Erdoğan, Canikli’yi kendi kozuyla vurdu

Erdoğan, TMSF Başkanlığı’na kendisine çok yakın Şekerbank kökenli Fatin Rüştü Karakaş’ı getirerek panikli halleriyle kendisini garantiye almaya çalışan Canikli’yi boşluğa düşürdü. Böylece el konulan şirketlerde bütün yolsuzlukların sorumlusu olarak Canikli ile köylüsü Gülal’ı ilan etmiş oldu. Gülal'ın AKP'li olmasının ya da Canikli'nin parti içinde önemli mevkilerde bulunmasının Erdoğan'ın nazarında zerre kadar kıymeti yok.

TURHAN BOZKURT 08 Temmuz 2021 YAZARLAR

15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün akabinde kanun hükmünde kararname (KHK) ile Tasarruf Mevduatı Fonu’na (TMSF) devredilen 807 şirketin mülkiyeti hâlâ esas sahiplerinde. Hem TMSF hem de söz konusu şirketlerin yönetimine tayin edilen kayyımlar hukuken sadece birer emanetçidir.

Kesinleşmiş mahkeme hükmü ilan edilene kadar şirketlerin faaliyetine devam etmesine dönük kararları almanın ötesinde Genel Kurul onayını gerektirecek tek bir icraata imza atamazlar.

Amma velakin 7 Temmuz 2021 tarihi itibarıyla 4 yıllık görev süresi dolan, ancak ikinci defa TMSF Başkanlığı’na atanmayan Muhiddin Gülal’ın döneminde tam bir yağma ve talana imza atıldı.

Kayyımların idare ettiği sanayi devi Boydak Holding’de Ertunç Laçinel ile Muhiddin Gülal’ın nasıl el ele verip Boydak’ı 20 milyon euro (206 milyon TL) zarara uğrattıklarını sağır sultan duydu.

Üstelik bu bilgiler bir dönem Boydak’a kayyım yönetim kurulu başkanı olarak tayin edilen Abdullah Güzeldülger gibi bizzat içeriden bir isim tarafından ifşa edildi. Yüz kızartıcı ithamlara mukabil Gülal tek kelime edemedi.

NURETTİN CANİKLİ HUKUKSUZLUKLARI İTİRAF ETTİ

Güzeldülger, Karar TV’ye verdiği son mülakatta Gülal’ın Boydak’taki yolsuzluk skandalını örtbas ettiğini ve dosyayı savcılığa vermediğini söylemişti. “Kapalı kapılar ardından pazarlıklar, komisyonlar belirlenmiş.” diyen Güzeldülger’in ifşaatı karşısında dönemin TMSF’den sorumlu ekonomi bakanı Nurettin Canikli’nin 104 tweet atması skandalın daha büyük olduğunun itirafı gibiydi.

Canikli’nin o tweetlerde Boydak’ın satışına “Boydaklar uluslararası mahkemelerde açtıkları davaları kazanır ve Hazine bu yükün altından kalkamaz.” diyerek karşı çıktığını belirtmesi 807 şirkete el konulmasının hukuki mesnetten mahrum olduğunun itirafıydı.

Kendisini muhtemel tazminat ve ceza davalarından kurtarma telaşına düşen Canikli’nin bu tavrının Saray’ı ne kadar rahatsız ettiğini anlamak için Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son TMSF kararına bakmak kâfi.

2017 yılının başında Boydak Holding’e kayyım olarak tayin edilen, 7 Temmuz 2017’de TMSF başkanlığına getirilen Gülal, Giresun Alucra doğumlu Nurettin Canikli’nin köylüsüdür. Erdoğan, Gülal’ın 4 yıl daha TMSF Başkanlığı koltuğunda tutmak yerine hemşehrisi Fatin Rüştü Karakaş’ı tercih ederek kayyımların son 5 yılda işledikleri her nevi suçu Canikli ile Gülal’ın sırtına yükledi.

Artık TMSF’de kendisinin belirlediği oyun kuralının dışında yaprak kımıldamayacak. Karakaş, Boydak Holding’in kayyımlarını değiştirmekle mesaiye başlayabilir.

Muhiddin Gülal’ın (solda) yerine Fatin Rüştü Karakaş, TMSF Başkanı olarak tayin edildi.

TMSF KEDİYE CİĞER EMANET ETTİ

TMSF’de Canikli ve Gülal dönemi biterken, “karapara aklamak” suçundan Avusturya’da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz ile Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) eski lideri Deniz Baykal’ın damadı Halil Ataman’ın Boydak’tan sahte bir senetle 27,7 milyon dolar almaya kalktığı Kronos’ta 2 Temmuz’da ayrıntılı bir şekilde yayımlanmıştı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) talebiyle Avusturya’da tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz, Kayserili Boydak ailesini ait Boydak Holding’i de 2014 yılında dolandırmaya çalışmıştı.

Mehmet Fatih Avcı

Senet skandalında bir isim daha dikkati çekiyordu. Düzmece senetten hareketle Boydak hakkında icra takibini başlatan Sezgin Baran Korkmaz’ın avukat ordusunda yer alan Mehmet Fatih Avcı, TMSF tarafından Boydak Holding’e hukuk başmüşaviri olarak tayin edilmişti.

TMSF daha sonra Mehmet Fatih Avcı’yı kovsa da şirketin künyesinde ismi hukuk koordinatörü olarak yer almıştı.

Başka bir ifadeyle Boydak ailesinin 27,7 milyon lirasına çökmeye çalışan şebekenin avukatlığını yapan Avcı, Boydakların mallarının keyfi kararlarla gasp edilmesi ve Hacı Boydak, Memduh Boydak ve Şükrü Boydak’ın hapse atılmasından sonra Boydak Holding’den bol sıfırlı maaş almaya başladı.

Boydak’ın aleyhine dava açtığı isimler arasında olduğunu ve davanın henüz sonuçlanmadığını bile bile TMSF, Avcı’yı kanunları çiğneyerek istihdam etti. Kediye ciğer emanet etmek sözü bile hafif kalır.


 

BOYDAKLAR DAVA AÇTI, TMSF SÜMENALTI ETTİ

AKP’ye yakın çizgide yayın yapan Sabah’ta yayımlanan “Boydaklar senet skandalına rağmen karşı dava açmadı” iddiası kuyruklu yalan. Boydak ailesinin İstanbul Küçükçekmece 1’inci İcra Mahkemesi’nde imzaya ve borca itiraz mahiyetinde açtığı davaya istinaden icra takibi geçici olarak durdurulmuştu.

Asliye Ticaret Mahkemesi’nde de menfi tespit davası da var. Hatta Baykal’ın damadı Halil Ataman, 16.04.2015 tarihinde bizzat mahkemeye verdiği ifadede imzayı kabul etmiş ve sözlü ikrarının akabinde Boydak Enerji hakkında verilen tedbir kararı kaldırılmıştı.

21.04.2015 tarihinde ise İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nde menfi tespit davası açılmıştı. Bakırköy 2’nci Ticaret Mahkeme’sinden teminat mektubu sunularak tedbir kararı alınmıştı.

TMSF bırakın dava açmayı, Boydakların açtığı davaların sonuçlanmaması ve Sezgin Baran Korkmaz ve diğer çete üyelerinin ceza almaması için elinden geleni yaptı. Davalı Mehmet Fatih Avcı’nın holdinge hukuk başmüşaviri olarak tayin edecek kadar gemi azıya aldılar.

ERDOĞAN, CANİKLİ’Yİ KENDİ SİLAHI İLE VURDU

Erdoğan bütün bu yüklerden kurtulmak için Sedat Peker ve Abdullah Güzeldülger ile başlayan, Nurettin Canikli’nin son ifşaatı ile ortalığa saçılan kirli çamaşırlardan kurtulmak için kritik bir hamle yaptı. Erdoğan, TMSF Başkanlığı’na kendisine çok yakın Şekerbank kökenli Fatin Rüştü Karakaş’ı getirerek panikli halleriyle kendisini garantiye almaya çalışan Canikli’yi boşluğa düşürdü.

Böylece el konulan şirketlerde senet dolandırıcılığından ballı maaşlara varıncaya kadar bütün yolsuzlukların sorumlusu olarak Canikli ile köylüsü Gülal’ı ilan etmiş oldu. Gülal’ın AKP’li olmasının ya da Canikli’nin parti içinde önemli mevkilerde bulunmasının Erdoğan’ın nazarında zerre kadar kıymeti yok.

Zira şahsi ikbali uğruna bugüne dek Bülent Arınç’tan Ahmet Davutoğlu’na varıncaya kadar yüzlerce arkadaşını bozuk para gibi harcadı. Erdoğan kullanıp attıkları koleksiyonuna iki ismi daha ilave edecek o kadar.

TMSF’de Canikli-Gülal devri sona erdiğine göre; Canikli’nin farklı isimler altında faaliyet gösteren yeminli mali müşavirlik (YMM) şirketleri ile emanetçi YMM’ler dosyası da üç vakte kalmaz ortalığa saçılacaktır.

Canikli’nin YMM Rafet Kalkan ile olan irtibatları ve Gülen cemaatine yakın şirketlerin defter tasdikleri üzerinden tahsil ettiği milyonlarca lira da muhtemelen Erdoğan cenahında koz olarak kullanılacaktır.

Hazır Pandora’nın Kutusu açıldığına göre… Üç hafta önce sosyal medya hesaplarını imha ederek, kayıplara karışan AKP’li Mehmet Metiner’in Kayseri sevdasına da bir fasıl açılabilir.

Metiner’in damadı ile Necmettin Nursaçan’ın oğlunun “Hakkında terör soruşturması var, 200 bin dolar vermezsen şirketlerine el konulacak.” diyerek Kayseri’de işadamlarını nasıl haraca bağladıkları suç ortakları tarafından ifşa edilirse şaşırmam.

Değişmez kaidedir: Batan gemiyi evvela fareler terk eder…