şu ifadelerle raporunu tamamladı:

‘MAĞDURLARIN BAŞVURU YAPMAMASININ NEDENİ DE TEKRAR İŞKENCEYE UĞRAMAMAK’

“İşkence hiçbir şekilde ne olursa olsun kabul edilemez. İşkence yapanların en az bir kaç yıl hapis cezasına çarptırılmalıdır. Hükümet yaptırımlarda bulunmazsa hükümetin de işkence konusunda bir yükümlülüğü olacaktır. İşkence sayıları bilinmiyor. Mağdurlarda başvuru yapmadıkları için sayılar net bilinmiyor. Mağdurların başvuru yapmamasının nedeni de tekrar işkenceye uğramamak. Son on yılda 1.732.767 vatandaş, devlet görevlilerinin kendilerine şiddet uygulayarak işlerini yapmalarına engel olduğuna dair dava açmışlardır. Bu rakam işkence ve kasti yaralama saikiyke açılan davalardan 60 kez daha fazladır.”

‘VERİLERE GÖRE SİSTEMATİK İŞKENCE VAR’

“İşkence itiraf almak için kullanılıyor. Cezalandırmama daha fazla işkenceye sebep oluyor. Hakimler ve savcılar zamanında soruşturma yapmadıkları için işkencenin tespiti engellenmektedir. Türkiye’de işkencenin sistematik yapıldığını ve faillerin cezasız kaldığını söyleyebiliriz. Sistematik ve organize bir işkence var mı? Güvenlik güçleri içinde uzman kişiler kullanılıyor. Polis gözaltında işkence yapılıyor. Evet, verilere göre sistematik bir şekilde işkence var.”

‘ÜRKÜTÜCÜ’

“İşkence söz konusu olduğunda, mükerrer suç olarak nitelendirilebilir. Ama Türkiye’de her yıl ortalama 13 failin hapis cezasına çarptırıldığını da tespit ettik. Buna karşılık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından madde ihlalinden Türk devletinin sorumlu tutulduğu ortalama 18 mahkumiyet olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’den daha fazla incelemeye aldığı dava olması oldukça ürkütücü.”

‘TÜRK HÜKÜMETİ İŞKENCEYİ ÖNLEMEK İÇİN BAĞIMSIZ ÖNLEME MEKANİZMASI OLUŞTURMADI’

“Türk hükümeti işkenceyi önlemek için bağımsız bir ulusal önleme mekanizması oluşturmadı. Ayrıca hükümet, uluslararası resmi kurumlardan bunlar hakkında açık ve ayrıntılı tavsiyeler aldı. Geçmişte olmasına rağmen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bunun kabul edilemez olduğunu ve daha fazla işkenceye yol açacağını açıkça belirtti.”

‘KÜRTLER, GÜLEN HAREKETİ VE GENÇLER İŞKENCEYE UĞRUYOR’

“Türkiye’de Kürtler, Gülen Hareketi ve gençler işkenceye uğruyor. Hükümet seviyesinde ilişki var mı? Hükümet yetkilileri yasaya karşı geldiği için bazı yaptırımlara tabi tutulabilir. İşkencenin üstünü kapattığı, yükümlülüklerini yerine getirmediği için hükümet yetkililerine yaptırım uygulanabilir.
15 Temmuz sonrası hükümet yetkililerinin ‘Kendilerini öyle bir deliğe sokacağız ki gün ışığını, insan yüzünü bir daha göremeyecekler’ açıklaması yaptılar.
2017 Ekim’de AKP Milletvekili Mehmet Metiner, ‘Fetö üyelerinin işkence şikayetlerini araştırmayacağız’ demiştir.”

‘24 GÜN BOYUNCA İŞKENCE GÖRDÜM’

Etkinliğin ilk gününde Türkiye’de ‘FETÖ’ ve ‘PKK’ üyeliği gerekçesiyle yargılanıp işkence gören öğretmen Mehmet Alp, kendi “tanıklığını” anlattı. Alp, şunları anlattı: “Şanlıurfa’da ters kelepçeli ve başımda çuvalla bir yere götürüldüm, MİT’e teslim edildim ve darp edildim. Ve 24 gün boyunca işkence gördüm. Tutuklandım ve hapse atıldım, ardından 15 Haziran 2015’te darbe oldu. Ben cezaevindeyken 14 Temmuz’da 2500 savcı ve hakimin tutuklanıp cezaevimize getirileceği söylentileri duymaya başladık, ‘Ama 2500 hakim ve savcı nasıl hapse atılsın’ diye sordum.”


 

‘SÖYLENTİLERİ DUYDUK’

“15 Temmuz’da, ardından 20 Temmuz’da bu söylentileri duyduk. Darbeyi duyduk. Ve o gece hücrelerimizde sadece 11 kişi vardı. 20 kişiye kadar çıktı. Yanlış hatırlamıyorsam hücrelerimizde akademisyenler, bürokratlar ve öğretmenler vardı. Diğer hücrelerde darbeden iki gün sonra CEO’lar veya üst düzey bürokratlar vardı. L tipi cezaevinden T tipi cezaevine alındık ama hiçbir şey almamıza izin verilmedi, kıyafetimiz, kitaplarımız, hiçbir şey.”

‘EŞİNE VE AİLENE DE İŞKENCE EDECEĞİZ VE ÇOCUKLARINIZ EVLATLIK VERİLECEK’

“Bana işkence eden polis ‘mahkemede işkence gördüğünü birine söylersen aynı şeyleri yaşayacaksın’ dedi. Aynı zamanda, benim ailem için de ‘Sadece sana işkence etmeyeceğiz, eşine ve ailene de işkence edeceğiz ve çocuklarınız evlatlık verilecek. Bu yüzden, eğer aileni seviyorsan, mahkemeye işkence gördüğünü söyleme’.”

‘BÜTÜN DUVARLARDA KAN İZLERİ VARDI’

Turkey Tribunal’de yaşadığı işkenceleri anlatan isimlerden biri de öğretmen Erhan Doğan oldu. Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi’nde Filistin askısı dahil birçok işkenceye uğrayan Doğan, kadınların çığlıklarını unutamadığını söyledi.
Doğan’ın anlattığı ve herkesi şoke eden işkencelerin detayları şöyle:

“Salonda duvarın etrafına sıralanmış kelepçelenmiş insanları görünce Guantanamo Bay aklıma geldi ve psikolojik olarak çöktüm. Beni de onları yanına ayakta olacak şekilde koydular. Bütün duvarlarda kan izleri vardı. Bundan dolayı daha da çöktüm.”

‘BAYANLAR ‘NOLUR BİZE TECAVÜZ ETMEYİN’ DİYORLARDI’

“Bana işkence uyguladıkları yerde önümden üç bayan geçti, onların çığlıkları çok ürkütücüydü ‘nolur bize tecavüz etmeyin’ diyorlardı. Onların haykırışları hala kulağımda.”

‘FİLİSTİN ASKISI İŞKENCESİNİ UYGULADILAR’

“İlk akşam ismimi okudular ve binanın içinde farklı bir yere götürdüler. Sivil kıyafetli dört kişi fiziksel şiddet uyguladı. Başımı duvara vurdular ve sürekli bir yazıyı imzalatmaya çalıştılar. Ben yıllardır bu Hareketin içinde olan birisi olarak, terör ve şiddetle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir Hareket için bu tür iddiaları imzalayamazdım. Filistin askısı işkencesini uyguladılar. Ondan çözdüklerinde bütün kemiklerimin kırıldığını düşündüm. Avrupa’dan kontrole gelecekler ve size bir şeyler soracaklar, bizim dediklerimizden farklı şeyler söylerseniz ailenizle iki ayda bir yüz yüze ve 10 dakikalık telefonla görüşmenizi yasaklar hücreye atarız dediler.”

‘BİZ AKŞAM EVE GİDİP YATARKEN TÜRKİYE’DE HALA İŞKENCE YAPILIYOR’

“Eşinize tecavüz konusundaki özel tehdidin etkisini anlatabilir misiniz?” sorusuna cevaben: “Bu benim için bütün dünyamın yıkılmasına sebep oldu. Kadınların çığlıklarını duyunca bunu pek ala eşime de yapabilirlerdi. 40 yaşındayım. Bundan sonra işkenceyi yapanlar ve emirlerini verenlerle mücadele edeceğim. Biz akşam eve gittiğimizde başını koyup yatarken Türkiye’de hala işkence yapılıyor. Türkiye yetkililerinin yüzüne de haykırırdım. Alevilere, Kürtlere de işkenceler yapıldı. Umarım işkenceyi yapanlar ve emrini verenler hak ettikleri cezayı alırlar.”

EREN KESKİN: 30 YILDIR İNSAN HAKLARI AVUKATI OLARAK ÇALIŞIYORUM, İLK KEZ TERÖRİST OLARAK HÜKÜM GİYDİM

İnsan hakları kuruluşu Turkey Tribunal’in İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen programında Türkiye’deki işkence ve diğer insan hakları ihlalleri Avrupa’nın saygın hukukçuları tarafından yargılanmaya başlandı. İşkenceye uğrayan kişilerin tanık olarak dinlendiği ‘Halk Mahkemesi’nin sonucunda oluşturulan raporlar Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sunulacak.

Turkey Tribunal’in ilk gün oturumuna katılan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, her an cezaevine girebileceğini söyledi. Keskin, “Sadece düşüncelerimiz gerekçesiyle silahlı terör örgütü üyesi kabul ediliyoruz” dedi.

‘SAVUNMA TARAFI OLARAK YARGININ DIŞINDA TUTULUYORUZ’

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri yargının bağımsız olmadığını kaydeden Keskin, “Ancak AKP-MHP ittifak döneminde biz avukatlar, hakimlerin ve savcıların odalarına bile giremiyoruz. Biz savunma tarafı olarak yargının dışında tutuluyoruz” ifadesini kullandı.

‘İNSANLAR HUKUK DIŞI YOLLARLA SUÇLANIYOR VE CEZAEVİNE KONUYORLAR’

Polis silahı dışında silah görmediğini ancak “silahlı terör örgütü üyeliğinden” yargılandığını kaydeden Eren Keskin, “Özgür Gündem’de yayın yönetmeni olduğum ve destek verdiğim için hakkımda silahlı örgüt üyesi olarak yargılanıyorum. Elime silah almış değilim, polisin silahının dışında silah görmedim ama silahlı terör örgütü üyesi olarak yargılanıyorum. İnsanlar hukuk dışı yollarla suçlanıyor ve cezaevine konuyorlar. HDP’den de Gülen cemaatinden de tanıdıklarım var. Hepsi için aynı durum geçerli” şeklinde konuştu.

‘İLK KEZ TERÖRİST OLARAK HÜKÜM GİYDİM’

Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani sadece düşüncelerimiz nedeniyle silahlı bir grubun, terör örgütünün üyesi olarak kabul ediliyoruz. Bu sadece saçma. Son 30 yıldır insan hakları avukatı olarak çalışıyorum ve ilk kez terörist olarak hüküm giydim. Elimde silah bile tutmadım, her zaman barışçıl çözümlerden yana oldum. Ama bugün silahlı bir grubun üyesi olarak etiketlendim.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram