Demokrasi Araplardan nasıl çalındı?

Günümüzde Ortadoğu için demokrasi uzak bir hayal gibi sunulurken, yeni bir kitap Birinci Dünya Savaşı öncesinde bölgede yeşeren demokrasi umudunun İngiltere ve Fransa tarafından nasıl yok edildiğini anlatıyor. Kitap, saygın tarihçi Elizabeth F. Thompson'ın imzasını taşıyor.

RÜYA KARLIOVA 10 Aralık 2020 KÜLTÜR

Bugün Ortadoğu’da olup bitenleri, Suriye’yi, Lübnan’ı, İsrail’i, Filistin’i, Ürdün’ü, Irak’ı ve Arap Yarımadası’nı anlamak için yirminci yüzyılın ilk yıllarında yaşanan olayları incelemek gerekiyor. Bu dönem hakkında pek çok araştırma yapılmış, kitaplar yayımlanmış olsa da hâlâ incelenmemiş ve bölgeye dair gerçekleri farklı perspektiflerden görmemizi sağlayacak belgeler var.

Saygın Ortadoğu uzmanlarından Elizabeth F. Thompson, How the West Stole Democracy From the Arabs (Batı Demokrasiyi Araplardan Nasıl Çaldı?) adlı kitabında 1920 Suriye Arap Kongresi’ne odaklanarak kongredeki tarihi liberal-İslamcı ortaklığının nasıl yok edildiğini daha önce incelenmemiş belgelere dayanarak anlatıyor.

Bilindiği gibi, on dokuzuncu yüzyılın son on yılından başlayarak bütün dünyada milliyetçilik dalgası yayılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’nda sarsılınca, Arap milliyetçileri de isyanlar çıkarmaya başladı. İngiltere Arapların bağımsız bir devlet için savaşını destekledi ve Arap ordusunun başındaki Prens Faysal’a eşlik etmesi için bir ajan/subay gönderdi. Bu subayın adı T. E. Lawrence’tı.

1918’in ekim ayında Faysal, Lawrence ve Arap ordusu Şam’a girdi, Suriye ve çevresinde anayasal bir hükümet için planlarını duyurdular. ABD başkanı Woodrow Wilson’ın her milletin kendi kaderine karar vermesi konusundaki savunuculuğu Paris Barış Konferansı’nda etkili olsa da, İtilaf Devletleri sömürgeci çıkarlarını korumak ve genişletmekte ısrar ediyorlardı. Bu da mandacılık fikrini dayatmak demekti. Faysal, Başkan Wilson’ı arkadaşı ve danışmanı Charles Crane’i bölgeye gönderip halkın ne istediği konusunda bir rapor yazdırması için ikna etti. Rapor halkın bağımsız bir Arap devletinin başına gelmesi için Faysal’a desteğini ortaya koyuyordu, ne var ki felç geçiren Wilson raporu okuyamadı. Fransız ve İngilizler de raporu dikkate almadılar ve 1919 yılında geniş Suriye bölgesi farklı milletler arasında bölüştürülmeye başladı.

Fransız işgali tehdidi altında, Suriye Arap Kongresi 1920’de bağımsızlığını ilan etti. Faysal sivil bir temsili krallığın başına geçmesi için görevlendirildi. Dönemin önemli İslamcı entelektüellerinden Sheikh Rashid Rida kongre başkanı oldu ve dünyanın ilk Arap demokrasisini kuracak bir anayasa tasarısı başlattı. Buna göre Müslüman olmayanlar da dahil tüm vatandaşlar eşit haklara sahip olacaktı.

Fransızlar ve İngilizler bağımsız Suriye’yi tanımadılar. Bölgeyi Fransız ve İngiliz manda rejimleri halinde bölmek için San Remo’da barış konferansı delegelerini topladılar. Milletler Cemiyeti’nin mandaları onayını beklerken Fransızlar Temmuz 1920’de Suriye’yi öncelikle işgal ettiler, Arap hükümetini devirdiler, Faysal ve kongre liderlerini de sürgüne yolladılar.

Böylece Arap dünyasında demokrasiyi kurabilecek olan laik modernistler ile İslamcı reformcular arasındaki kırılgan koalisyon dağıtıldı. Thompson’a göre bunun sonuçları bölgede hâlâ görülüyor.

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa emperyalizminin Arapların anayasal düzenini altüst ettiğini savunan kitap, modern Ortadoğu’nun bir asırlık çatışmalarla dolu tarihini anlamak için önemli bir kaynak.

Kitap, ABD’de Atlantic Monthly Press tarafından yayımlandı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com