Dünya Basın Özgürlüğü Günü: Ödüllük gazeteciler yargılanıyor

Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün "Dünya Basın Özgürlüğü 2020 Endeksi"ne göre Türkiye 180 ülke arasında 154'üncü sırada. Gazetecilerin mesleklerini yapması ve halkın özgürce haber alması her geçen gün daha da zorlaşıyor.

KRONOS 03 Mayıs 2021 GÜNDEM

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, sansür, öldürülen gazetecileri anmak ve basının demokrasideki rolünü hatırlatmak amacıyla 1993 yılında 3 Mayıs tarihini Dünya Basın Özgürlüğü Günü olarak ilan etti. Türkiye günü bu yılda da gazeteci ve meslek örgütlerine yönelik baskı, sansür, erişim engelleri ve kapatmalar ile karşılanıyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün “Dünya Basın Özgürlüğü 2020 Endeksi”ne göre Türkiye 180 ülke arasında 154’üncü sırada. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) “2020 Yılı Gazetecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu”na göre Türkiye’de halen en az 90 gazeteci tutuklu bulunuyor. Aynı rapora göre geçtiğimiz yıl ülkede erişim engeli getirilen haber sayısı ise bin 960.

Tüm bu baskılardan en çok nasibini alan gazeteciler, “en büyük gazeteci hapishanesi” olarak bilinen Türkiye’deki basın özgürlüğü ve durumunu Mezopotamya Ajansı’ndan Ergin Çağlar ve Mehmet Erol‘a değerlendirdi.

YAYIN YAPAN 700 TELEVİZYON İKTİDARA HİZMET EDİYOR

Ülkede hiçbir dönemde basının özgür olmadığını belirten DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, gazetecilerin sürekli baskı, yıldırma ve zor kullanma uygulamalarıyla karşı karşıya olduğunu kaydetti. Basına yönelik yasaklamaların gelenek haline geldiğini vurgulayan Altan, iktidarın politikalarını deşifre eden, görünmeyeni ve duyulmayanı ortaya çıkaran gazetecilerin sık sık baskıyla karşılaştıklarını ve hedef alındıklarını ifade etti. 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişimi sonrası basına yönelik baskıların arttığına dikkati çeken Altan, “Gazetecilerin çalıştığı kurumlar ve medya kuruluşları kapatıldı. ‘Tek ses ve tek renk bir medya’ oluşturulmaya çalışıldı. Son 5 yıl içerisinde bu durum ilmek ilmek örülmeye çalışıldı. İktidarı merkeze alan, iktidarın söylediklerini doğru kabul eden ve toplumdan gerçekleri gizleyen bir medya imparatorluğu oluşturulmaya çalışıldı. Bu gün yayın yapan 700 televizyonun neredeyse tamamı iktidara hizmet ediyor. Buna karşı çıkan tek gelenek özgür basın geleneğinden gelen kuruluşlardır” dedi.

GAZETECİLER CEZALANDIRILIYOR

Gazeteci ve meslek örgütlerinin yargı eliyle cezalandırıldıklarını ve korkutulmaya çalışıldıklarını kaydeden Altan, “Bu şekilde gazeteciler alandan koparılmaya çalışılıyor. Gazeteciler haber için gittikleri bölgede çok kolay bir şekilde engellenebiliyor. Bu durumun en iyi örneği Van’da yaptıkları haberden dolayı gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan gazeteci arkadaşlarımızdı. Van’daki arkadaşlarımız helikopterden atılan yurttaşların durumunu kamuoyuna duyurduklarından kaynaklı ilk önce tehdit edildi. Daha sonra da cezalandırılmaları için tutuklandılar. 6 ay cezaevinde kaldılar. Bu olay Türkiye’deki basın özgürlüğünü gözler önüne serdi” diye belirtti.

EMNİYET GENELGESİ

Polislerin görünü ve fotoğraflarıın çekilmesinin Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından “özel hayatın ihlali” gerekçesiyle yasaklanmasına ilişkin ise Altan, şunları söyledi: “İktidar sahada hiç kimsenin haber yapmasını istemiyor, bunu bu genelgeyle gördük. Polisler, basın açıklamalarında kalkanlarıyla görüntü almak isteyen Gazeteciler ile açıklamayı yapanlar arasında duvar örüyor. Herkesin hafızasında bu görüntüler halen tazedir. Ama gazeteciler buna rağmen görüntü alabiliyorlardı. Şimdi bu genelgeyle bunun da önüne geçmek istiyorlar. Şimdi hem gazeteciler hem de yurttaşlar çekim yapamayacak. İşte bu yaşananlar Türkiye’nin basın özgürlüğüdür.”

CANÖZER: ÖDÜLLÜK GAZETECİLER YARGILANIYOR

Hakkında birçok soruşturma açılan ve daha önce bir süre tutuklu kalan Jinnews muhabiri Beritan Canözer, gazetecilerin darp edildiği ve gözaltına alındığı bir dönemde basın özgürlüğünden söz edilemeyeceğine vurgu yaptı. Ülkedeki basın özgürlüğünün AKP iktidarı döneminde daha kötü bir hal aldığına dikkati çeken Canözer, gazetecilerin sarı basın kartı üzerinden değerlendirmeye tabi tutulduğuna değindi.

Özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin hedef alındığını söyleyen Canözer, şunları söyledi: “Haber kaynağıma sorduğum sorulardan dolayı dahi davalar açıldı.

GAZETECİYE POTANSİYEL SUÇLU YAKLAŞIMI

Evrensel gazetesi muhabiri Fırat Topal ise, ülkedeki baskılar, gözaltılar ve tutuklamalar nedeniyle gazeteciliğin yapılamayacak bir noktaya geldiğini vurguladı. Haber takibi sırasında yaşadıkları engellemeleri anlatan Topal, “Polislerin kalkanlarıyla basın açıklamasında gazetecileri engellemesi geldiğimiz noktayı gösteriyor. Engelleme tamamen gazetecilik faaliyetini durdurmak için yapılıyor. Gazeteciliğin artık tanımı değişti. Çünkü bu ülkede gazeteciysen potansiyel suçlu olarak görülüyorsun.” dedi.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com