‘Başımıza geçeceksin’ dedi alçaklar, reddettim’: Bir Hulusi Akar portresi

Kayserili olarak bilinen ama Balkan göçmeni bir ailenin çocuğu olan Hulusi Akar, ilginç bir biçimde Genelkurmay Başkanlığına kadar TSK içinde hep korundu kollandı. Şimdi de Erdoğan sonrası AKP liderliği için geçiyor. Bakalım Akar’ı koruyup kollayan ellerin bir hamlelik daha canları kaldı mı? Zaman gösterecek.

FİKRİ DOĞAN 21 Kasım 2021 PORTRE

Size bugün öyle bir portre yazacağım ki, okuyunca kiminiz Hollywood filmi, kiminiz Brezilya dizisi izlemiş gibi olacaksınız. Ben şahsen araştırma yaparken kendimi bir Hollywood filminde gibi hissettim. Hem de ne film. Birazdan ne demek istediğimi anlarsınız. Bugün size 15 Temmuz’un ‘mağduru!’ başkanlık sisteminin kudretli ismi Hulusi Akar’dan bahsedeceğim.

Çook ilginç bir kişilik, ilginç ilişkiler ağı, kimseye nasip olmayacak yükseliş, ne ararsanız var Hulusi Akar’da. Mesela gün geliyor, Mehtap Yılmaz diye bir ismi (gazeteci diyorlar kendisine) hasta yatağında ziyaret ediyor. Yetmiyor bir de Genelkurmay’ın sitesinde yayınlattıyor bu ziyaretin fotoğraflarını. Sonra bakıyoruz ki, Mehtap Yılmaz isimli yazarımsının eşi Gaziantep Üniversitesi’nin rektörü çıkıyor. Rivayete göre Genelkurmay Başkanı Akar, rektör eşi ziyaret ettikten sonra Mehtap Yılmaz’ı da es geçmiyor. Bitti mi, bitmedi. Rektör’ün, milyonları doğramak için uydurulan ‘FETÖ’nün en birinci üyesi oldukları iddia ediliyor. İddia eden de AKP’nin dön baba dönelim vekili, eski gazeteci Şamil Tayyar. Malum Tayyar da Gaziantep’li. Aralarında nasıl bir husumet varsa birbirlerini ‘FETÖ’ silahıyla vurmaya çalışıyorlar. Dağıtmayalım konuyu ama…

AKAR’IN DOĞUM YERİ KAYSERİ AMA AİLESİ BALKAN GÖÇMENİ 

Hulusi Akar’ı Genelkurmay Başkanı olarak bir gün ‘Atatürk’e firavun’ diyen Nuri Pakdil’in, diğer gün ‘Fesli Deli Kadir’ olarak nam salan Kadir Mısıroğlu’nun yanında poz verirken gördük. Aynı Hulusi Akar, 2015’te PKK’nın Dağlıca saldırısı sonucu onlarca Mehmet’in şehit olduğu saatlerde düğüne katılmakta beis görmedi. Hatta aynı düğünden ağzı kulaklarında damat ve gelinle poz vermekten imtina etmedi.

Hulusi Akar (en solda), Abdullah Gül ve Şükrü Karatepe ile gençlik günlerinde Londra’da. Fotoğrafı çeken ise Fehmi Koru.

Hulusi Akar’dan bahseden bütün CV’lerde doğum yeri Kayseri olarak yazıyor. Dolayısıyla (bu kelimeyi kullanmaya bayılıyorum. İnsan kendini grup başkanvekili gibi hissediyor.) herkes Akar’ı Kayseri’li olarak biliyor. En azından ben öyle biliyordum. Meğer değilmiş. Akar ailesi Balkan göçmeniymiş. Üstelik öyle sıradan bir Balkan göçmeni aile de değil. ‘Sancak Sahibi’ bir sülalenin oğluymuş Hulusi Akar. Dede Ali Akar, Balkanlar’dan yola çıktıktan sonra Balıkesir’in Manyas ilçesine yerleşmiş. Hatta ilçeye de değil önce Çataltepe köyüne ardından da ani bir kararla Kubaş köyüne yerleşmişler. Dede Ali Akar’ın neden köy değiştirdiğine dair bir kayıt bulamadım.

MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKAR AKAR NEDENDİR BİLİNMEZ TSK’DA HEP KORUNUP KOLLANMIŞ  

Neyse dönelim konumuza, Ali Dede ile Emine Nine’ye Rabbim 4’ü erkek 2’si kız 6 evlat vermiş. Hulusi Akar’ın babası İbrahim Akar yanılmıyorsam ailenin 2. oğluymuş. Bu arada (nur içinde yatsınlar) Ali-Emine Akar çiftinin mezarları hala Kubaş köyünde. Peki Hulusi Akar’ın Kayserililiği nereden geliyor? Onun da cevabı var. Baba İbrahim Akar, İkinci Dünya Savaşı başladıktan hemen sonra Kayseri’ye asker olarak gidiyor. Askerlik yaptığı yıllarda Nimet Maraşlıoğlu ile tanışan İbrahim Akar, burada evlenerek Kayseri’ye yerleşmiş. Melikgazi ilçesi Eğribucak mahallesine yerleşen İbrahim bey, oğlu Hulusi Akar’ı da burada kucağına almış.

12 Mart 1952’de dünyaya gözlerini açan Hulusi Akar, ilk ve ortayı bitirdikten sonra Kayseri Lisesi’ne gitmiş. Ancak burada ‘hocalarıyla’ yaşadığı bir sıkıntıdan dolayı kaydını Sümer Lisesi’ne aldırmış. Lisenin ardından Kara Harp Okulu’nu ardından Piyade Okulu’nu bitiren Hulusi Akar, 1973’ten itibaren mesleğe başlamış. Seneler 1980’i gösterdiğinde Akar, orduda görevli bir üst teğmen olarak karşımıza çıkıyor.

Hulusi Akar Necip Fazil ile…

Şimdi gelelim asıl mevzuya. Gençliğinde de ‘milliyetçi ve muhafazakar’ olarak tanınan Hulusi Akar, ordunun içinde hiçbir engelle karşılaşmıyor. Nasıl? diye sormayın. Hulusi Akar’ın bu ‘korunup-kollanma durumu’ 1980’lerde başlayıp bugünlere kadar geliyor. Şimdi detayları okuyunca kafanızdaki bulutlar dağılacak. Hepiniz benim gibi huzuru bulacaksınız!

KARA HARP AKADEMİSİ’NDE AKAR’IN KOMUTANI KİM? SADAT BAŞKANI TANRIVERDİ 

12 Eylül darbesinin üsteğmeni Hulusi Akar, seneler 1982’yi gösterdiğinde Kara Harp Akademisi’ni bitiriyor. Şimdi burada bir ‘es’ verelim. Kara Harp Akademisi’nin başkanı ve hocası kim o tarihte? Bildiniz! Adnan Tanrıverdi. Hani SADAT’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi. Hani 15 Temmuz’un karanlık ismi olan Adnan Tanrıverdi. Erdoğan’ın ‘güvenlik’ danışmanıyken boş bulunup, ‘Mehdinin gelişine hazırlanmalıyız’ dediği için istifa eden Tanrıverdi. Adnan Tanrıverdi ile tanışan Akar’ın önündeki engeller bu tarihten itibaren birer birer ortadan kaldırılmaya başlıyor. Akar, 1985’te Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden 1987’de de Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetler Kurmay Koleji’nden mezun oluyor.
Hulusi Akar bu tarihten itibaren, piyade alayında karargâh bölük komutanlığı, lojistik şube müdürlüğü, Genelkurmay’da plan subaylığı, Kara Harp Akademisi’nde öğretim üyeliği falan gibi ‘ballı’ atamalarla deyim yerindeyse ‘göz önünde’ tutuluyor. Seneler 1994’ü gösterdiğinde Hulusi Akar’ı bu kez Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın Özel Kalem Subayı olarak görüyoruz.

28 ŞUBAT DÖNEMİNDE 3 YIL KARADAYI’NIN ÖZEL KALEMİ OLARAK GÖREV YAPTI 

Akar bu görevde 1997 yılı sonuna kadar kalıyor. Nereye varmak istediğimi anladınız herhalde. 28 Şubat’ın kudretli ve acımasız Genelkurmay Başkanı’nın dizinin dibinde milliyetçi ve mukaddesatçı bir isim 3 yıl görev yapıyor. Hem de özel kalemi olarak. Yani o 28 Şubat sürecinde muhafazakarlara kan kusturulduğu günlerde 1 Numara’nın yanında Hulusi Akar var. Yorumu size bırakıp devam ediyorum.
Hulusi Akar Paşa’mız 1998 yılında Tuğgeneralliğe terfi ediyor. Ancak ne hikmetse 2011 yılına kadar Hulusi Akar yine el üstünde tutuluyor. Mesela CV’sinde doğu görevi ne hikmetse yok. Gittiği en doğu Tunceli!

2005’te Tümgeneral, 2007’de Korgeneral olan Hulusi Akar, 2011’de Orgeneralliğe terfi etti.

Akar, 1998’den 2011’e kadar 51. İç Güvenlik Piyade Tugay Komutanlığı, Güney Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanlığı Plan ve Prensipler Daire Başkanlığı, Kara Harp Okulu Komutanlığı ve Kara Harp Akademisi Komutanlığı, Kara Kuvvetleri Lojistik Komutanlığı ve 3. Kolordu Komutanlığı görevlerinde bulundu. Akar, Orgeneral olduktan sonra 2013 yılına kadar Genelkurmay 2. Başkanlığı yaptı. Bu tarihte teamüllere aykırı olarak Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atandı. Neden teamüllere aykırı diyecek olursanız, genelkurmaydaki toplu krize götürürüm sizi. Seneler 2011’i gösteriyordu. Balyoz davası sebebiyle asker ve hükümetin arası gerilmiş, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve 3 kuvvet komutanı tutuklamalara tepki olarak topluca istifalarını vermişti. İstifaların ardından Necdet Özel Genelkurmay Başkan Vekili olarak atandı.Tam da bu karışık süreçte, Subay Sicil Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle orgenerallerin kıta hizmeti yapma zorunluluğu kaldırıldı.

SİCİL DEĞİŞİKLİĞİ ÖNÜNÜ AÇTI, KITA HİZMETİ YAPMADAN KK KOMUTANI  OLDU

Bu değişiklik tam anlamıyla Akar’ın önünü açmıştı. (Önceki yönetmelikte; general ve amiral rütbelerinin her birinde (tuğgeneral, tümgeneral, korgeneral ve orgeneral) en az 10 ay süreyle kıta hizmeti yapılması şart koşuluyordu.) Düzenlemeyle, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının toplu istifasının ardından ordu komutanlığı yapmaksızın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na gelen Akar’ın, Genelkurmay Başkanlığı’nın önündeki ‘mevzuat engeli’ kaldırılmış oluyordu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı iki yıl erkene çekilen Akar’ın ataması, diğer orgenerallerden daha kıdemli olması nedeniyle gerçekleşmişti. Akar, ordu komutanlığı yapmadan Kara Kuvvetleri Komutanı olarak atanan ilk isim olarak tarihe geçti. Akar Kara Kuvvetleri Komutanı yapılırken, önündeki isimlerden Bekir Kalyoncu Paşa emekli edilmiş, İsmail Hakkı Pekin ve Korkut Özaslan tutuklanmıştı.

Akar Paşa, 2015’te Kara Kuvvetleri Komutanı olarak Washington’a gitti. NATO’ya sağladığı ‘sıra dışı’ katkılar sebebiyle Liyakat Lejyonu ile ödüllendirilen Akar’a madalyasını takan isim de çok tanıdıktı. Akar’a madalyasını takan isim, 2003’te Süleymaniye’de Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesi emrini veren ABD Kara Kuvvetleri Komutanı Raymond Odierno’ydu.

NE HİKMETSE KOMİSYONA VE MAHKEMEYE İFADE VERMEYE DE GİTMEDİ 

18 Ağustos 2015’te Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar, göreve gelir gelmez ‘Hendek Operasyonları’ için düğmeye bastı. Bu bahsi müsaadenizle geçiyorum. Yıllarca ‘gizlice’ açılan hendekler, çözüm süreci dönemi, AKP’nin 2015 Haziran seçimleri hezimeti, sonra masanın devrilmesi falan çok su kaldırır.

Hendek operasyonlarıyla elini güçlendiren Hulusi Akar, bu kez Erdoğan’ın deyimiyle ‘Allah’ın lütfu’ 15 Temmuz’la karşılaştı. Hulusi Akar-15 Temmuz olayını biliyorsunuz. Resmi açıklamalara göre, darbe girişimi sırasında alıkonulan Akar, Akıncı Üssü’ne götürüldü. O anları, ‘’Saat 20.30 civarında içeriye o alçaklar girdiler ve kafamıza tabancayı dayadılar, ‘Başımıza geçeceksin’ dediler ve ben bunu reddettim. Akıncı’ya götürdüler. Etrafımızda silahlı insanlar, bir sürü asker, tek başıma oturuyorum, bütün o alçakların önünde, önüme iki sayfa çıkardılar, ‘Okuyun, imzalayın’ dediler, imzalamadım.’’ diye anlatıyordu Akar. Ancak Hulusi Paşa, ne hikmetse zahmet edip darbe komisyonuna da mahkemeye de ifade vermeye gitmedi. ‘O alçakların’ yaptıkları da yanlarına kar kaldı!

15 Temmuz sonrası Türk ordusu Suriye’ye giriyor ve ardından Fırat Kalkanı harekatı başlatılıyordu. Genelkurmay Başkanı olarak ‘göreve devam eden’ Akar, harekatı yönetirken TV’ler canlı yayınlıyordu. Nasıl olsa 15 Temmuz’da ‘Suriye’ye girmemeliyiz. Bizim için felaket olur’ diyen generaller ‘safdışı’ bırakılmıştı. Akar, ‘Suriye fatihi olarak tarihe geçmek istiyordu. O gün bugündür Suriye’de bir netice alınamadı. Türk ordusu hala Suriye bataklığında çırpınıp duruyor.

ASKERİ HELİKOPTERLE EVİNE İNEREK GÜL’Ü İKNA TURU UNUTULUR MU?  

Neyse gelelim Akar’ın helikopterli ikna turu meselesine. Efendim yarı başkanlık sisteminden sonra muhalefet, Erdoğan’a karşı cumhurbaşkanlığı adaylığı için Abdullah Gül ismi üzerinde birleşmişti. Gül de o zamanlar adaylık meselesine sıcak bakıyordu. İşte tam görüşmelerin sürdüğü 2018 Mayıs ayında, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve İbrahim Kalın askeri helikopterle Gül’ün evinin bahçesine indi. Gelenler, Erdoğan adına Gül’e aday olmaması konusunda ricacı olmaya gelmişti. 3.5 saat süren görüşmenin ardından ‘rica’ işe yaradı. Gül aday olmaktan vazgeçti. Muhalefet bunu ‘muhtıra’ olarak değerlendirdi ama yandaş medya olayın üzerini kapattı. Hadi bir şeyi daha yazayım. Ricacı arkadaşlar Gül’ün evine hava harekatı yaparken, Abdullah Gül içeride Saadet lideri Temel Karamollaoğlu ile son detayları görüşüyordu.

Ha unutmadan, Akar’ın akademik kariyerinden de bahsedeyim. Hulusi Akar, doktor unvanını, 2005 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘Ermenistan’a Harbord Askeri Heyeti: Bir Amerikan Heyetinin Hikayesi ve Türk-Amerikan İlişkilerine Etkileri” başlıklı teziyle aldı. Bunu da yazmış olayım yazının sonunda.

Hulusi Akar ise 2018 yılında Milli Savunma Bakanlığı’na atanarak yeni rolünü oynamaya başladı.

Akar’ın ismi şimdi de Erdoğan sonrası AKP liderliği için konuşuluyor. Bakalım Akar’ı koruyup kollayan ellerin bir hamlelik daha canları kaldı mı? Ne olacağını zaman gösterecek.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram