Cezaevinde kanser olan gazeteci Öztaş’ın kızı yaşanan ihmalleri anlattı

Cezaevinde yakalandığı pankreas kanseri nedeniyle tahliye edilen, durumu ağırlaşınca yeniden hastaneye yatırılan gazeteci Mevlüt Öztaş, cezaevinde karşılaştığı ihmalleri ailesine anlattı. Öztaş, cezaevinde öleceğini düşünerek, ‘Allah’a ne olur ailemle biraz vakit geçirmeme izin ver’ diyerek dua etmiş.

MEHMET ARDA DURU 12 Ağustos 2020 GÜNDEM

Afyon T Tipi Kapalı Cezaevi’nde pankreas kanserine yakalanan ve tedavisi geciktirilen gazeteci Mevlüt Öztaş’ın durumu ciddiyetini koruyor. KHK ile kapatılan Cihan Haber Ajansı’nın muhabiri olan Öztaş, 23 Haziran 2020’de heyet raporuyla tutuklu bulunduğu Afyon Cezaevinden tahliye edilmişti. Öztaş’ın kızı Büşra Öztaş durumu ağırlaşan ve tekrar hastaneye yatırılan babası ile ilgili bilgi verdi, yaşanan ihmalleri dile getirdi.

Kronos’a konuşan Büşra Öztaş, ihmaller zincirinin babasındaki ilk hastalık belirtilerinin görülmesiyle başladığını kaydederek, “İhmaller daha cezaevinde başlamış. Cezaevinde arkadaşları gözünde ve yüzünde bir sarılık olduğunu fark etmiş. Birkaç gün devam etmiş bu durum. Sonrasında tuvalete gittiğinde büyük ve küçük tuvaletinden kan gelmiş. Öyle olunca gardiyana giderek revire çıkması gerektiğini anlatmış. Gardiyanlar da, ‘Şimdi virüs var, çıkartamam seni’ demişler. Babam da ‘Eğer ben içeride kalırsam iç kanamadan öleceğim. Ben virüsten başıma bir şey gelecekse onu kabul ediyorum, sen benim burada ölmemi kabul ediyor musun’ demiş. Buna rağmen çıkartmamışlar ve arkadaşları kapıları yumruklayarak tepkilerini ortaya koymuşlar. Tepkiler dikkate alınarak babam revire ancak gidebilmiş” şeklinde konuştu.

CEZAEVİ DOKTORU: DURUM ACİL, HASTANEYE GİTMELİ!

Cezaevi doktorunun durumun ciddiyetini hemen anladığını kaydeden Öztaş, “Revirdeki doktor durumun ciddi olduğunu, hastaneye gitmesi gerektiğini söylemiş. Ambulans gelmiş. Covid-19’dan dolayı bir prosedürden söz etti babam. Komutan ambulansın önüne oturmak istemiş. Ambulansı kullanan şoför prosedüre uygun olmadığı için kabul etmeyince babamı hastane ambulansına teslim etmemişler. Sağlık görevlisi ‘Mesuliyet bende değil’ diye imza attırmış. Komutanın ısrarıyla gecikmiş babamın süreci” şeklinde konuştu.

“NASIL HASTANE, DOKTOR HASTALIĞINI BİLE YANLIŞ YAZDI”

Babasının Afyon’a götürüldüğünü, sonra Afyon’dan Ankara’ya sevkinin yapıldığını kaydeden Öztaş, “Ankara’da Şehir Hastanesine gitmişler orada koğuş yokmuş. Yanındaki gardiyan araştırmış, Dışkapı Hastanesini bulmuş sağ olsun. Yine de ‘Yatış yapacak yer olmazsa geri döneceğiz’ demeyi ihmal etmemişler. İç kanama geçirmiş, kanser teşhisi konulmuş bir hastadan söz ediyoruz ama yer olmazsa geri dönecekler” ifadelerini kullandı. Afyon’un aksine Ankara’daki hastanede azarlar gibi tavırlar olduğunu belirten ve “Zaten ilgi de yoktu” diyen Öztaş, sözlerine şöyle devam etti: “Girdiğimizde sanki grip olmuşuz da muayeneye gelmişiz gibi davranıyorlardı. Doktor olaya hakim değil ‘tuz tüketebilir’ dedi. Biz ‘ama böbrek yetmezliği var… hımm, öyle mi o zaman tüketemez’ diyor. Sadece dosyasına baktı, hastaya bakmıyor. Kanser, ciddi de boyutları var, bütün yönleriyle ele almalıydı. Hatta kayıtlarda akciğer kanseri diye geçmiş, o kadar ciddiyetsizlik var yani. İsmi bile yanlış Ankara ilgisizdi, Afyon daha ilgiliydi.”

“İKİ GÜN BOYUNCA YEMEK YİYEMEMİŞ”

Babasının nakil süresi zarfında iki gün kadar aç kaldığını kaydeden Büşra Öztaş, “Yemek saatleri uymamış. Sonrasında çektiği acılar… Kahvaltıda biraz çorba, biraz ekmek verilmiş. Onu bile yiyememiş. Sonra, ‘Bu kaşık Büşra için, bu kaşık Elif için’ diyerek yiyebilmiş. Babam ‘Eğer o yemeği yemeseydim bir daha yemek yiyemezdim’ diyor. Kimse sormamış yemek yedin mi aç mısın diye. Yemek saatleri geçince de yemek yiyebilmek için dilekçe ile fiş ile yemeniz gerekiyormuş. Ama parası Afyon’dan aktarılmadığı için, ki üç hafta sürdü aktarılması aktarılmadığı için bunu da yapamamış, kendi parasıyla bile yiyecek alamamış” ifadelerini kullandı.

“AİLEMLE BİRAZ VAKİT GEÇİREYİM DİYE DUA ETMİŞ”

Büşra Öztaş, babasının cezaevinde hastalıktan öleceğini düşünerek üzüldüğünü kaydederek, “Bunu söylemesi de yazması da benim için çok zor ama ‘Allah’ım ben burada öleceğim sanırım ölüm senden ama ne olur ailemle biraz vakit geçirmeme izin ver diye dua ettim’ diye dua etmiş” şeklinde konuştu.

“CEZAEVİNDEKİ ARKADAŞLARINI MERAK EDİYOR”

Babasının cezaevindeki arkadaşlarının durumunu merak ettiği için sürekli onları sorduğunu anlatan Büşra Öztaş, “Devamlı arkadaşlarını soruyor. Onlarla ilgili twitterda veya başka mecralarda bilgi var mı diye soruyor. Ben göstermemeye çalışıyorum sürekli. Çünkü çok çabuk etkileniyor, anında morali bozuluyor. ‘Ben çıktım acaba onların durumu nasıl’ diye merak ediyor. Kendisini ziyaret edenlerle de moral buluyor, seviniyor” diye konuştu.

ADALET BAKANI’NIN DANIŞMANI ‘ENDİŞE EDECEK BİR ŞEY YOK’ DEMİŞ

Öztaş, “Biz Adalet Bakanı’nın Baş Danışmanına ulaşmıştık” diyerek, “Endişe edeceğiniz bir şey yok, hastalığı zaten başlangıç seviyesinde” dediğini de aktardı. Öztaş, “Meğer başından beri 4. evreymiş babam” dedi.

HAPİSTEYKEN İKİ KEZ AMELİYAT OLDU

Mevlüt Öztaş, cezaevine girdiğinden beri birçok hastalıkla mücadele etti. Hapisteyken önce fıtık, sonra safra kesesi ameliyatı oldu. Cezaevi şartlarından dolayı böbrek ve karaciğer yetmezliği, hipertansiyon ortaya çıktı. Astım hastalığı ilerledi. Mahkeme süreçlerinde rahatsızlıklarını belirtmesine ve şartlı tahliye talep etmesine dikkate alınmadı. 9 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak pankreas kanseri nedeniyle kamuoyu baskısı sonucu dışarıda tedavi görmesi amacıyla tahliye edildi. Son günlerde durumu yeniden ağırlaşan Öztaş’ın, hastalığın son evresine olduğu öğrenildi. Öztaş, 8 yıl Uşak’ta Cihan Haber Ajansı için çalışıyordu.

“ACABA SUÇLU MU DİYE HAYATINDAN ÇALDIĞINIZ YILLARDA BABAM KANSER OLDU”

Büşra Öztaş, “Baban çıktı daha ne istiyorsun?” diyenlere tepki gösterdi. Haksızlığa uğradıklarını kaydeden Öztaş, “Benim babam suçu olma şüphesi ile tedbiren tutuklu yargılanıyordu, henüz kesinleşmemişti. Acaba suçlu mu diye canım babamın hayatından çaldığınız yıllarda babam kanser oldu” dedi.

Senelerce vatana hizmet etmiş insanların temel haklarından mahrum olurken sessizce oturup adaletin gelmesini beklemelerinin istendiğini kaydeden Öztaş, “Birçok insanın en doğal hakkı olan tepkileri bile vermedik. Ne canım babam ne de biz hiçbir zaman taşkınlık yapmadık biz masumuz diye. Ama bazı şeyler hazmedilemiyor işte. Babam bizi kul hakkına girmeye korkan insanlar olarak yetiştirdi, kendisi de öyle yaşadı, biz onu örnek aldık. Haksızlığa uğramanın verdiği duygu kolay atlatılabilecek bir şey değil, insanı kanser ediyor babamın cezaevine girmeden hiçbir sorunu yoktu. O yüzden beylik laflar etmeden bir kere daha düşünün başınıza gelme ihtimalini göz önünde bulundurarak” yorumunda bulundu.

“SESİNİ DUYURMAYA ÇALIŞMASAM EMİNİM HALA CEZAEVİNDE OLACAKTI”

Öztaş şöyle devam etti: “Bunları şunun için yazıyorum. Tamam işte çıktı baban daha ne istiyorsun diyenler var. Babam çıktı ama nasıl çıktı, neler yaşadı o süreçte, kimsenin bundan haberi yok. Kolay zannediyorsunuz bu işleri, babam iç kanama geçirmesine rağmen revire bile çıkamamış. ‘Cezaevleri ayrı hükümet gibidir’ demişlerdi. Durum tam olarak bu şekilde. İnsanların zaten yapmaları gereken işleri yalvara yalvara yaptırmaya çalışıyoruz. Ben buradan babamın sesini duyurmaya çalışmasam eminim hâlâ cezaevinde olacaktı ve kim bilir ne halde. Babanızı acı içinde görmek, doktorlardan duyduklarınız karşısında tepkilerinizi kontrol etmek zorunda kalıp gülerek gözyaşlarınızı içinize akıtmak, bahanelerle diğer odalara gidip ağlayıp gelmek ne demek hiçbir zaman öğrenmeyin inşallah. Ama biz bu yaşadıklarımızı haketmedik.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com