8 Mart ve mücadeleperestlik

"Tüm bu baskı ortamında Zabel'i oynamak zor değil hatta daha da anlamlı bence bizler için. Hayatı boyunca baskıya direnmiş bir kadın karakterin hikayesini anlattığımız için sanırım.” diyor Dalyanoğlu.

ALİN OZİNİAN 07 Mart 2021 YAZARLAR

Bu yıl 8 Mart Kadınlar günü için bir araya gelenlerin yürüyüşleri ve eylemleri orantısız polis gücü ile karşılaşıyor. Tam da “İnsan Hakları Eylem Planı” gündemdeyken.

Eylemlerde bazı göstericiler Polis tarafından darp edildiklerini belirtirken, göz altı haberleri de geliyor.

Eylemlere katılanlar “Yıllardır 8 Martlarda emek sömürüsüne, işsizliğe, güvencesizliğe, erkek-devlet şiddetine, LGBTİ+fobiye, ırkçılığa, irade gaspına, adaletsizliğe karşı sokakları dolduruyoruz. Bu sene de hayatlarımızı kuşatan faşizme, patriarkaya, erkek-devlet şiddetine, ekolojik yıkıma, kapitalizme, emek sömürüsüne ve saray rejimine karşı; isyanımızı, öfkemizi, mücadelemizi her yerde büyütüyoruz. Özgürlüğümüzü kazanmak ve hayatlarımızı savunmak için 8 Mart’ta ve her günde bir aradayız, alanları, sokakları doldurmaya devam edeceğiz.” derken AKP hükümeti, yurttaşı tehdit görmeye, yan yana gelen insanlardan korkmaya devam ediyor.

“İnsan Hakları Eylem Planı” için yapılan açıklamaları dinledik. Belli ki yapılacak siyasi ve hukuki hamlelere meşruiyet sağlamak için oluşturulmuş bir propaganda aracı olacak bu “eylem planı”. Daha da kötüsü Erdoğan’ın açıklamalarına ve vurgularına bakarsak, bu planın merkezinde evrensel insan hakları değil “siyasal İslamcıların hassasiyetleri” var.

İslamofobi diyerek, kendi subjektif ahlak anlayışlarına göre yeni “suçlar” yaratılması tehlikesi hiç de sürpriz olmayacak.

Tüm bunlar olup biterken hayat akmaya devam ediyor ve ne mutlu ki insanlar doğruları, amaçları ve hedefleri için didinmekten vazgeçmiyor.

Yaklaşık 2 hafta önce, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nda çalışan bir tiyatro sanatçısından, Duygu Dalyanoğlu’ndan bir mail aldım.

Kronos‘ta Zabel Yesayan üzerine yazmış olduğum “Zabel Yesayan’dan Ayşe Buğra’ya” başlıklı makaleyi okumuştu ve beni 2017’den bu yana repertuarlarında olan ve Osmanlı-Ermeni feminist Zabel Yesayan’ın yaşam öyküsünü anlattıkları “Zabel” adlı oyunlarına davet ediyordu.

Nazik insanların varlığı ne kadar ümit verici ve sevindirici…

Maalesef pandemi koşullarından dolayı oyunu tiyatro salonundan izleyemeyecek ama ekran başından naklen, canlı yayında takip edebilecektik. Kısaca, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu evlerimize gelecekti.

Bu vesile ile Osmanlı’nın anti militarist hareketin öncülerinden Ermeni, sosyalist, feminist kadın yazar Yesayan’ın Üsküdar’da başlayıp, Sovyetler’de son bulan 60 yıllık mücadelesini ve hikâyesini anlatan “Zabel” tüm dünyadan izlenebildi, hatta İngilizce altyazı da eklenerek.

“Zabel”in metnini Aysel Yıldırım ve Duygu Dalyanoğlu yazdı. Oyuncu kadrosunda ise Aysel Yıldırım, Duygu Dalyanoğlu, Elif Karaman, Maral Çankaya, Nihal Albayrak ve Zeynep Okan yer alıyor. Ara Dinkjian’ın “1915-2015 / Truth & Hope” albümünden şarkıların yer aldığı oyununun müzik düzenlemeleri ise Ari Hergel’e ait.

Zabel, Direklerarası Tiyatro Ödülleri 2018 – “Kadın Oyuncu”, Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2018 – “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu”, Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri 2018 – “Yılın Yerli Oyun Yazarı” ve Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri 2018 – “Yılın Yerli Oyun Yazarı” ödüllerine layık görüldü.

19 Şubat’taki gösterimden sonra Duygu Dalyanoğlu ile sohbet etme fırsatı bulduk. Zabel oyunu üzerine çalışmaya 2015 yılında yani 1915’in 100. yıldönümünde başlamışlar. O zamanlar Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü üyesi öğrenci arkadaşları ve mezunlar olarak bir araştırma çalışmasına baş koymuşlar.

Yesayan’ın şu andaki oyunun ilk perdesine konu olan çocukluk ve gençlik yıllarını anlattığı Silahtar Bahçeleri adlı otobiyografisi üzerine çalışıp, 8 Mart 2015’te bu anıları merkeze alan bir deneme gösterimi yapmışlar. Oyun çok ilgi görünce, BGST Tiyatro olarak Zabel Yesayan’ın hayat hikayesinin tamamını anlatacakları profesyonel bir oyun hazırlama kararı almışlar. Zabel Yesayan’ı çalışan birçok akademisyen ile birlikte yol almışlar.

İlk gösterimini 8 Mart 2017’de yapılan “Zabel” o günden bu yana da repertuarlarında. Ankara, Bursa, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Stuttgart, Viyana gibi pek çok şehirde oynandı. Tepkiler genelde çok olumlu, “Zabel gibi güçlü ve hayatı boyunca adalet mücadelesi vermiş bir kadın figürü insancıl bir şekilde ele almanın seyircimizi etkilediğini gördük. Hatta Zabel Yesayan’ın yaşadığı baskıyı ve verdiği mücadeleyi bugün koşullar ile özdeşleştirerek izlediğini bizimle paylaşan çok seyircimiz oldu. Bunun yanı sıra Zabel Yesayan’ın varlığından bu oyun sayesinde haberdar olan ve Aras Yayıncılık tarafından son yıllarda Türkçeye çevrilen kitaplarını okumaya başladığını bizimle paylaşan seyircilerimiz de mevcut. Bu durum da bizi çok mutlu ediyor.” diyor Dalyanoğlu.

Boğaziçi büyük bir baskı altında, bu dönemde bu oyunu oynamak daha mı zor, diye sordum Dalyanoğlu’na.

Zabel oyunu kadrosunda yer alan herkes tiyatroya Boğaziçi Üniversitesi’nde, tiyatro kulübünde başlamış. Bölümlerinin yanı sıra ikinci bir okul olarak görmüşler burayı, “özgür bir üniversite ortamında eleştirel ve feminist düşünceyi öğrendikleri” yer olmuş aynı zamanda. Fakat bugün Boğaziçi Üniversitesi’nin geldiği noktayı asla kabul etmiyor Dalyanoğlu, “Üniversite rektörünün dünyadaki pek çok örnekte olduğu gibi hoca, personel, öğrenci, mezun gibi üniversite paydaşları tarafından belirlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Tüm bu baskı ortamında Zabel’i oynamak zor değil hatta daha da anlamlı bence bizler için. Hayatı boyunca baskıya direnmiş bir kadın karakterin hikayesini anlattığımız için sanırım.” diyor Dalyanoğlu.

Oyunda yazar olmak isteyen genç Zabel’i bir aydın olarak hayatı boyunca nasıl mücadele vermesi gerektiğini anlatan Srpuhi Düsap rolünü oynayan Dalyanoğlu, rolü sırasında aklından Boğaziçi’nde yaşanlanları ve günümüz koşullarının olduğunu söylüyor.

“Benim için Zabel’in hikayesini çarpıcı kılan en önemli nokta şu: Hiçbir zaman iktidarlarla barışık olamamış ve iktidarın kendisiyle sorunlu olmuş bir aydın Zabel. Böyle birinin hayat hikayesini anlatmak benim için çok önemli. Mücadele etmekten ve kendi doğrularını savunmaktan yorulsa da vazgeçmeyen bir kadın. Zabel gibi kadınların yaşam hikayelerinin yaygınlaşmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.” diyen Dalyanoğlu’na katılmamak mümkün değil.

Oyun afişinde yer alan “Zabel Yesayan… 1878-1943? Doğum yeri Üsküdar. Ölüm yeri meçhul. Yazar, mücadeleperest, sürgün…” dizelerini okuyunca insan düşünmeden edemiyor, 100 yıl sonra bile aynı hayal, aynı hedef peşinde bazı insanlar. Çok şey değil istedikleri; özgürlük, eşitlik ve adalet…

Buna ulaşmak için tek çare var, mücadeleperest olmak…

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com