HDP, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’na geri dönülmesini istedi: Peki mutabakatın maddeleri nelerdi?

HDP, 28 Şubat tarihli Dolmabahçe Mutabakatı'nın yıldönümünde yaptığı açıklama ile mutabakat şartlarına geri dönülmesini istedi. Peki, 2015 yılında AKP hükümeti ile HDP arasında varılan "Dolmabahçe Mutabakatı" nedir, maddeleri nelerdi?

KRONOS 28 Şubat 2022 GÜNDEM

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu, 28 Şubat 2015 tarihinde tarihe ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ olarak geçen anlaşmaya geri dönülmesi çağrısında bulundu. HDP’den yapılan açıklamada Kürt sorununun çözü için mutabakata geri dönülmesi gerektiği vurgulanarak, “Dolmabahçe Mutabakatı, Cumhuriyet tarihinde toplumsal barış ve demokratik müzakere kapılarını aralayan en önemli belgeydi” denildi.

Peki, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ nedir, neler olmuştu?

PKK’yle yıllardır devam eden silahlı çatışmaların sona ermesi ve silah bırakılması için AKP hükümeti tarafından başlatılan Çözüm Süreci sırasında, 7 Haziran seçimlerinden yaklaşık 3 ay önce, 28 Şubat 2015 tarihinde, AKP’li ve HDP’li isimlerin katılımıyla 10 maddelik ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ açıklandı.

Toplantıya o dönem AKP Grup Başkanvekili olan Mahir Ünal, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan katılırken, HDP’den Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve İdris Baluken hazır bulundu. Kamuoyuna toplantının yapıldığı salondan bir fotoğraf verildi.

Mutabakata göre Abdullah Öcalan 10 gün içinde açıklama yapacaktı. Açıklamada Öcalan, PKK’yi olağanüstü kongreye çağırarak silah bırakma yönünde karar almasını isteyecekti.

10 MADDELİK ‘MUTABAKAT METNİ’

Sırrı Süreyya Önder tarafından açıklanan mutabakat metni ise şöyleydi:

-Demokratik siyaset tanımı ve içeriği,
– Demokratik çözümün ulusal ve yerel boyutlarının tanımlanması,
– Özgür vatandaşlığın, yasal ve demokratik güvenceleri,
– Demokratik siyasetin devlet ve toplumla ilişkisi ve bunun kurumsallaşmasına dönük başlıklar,
– Çözüm sürecinin sosyo-ekonomik boyutları,
– Çözüm sürecinde demokrasi güvenlik ilişkisinin kamu düzenini ve özgürlükleri koruyacak şekilde ele alınması,
-Kadın, kültür ve ekolojik sorunların yasal çözümleri ve güvenceleri,
– Kimlik kavramı, tanımı ve tanınmasına dönük çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi,
– Demokratik cumhuriyet, ortak vatan ve milletin demokratik ölçütlerle tanımlanması, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması,
– Bütün bu demokratik hamle ve dönüşümleri içselleştirmeyi hedefleyen yeni bir anayasa.

ERDOĞAN İLK AÇIKLAMASINDA “HASRETLE BEKLEDİĞİMİZ BİR ÇAĞRI” DEDİ

Mutabakatın açıklanmasını izleyen saatlerde dönemin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklenti idi. Bu demokratik açılım süreci ile başlayan bir çağrıdır. Milli birlik ve kardeşlik projesi ile başlayan, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır” açıklamasında bulundu.

Erdoğan, daha sonra yaptığı bir açıklamada ise toplantıyı onaylamadığını belirterek, “Ben oradaki toplantıyı doğru bulmuyorum. Çünkü bu toplantıda hükümetin başbakan yardımcısıyla şu anda parlamento içinde olan bir grubun yan yana fotoğraf vermesini doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.


 

MUTABAKAT MASASI NEDEN DAĞILDI? ERDOĞAN’IN BİLGİSİ VAR MIYDI?

Mutabakatın Erdoğan’ın yönlendirmesiyle yapıldığı, hatta oturma planını bir A4 kağıdına çizerek Efkan Ala’ya verdiği bile iddia edilmişti. HDP’nin o dönemki Eş Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş’ın verdiği bu bilginin yanı sıra Erdoğan’ın mutabakata büyük siyasi anlam yüklediği de iddia ediliyordu. Demirtaş konuyla ilgili olarak “Dolmabahçe’de açıklama şekli bile, hangi koltuklarda kimin oturacağı bilgisi Cumhurbaşkanı’na verildi. Şimdi çıkmış alay eder gibi ‘Şunu kabul etmem, bunu kabul etmem. Efendim bunu doğru bulmuyorum’ demesi bizden önce kendi arkadaşlarına sırt çevirmesidir” demişti.

‘Dolmabahçe Mutabakatı’, ‘masayı hangi taraf devirdi?’ sorusunu ortada bırakarak unutulmaya terk edildi. Mutabakat metnindeki maddeler hayata geçirilmedi, yeni bir anayasa yapılmadı, tersine daha sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kurularak, anayasal pek çok hak ve özgürlük yok edildi. Silahlı çatışmaların yeniden başladığı bu dönemin ardından binlerce insan yaşamını yitirdi.

ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ, ÇATIŞMALAR BAŞLADI

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 23 Temmuz 2020 tarihinde açıkladığı ‘Barış ve Çözüm Süreci Sonrası Silahlı Çatışmaların Başlamasının Beşinci Yılı Değerlendirmesi’ raporuna göre, 2013 yılında başlayıp 2015 yılında sona eren Barış ve Çözüm Süreci’nde çatışmalar durmuş, 30 yıllık savaşta en az ölümlü dönem geçirilmişti. İHD’ye göre Çözüm Süreci’nin son erdiği 2015’ten Temmuz 2020’ye kadar süren çatışmalı ortamda 5 bin 365 kişi yaşamını yitirirken, 7 bin 986 kişi de yaralandı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram