DİSİAD Başkanı Baysal: Stopaj ve SGK primlerini Hazine karşılasın

EYLEM YILMAZ 22 Mart 2020 GÜNDEM

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Krononavirüs (COVID-19) salgını zirvesinden sonra “Ekonomik İstikrar Kalkanı” adıyla açıkladığı paket kapsamında en düşük emekli aylığı 1500 TL’ye çıkarıldı, mayıs ayında beklenen ikramiye ödemesi ise Nisan’a çekildi. Bunun yanı sıra 21 maddeden oluşan pakette, parakende, AVM, demir-çelik, otomotiv, lojistik-ulaşım, sinema-tiyatro, konaklama, yiyecek-içecek, tekstil-konfeksiyon ve etkinlik-organizasyon sektörleri için nisan, mayıs, haziran aylarında Sosyal Güvenlik Kurumu primleri ile KDV ve muhtasar ödemeleri altı ay ertelendi.

Nakit dengesi bozulan firmaların bankalara olan kredi borçlarının anapara ve faiz ödemelerinin üç ay ötelendi. Cumhurbaşkanı; “Açıkladığımız paketteki imkânlardan istifade edecek firmalar için ön şartımız, istihdam kaybına yol açmamalarıdır” diye konuştu.

Peki, işveren için bu paket yeterli oldu mu? 

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) çatısı altındaki Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş insanları Dernekleri Federasyonu’nda (DOGÜNSİFED) görevler alan ve aynı zamanda Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal’la konuştuk.  

Açıklanan pakette işverenin düşünülmediğini vurgulayan Baysal, bir an önce önlem alınmazsa bir kaosa neden olacağı endişesinde: “Uzunca bir süredir piyasaların gerçekten bir resesyon içerisinde olduğu gerçekliği var. Bu virüsten dolayı yaşanan ortam gerçekten işletmeleri bir çıkmazın içine sokacaktır. Bu da yüksek oranda işçi çıkarmaları ve akabinde daha büyük sosyal sıkıntıları ortaya çıkarabilir. Bu işin içinden çıkmak konusunda doğru bir yönetim tarzıyla, daha fazla mesai harcanması gerekiyor.” 

DİSİAD olarak yaptıkları açıklamada da ekonomide uzun süredir yaşanan durağanlığın yarattığı sorunlar hatırlatılarak Meclis’te bulunan ödemelerin yeniden yapılandırılmasını içeren düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesi ve işletmelerin finansa erişimi için mevzuatın asgari olarak belirlenerek kullanıma hazır olmasının sağlanması gerektiği belirtildi. Ayrıca salgının ardından birçok ülkenin piyasalarını fonlaması koşullarının Türkiye’de de gerçekleştirilmesi talep edildi. 

Burç Baysal, salgının yarattığı risk sanılandan çok daha yüksek seviyedeyse bunun net olarak açıklanması ve OHAL seçeneğinin yürürlüğe konulması gerektiği görüşünde. 

Söz Burç Baysal’da… 

Krizden siz nasıl etkileniyorsunuz? 

İhracat yapan firmalarımızın birçoğu Ocak ayında etkilenmeye başladı. Bu virüsün ortaya çıkmasının ardından günbegün, küçük küçük endekslerin düştüğü bir noktaya geldik. Dövizin hareketliliği marjların zaten daraldığı bir ortamda daha da içinden çıkılmaz bir ortam oluşturdu. Bu açıdan virüsle ilgili bir tedbir alınacaksa başlangıcını baz almanın daha uzun vadeli ve  sürdürülebilir olacağı düşüncesindeyim. 

SGK ve vergi yükümlülüklerinin hazine tarafından karşılanmasının ücret ödemelerinde rahatlama sağlayacağını ve faizsiz ayakta kalma desteği gerektiğini belirtiyorsunuz. Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı 100 milyar TL’lik paketi yeterli buluyor musunuz?

Bu derman olacak bir paket değil. Rakamı baz alarak söylemiyorum. 100 milyar TL gibi bir rakam Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu koşullara ne kadar merhem olur bilemiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanı ödemelerde bir erteleme yaptı. Bu ertelemeler daha sonrası için bir ödeme yükümlüğü de getiriyor. İşverenler ne kadar iyi ortam yakalayabilecek ki daha sonrasında bunu ödeyebilsinler? İşverenler önümüzdeki sürede yüksek bir risk içerisinde olacaklar. Bu açıdan biraz daha gerçekçi ve doğru politikalar izlenmesi lazım. 

Vergi ve faiz indirimi yeterli olmadı mı? 

Eğer istihdamın sürdürülmesini istiyorlarsa özellikle stopaj ve SGK primlerinin hazine tarafından karşılanması daha gerçekçi olur. Hatırlarsanız birkaç gün önce İçişleri Bakanlığı genelgesiyle özellikle hizmet sektörü açısından geçici süreyle kapatıldı. Bu üç aç içerisinde kaybettiklerini bundan sonraki üç ay içinde kazanıp geri ödeme yapacakları güçleri olduğuna inanmıyorum. Bunu özellikle Diyarbakır ve bölgedeki iller açısından söylüyorum çünkü burada hizmet sektörü daha yaygındır.  

Diğer yönden üretim ve ihracat yapan kurumlara destek verilecek ama bunu daha somut ve reel yürütmek gerekiyor. Uzunca bir dönemdir piyasalardaki durağanlığın getirdiği sonuç olarak işverenler vergi ve SGK yükümlülüklerini yerine getiremiyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı, açıklamasında KGF marifetiyle bir destek vermek gibi bir beyanda bulundu. KGF, SGK ve vergi borçlularına böyle bir olanak sağlamıyor. Bu anlamda bunun reel bir ortamı yok. Ocak ayından beri Meclis’te bekleyen yeniden yapılandırma veyahut da vergi barışı adı altındaki projenin eş güdümlü olarak yürürlüğe girmesiyle böyle bir ortam yaratılabilir. Aksi takdirde bunun nereye gideceği, kimler tarafından kullanılacağı biraz meçhul. 

Peki, bugün görece düşüş gösteren dövizdeki artışın size doğrudan etkileri nelerdir? Bir de bölge uzun süredir yatırımlar açısından kırılgan ve sorunlar yaşıyordu, bundan sonra nasıl etkilenir?

Ham maddenin yüksek oranda dövize endeksli olduğu bir ortamda herkesin çok yüksek bir boyutta etkilendiği bir sürecin içindeyiz. Özellikle marjların düşüşü, kâr edebilmenin imkânının kalmadığı bir ortamda böylesi bir döviz hareketliliği parayı günbegün bir şekilde eritiyor. Bölgede var olan üretimin zaten büyük çoğunluğu bölge ülkelerine ihracat yapılma koşuluyla kurulmuş olan tesislerdir. Bu tesisler uzunca zamandır ihracat yapamadıkları gibi işletmeleri devam ettiren firmalarımız yüksek bir stokla karşı karşıya olduğu bir ortamdayız. Bunlarla ilgili stok finansmanı konusunda destek verileceği gibi beyanlar kıymetli ama bunun tedbirlerinin nasıl hayata geçirileceği de bizler açısından çok daha önemli. Finansal erişim konusunda maalesef ki diğer bölgelere nazaran daha dezavantajlı pozisyondayız. 

Kriz nedeniyle sürekli evde kalma çağrıları yapılıyor. İş dünyası işçilerin ücretli olarak evlerinde kalmalarını sağlayabilir mi? 

Hayır. Gerçekçi olmak durumundayızŞu an iş dünyasının böyle bir haznesi yok. Elbette ki yaşam en kıymetli şey ve insanların yaşamlarının zarar görmemesi açısından bu çağrılara resmi olmasa bile şu an piyasaların uyduğu bir ortamdayız. Diyarbakır’da son birkaç gündür sokaklar bomboş. Dış dünyadaki örneklerinden yola çıkarak başka yöntemler kullanılmalıydı. Bu yöntemler sayesinde tavana yayılan bir destek paketiyle işveren bundan daha farklı sebeplenebilirdi. Ama hâlihazırda evde kalın deniyor, evde kalma noktasında da var olan işletmeler işlerini yürütmede çok büyük zorluklar çekiyor. Bu başka bir kaosa yol açabilir. Eğer ülkenin geneliyle ilgili gerçekten böyle bir risk görülüyorsa bu resmi anlamda diğer ülkelerde olduğu gibi başka bir yöntemle deklarasyon yayınlanmalıdır. Ve süresini daha da kısaltarak çözüm üretilmelidir ki ekonomi bir yere gidebilsin. 

Başka bir yöntemden kastınız nedir biraz açabilir misiniz? 

Avrupa ülkelerinin birçoğunda OHAL ilan edildi ve işletmeler durdu. Bu anlamda destekler alındı. Küçük küçük destekler bile çok kıymetli. Vatandaşın hayatını idame ettireceği sübvansiyonlardan tutunda birçok başlık masaya yatırılmalıydı. Zannediyorum ki şu an ülke böyle bir kaynağı edinemediği için böyle bir yol izliyor ama kaynaklar bugünler için lazım. Burada doğru bir yol ve yöntem belirlenmesi hepimizin geleceği açısından çok kıymetli. 

Bir de cümleniz içinde “başka bir kaosa neden olabilir” demiştiniz. Bunu da detaylandırabilir misiniz ne olabilir? 

Bu iş uzadığı sürece zaten uzunca bir süredir piyasaların gerçekten bir resesyon içerisinde olduğu gerçekliği var. Bu anlamda bu virüs dolayısıyla yaşanan ortam gerçekten işletmeleri bir çıkmazın içine sokacaktır. Bu da yüksek oranda işçi çıkarmalar ve akabinde daha büyük sosyal sıkıntılar ortaya çıkarabilir. Doğru bir yönetim tarzıyla bu işin içinden çıkmak konusunda daha fazla mesai harcanması gerekiyor.  

Cumhurbaşkanı’nın açıkladığı paketle ilgili işverenin düşünüldüğü, yoksulun, işsizin düşünülmediğini yorumlarını sıklıkla gördük. Fakat şimdi siz işveren de düşünülmedi diyerek aksini söylüyorsunuz. 

Kesinlikle işveren düşünülmedi. Kaynağın ne kadarı nereye kullanılacak bunu ortaya doğru koymak gerekiyor. Kredi garanti fonu marifetiyle vereceğim denilirse bunun başka koşulları var. Yüksek çoğunluk bu koşulları yerine getiremeyecektir. 


Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com