ÇHD ve HHB’li tutuklu avukatlar yargılanıyor

KRONOS 12 Eylül 2018 GÜNDEM

Avukatlar Barkın Timtik, Oya Aslan ve Özgür Yılmaz’ın ‘örgüt yöneticiliği’, 17 avukatın ise ‘örgüt üyeliği’ iddiasıyla yargılandığı davanın duruşması Bakırköy Adliyesi 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Tutuklu avukat Naciye Demir savunmasına “İnsanın baskıcı devletten daha büyük bir düşmanı varsa o da kendi içindeki ahlaksızlıktır” sözleriyle başladı. Demir, “İşçi cinayetlerini görüp haksızlıkları görüp ses çıkarmazsam ben olamam. Bunlar yüzünden bir yıldır tutuklu olmaktan gocunmuyorum” dedi.

‘BU İDDİANAMEYİ HUKUK MEZUNU HAZIRLAYAMAZ’

Hazırlanan iddianame için harcanan kağıtlar için kesilen ağaçlara acıdığını aktaran Demir, savunmasının devamında şunları söyledi: “Bu iddianame hukuk fakültesi mezunu birinin hazırlayabileceği bir şey değil. Her üstüne iddianame yazılan kağıt, iddianame midir?” diye sordu. Demir savunmasını “İnsan düşüncesi için yaşar. Onun dışında bir şey söylemeyeceğim” diyerek tamamladı.

‘KOLUMU KIRDINIZ, SAKAT KALDI’

Tutuklu avukat Engin Gökoğlu ise cezaevinde uğradıkları işkence sonucu kolunun kırıldığını söyleyerek, “Bizim tutukluluğumuz ile bizlere neler yapıyorsunuz?” diye sordu.

Gökoğlu, “Kolum kırıktı alçıya da alınmadı. Bir buçuk gün sonra alçıya alındı. Fizik tedavi yapılmadığı için kolum sakat kaldı. Mart ayında dosyamız açıldı. Bu tarihe duruşma günü verdiniz. Kolumun sakat kalmasına sebep olan sizsiniz. Sizinle aynı düşüncelere sahip olmadığımız için bize bunları yaşatıyorsunuz” diye konuştu.

Gökoğlu, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler karşısında susmayı değil direnmeyi seçtiklerini söyleyerek, “Bizler sınırların dışına çıktığımız için tutuklandık. Düzen bize sınırların dışına çıkma diyor” dedi.

‘MÜVEKKİLLERİMİZİ YAŞATMAK İÇİN ÇALIŞTIK’

Avukat Ayşegül Çağatay, Ankara’da aylarca açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevlerinden bahsederek şunları dedi: “Kemal amca Dersim’de direnirken hiç polis gelmeden para cezası kesiyordu. Yüksel’de ise her gün gözaltına alıp, işkence edip para cezası keserek bırakıyorlardı. ‘Paran varsa basın açıklaması’ yapabilirsin diyorlardı Yüksel direnişçilerine. Açlık grevi yapmaya karar verdiler. Basın açıklamasından sonra gözaltına alındılar ve gözaltında başladılar açlık grevine. Direnişçiler bedenlerini açlığa yatırarak direnişi bir üst aşamaya taşıdılar. Nuriye ve Semih gözaltına alındıklarında haber alamıyorduk. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiydi öyle mi? İnsanlar ailelerinden koparılıp alınıyordu. İşkence gördüler, yerde sürüklendiler. Milletvekilleri bariyerleri arkasına geçiyor onlarca insan gözaltına alındı. Haziran ayaklanmasından korkuyorlardı. Yüksel hiç yalnız kalmadı. Arka arka sıraladığımızda bu basit görülebilir ama öyle değil. Bu insanlar yaşamlarını ortaya koyup ömürlerini Nuriye ve Semih’in ömrüne koyuyorlardı. İzmir’de İstanbul’da Nuriye ve Semih’in açlığını paylaşıyorlardı. İsimlerini söylemek yasaklanıyordu. Ama insanlar vazgeçmediler. Çocuklar Nuriye ve Semih’in isimleriyle doğuruyordu. Bu süreçte müvekkillerimizi yaşatmak için ne yapabiliriz diye düşündük. Her yerde biz de destek açlık grevi yaptık. Yüksel direnişi hala devam ediyor. Bu anlamda Yüksel direnişi siyasi bir zaferdir. Benim anlattıklarım sadece yüzeysel. Açlık grevi bizden sonra da devam etti. Biz kazanacağız.”

Ayşegül Çağatay’ın savunmasının ardından duruşmaya 1 saat ara verildi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com