3 yıldır hücrede olan yüksek hakim: Çakıcı gelince sıcak su da geldi

SELAHATTİN SEVİ 07 Ekim 2019 Genel

Nalan Dilara Uğur, babası Hüsamettin Uğur ve kızkardeşi Yıldız Nida (10) bir açık görüşte.

Yargıtay eski üyesi Hüsamettin Uğur’un kızı Nalan Dilara Uğur, 28 Şubat 2019’ta Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 10 yıl 6 ay hapis cezası verilen babasının yaşadığı hukuksuzlukları Kronos için yazdı.

Kırıkkale’nin Keskin ilçesinde 3 yıldır tutuklu bulunan Yargıtay eski üyesi Uğur, 3 yıl boyunca bir kez bile cezaevi savcısının yüzünü görmediğini belirterek “Düşünün tek kişilik hücreden, sabah sayımında kapı mazgalından dilekçe veriyoruz. Görevli memur bu dilekçemizi (çok önemli belgelerimizi) alıp gidiyor. Haftalar, aylar sonra ilgili merciden sorduğumuzda ‘dilekçenize rastlanmamıştır’ cevabı veriliyor” ifadelerini kullanıyor.

Eski Yüksek Yargıç Hüsamettin Uğur, kızları Dilşat ve Nalan Dilara Uğur açık görüşte.

İşte Nalan Dilara Uğur’un eski Yüksek Yargıç olan babası Hüsamettin Uğur’un cezaevi koşulları ile ilgili mektubu:

Babam Hüsamettin Uğur, 2011 yılında 13 yıllık yargıtay tetkik hakimi iken yargıtay üyesi seçildi. 16 Temmuz 2016’da Ankara’da F16’lar henüz tepemizden inmemişken, sabaha karşı 4’te hakkında gözaltı kararı verildi. 18 Temmuz’da evimiz arandıktan sonra gözaltına alındı, 21 Temmuz’da hukuka aykırı matbu bir kararla tutuklandı. İlk üç ayını Sincan Cezaevinde meslektaşlarıyla toplu koğuşta geçirdi. 9 Ekim 2016 tarihinde ise Kırıkkale Keskin Cezaevine nakledildi.

Ben üç çocuğundan ortanca olanıyım. Babamı örnek alarak okumaya başladığım hukuk fakültesinden daha mezun olmadan stajımı cezaevi yollarında, adliyelerde derslerde anlatılanlardan çok farklı uygulamaları görerek yaptım. Daha birinci sınıftan bize öğretilen bütün ilkelerin uygulamada bir hükmü olmadığını bizzat yaşayarak gördüm.

DİĞER YÜKSEK YARGI ÜYELERİ GİBİ HÜCRELERE KONULDU

Keskin Cezaevinde 103 tane “tek kişilik oda” denilerek meşrulaştırılmaya çalışılan hücre mevcut. Babam ve diğer yüksek yargı üyeleri bu hücrelere konulduğu zaman o haftaki ceza hukuku dersimizde hücre hapsinin kimlere uygulandığından bahsedilmişti ve babam hiçbirine uymuyordu. Tam üç yıldır da hiçbir gerekçe yokken hücre hapsinde tutulmaya devam edilmekteler.

SULAR SÜREKLİ KESİLİYOR

Keskin ilçesi ismini keskin soğuklarından alan Kırşehir yolu üzerinde bir ilçe. Su ihtiyacı kuyudan çekilerek karşılanıyormuş. Yani en azından cezaevi yönetimi babamların sularının sürekli kesiliyor oluşunu böyle açıklıyor. Çekilen su yetmiyormuş. Son üç aydır cezaevi kantininden alışveriş yaptırmamalarının/eksik yaptırmalarının sebebi kantin sisteminin değişmesiymiş. Bu tarz açıklama yapabildikleri eziyetlerin yanında bu cezaevinde “havalandırmaya ya da spora çıkarken yanına su alamazsın” gibi keyfilikler had safhada.

Yine okuldaki derslerimden birinde babamın da tanıdığı bir meslektaşı ülkemizde cezaevlerinin ne kadar gelişmiş olduğundan, mahkumların topluma kazandırılmaya çalışıldığından, yurtdışından gelen heyetin cezaevlerimize bayıldıklarını söylediklerinden bahsetmişti. Meslektaşları, arkadaşları haksız yere içerdeyken ve cezaevinde bu denli eziyet görürlerken bunlar hakkında tek kelime söylemeyip cezaevi güzellemesi yapmasını şaşkınlıkla izlemiştim. Babama anlattığımda çok güzelse cezaevlerimiz 3 gün misafirimiz olsun demişti.

MEKTUPLAR OKUNUYOR, YALNIZ AVUKAT GÖRÜŞMESİ YASAK

Derslerde güzellenen cezaevlerinin de uygulamada öyle olmadığını 3 yıl içerisinde fazlasıyla gördüm.

Avukatla mahkumun iletişiminin denetlenmesi yasakken avukat görüşünü yalnız yaptırmayan, avukata yollanan mektubu yasak olmasına rağmen açıp okuyan, avukatın yolladığı hukuki bir tezi incelemeye alıp babama vermeyen bir cezaevi Keskin Cezaevi.

Uğur’un, 1994 yılında Bingöl Kiğı’da savcı olarak bulunduğu sırada arkadaşlarıyla bir fotoğrafı.

KENDİ PARALARIYLA ALDIKLARI BATTANİYELER TOPLANDI

Kış gelince kaloriferleri yakmayan, suyun sürekli kesiliyor olmasına rağmen kantinden kendi paralarıyla su alıp depolamalarına izin vermeyen, ayda üç kitaptan fazlasına izin vermeyen, kitap gönderdiğimiz zaman hakkında yasaklılık kararı olmasa da yasak diyerek teslim etmeyen, yine kendi paralarıyla satın aldıkları battaniyeleri toplatan, “frekansı bozup telsiz haline getirip haberleşiyorsunuz” gibi saçma gerekçelerle radyoları toplatan bir cezaevi Keskin Cezaevi. Bu hukuksuzlukları ve eziyetleri infaz hakimliğine şikayet etmeye kalktığınızda da dilekçenizi kaybeden, ilgili yerlere ulaştırmayan bir cezaevi aynı zamanda.

ALAATTİN ÇAKICI GELİNCE SICAK SU DA GELDİ, YEMEKLER DÜZELDİ!

Babam gönderildiği iddia edilen dilekçeleri sonradan infaz hakimliğinden sorduğunda öyle bir dilekçeye rastlanmadı cevabını alıyor. Gönderdiği dilekçeler için gönderildiğine dair belge istediğinde ise verilmiyor. Tüm bunlar denetlenmiyor, denetlenmesi için yapılan başvurular yerine ulaşmıyor, ulaştırıldığında cezaevi yönetimi incelenmeden haklı bulunuyor.
Alaattin Çakıcının Keskin Cezaevi’nde yattığı Haziran 2016-Ağustos 2017 tarihleri arasında diğer hukuksuzluklar mevcut olsa da kaloriferlerin sonuna kadar yandığını, yemeklerin güzel çıktığını ve sıcak suyun daha fazla verildiğini de söylemeden geçmek istemiyorum. 25 yıllık hakim olan, bu millete hizmet eden babamın mafya babası olarak anılan adam kadar devletin kurumu tarafından hürmet görmemesi aksine eziyetlere maruz bırakılması fazlasıyla trajik gelmişti.

Babamın sağlığının ve moralinin yerinde olması bizim hep tesellimiz oldu. Babam 3 yıldır hücrede olan bir masum olsa da kendisinden çok ülkenin haline üzüldü. Elbet çıkacağını ve yapılan hukuksuzlukların teker teker hesabının sorulacağını da her görüşte, her duruşmada, her dilekçesinde bize, heyete, hakimlere belirtti. Bundan çekinmedi.

Bir öğrenci olarak görevimin sadece okulumu bitirmek olduğunu söylese de bu sefer bunları anlatmamı bizzat babam istedi.

22.04.2003 Ankara. Kızı Nalan Dilara’nın doğum günü.

“TAHLİYE OLAN VE YURT DIŞINA ÇIKANLARDAN SUSANLARA HAKKIMI HELAL ETMİYORUM” DEDİ

Duyurulması denetlenmesini sağlar umuduyla olan bitenin yayılmasını talep etti. Bu zamana kadar hücrede tutulmalarına karşı kamuoyu oluşturulmamış olmasına, dışarda olan meslektaşlarının ve olan biteni görenlerin suskunluğuna sitemli bir şekilde istedi.

“İçeri girip sonradan tahliye olanlardan ya da yurtdışına çıkanlardan susan uğraşmayan boş oturan bizi unutan kim varsa da hakkımı helal etmiyorum” dedi. Bunu da aynen böyle yaz “3 yıldır hücrede kalan bir yüksek yargıcın onlara sitemidir” dedi.

ESKİ YÜKSEK YARGIÇ HÜSAMETTİN UĞUR’UN KENDİ EL YAZISIYLA HUKUKSUZLUKLAR…

“Bu cezaevini bir denetleyen olmadığı gibi babamların denetlensin talepleri de infaz hakimliğine ulaştırılmıyor. Yazdıkları dilekçeler ilgili yerlere ulaştırılmıyor, sümen altı edilip “önemliyse fotokopisini çekseydin” deniliyor.”

“Babama ulaştırmaya çalıştığım kitaplar, avukatının götürdüğü tezler hiç biri babama verilmiyor. Verilmeme sebebi/bir yasaklılık kararı gösterilmiyor, yasak o kitap denilip gidiliyor. Bunu şikayete kalktığı zaman şikayet dilekçesi infaz hakimliğine gönderilmiyor.”

“9 Ekim 2016’dan beri yüksek yargıçlar Kırıkkale Keskin Cezaevinde ağır şartlar altında hücredeler. Yönetim, istemediği şikayet dilekçesini infaz hakimliklerine ulaştırmıyor. Cezaevi denetlenmiyor ve yönetimin keyfiliği havalandırmaya suyla çıkmalarına kadar karışıyor.”

“Bunları yazmamı, dilekçesindeki kısımları paylaşmamı babam istedi. Dışarıda hayat öyle işlemiyor baba bunlar pek kimsenin umurunda olmayacak dedim ama saçmalama nasıl umurlarında olmaz dedi. Canım babam dışardakilerin içerdekiler için uğraştığına falan inanıyor.”

KİMDİR | Hüsamettin UĞUR

01. 01. 1965 yılında Palu-Elazığ’da doğdu. Elazığ Endüstri Meslek Lisesi’nden sonra Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden (1990) mezun oldu. Hakim adaylığını müteakiben Mart 1993 tarihinde Kiğı Cumhuriyet savcısı olarak mesleğe başladı. Eflani (Karabük) ve Elbistan Cumhuriyet savcılıklarından sonra 26. 10. 1999 tarihinden 2011 yılına kadar Yargıtay 7. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi olarak görev yaptı. Şubat 2011 tarihinde Yargıtay Üyesi seçildi.

Aralık 2004’te Türkiye Adalet Akademisi ve Ankara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (ANKÜSEM) işbirliği ile düzenlenen “Eğiticilerin Eğitimi Temel Eğitim Programına” katılarak sertifika aldı.

2004- 2005 öğretim yılında Türkiye Ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programı Adalet Yönetimi Bölümünden mezun oldu.

“Türkiye’de İstinaf Mahkemelerinin Kurulmasının Desteklenmesi Projesi” ve Adalet Bakanlığı ile B. M. Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği (UNDP) arasında oluşturulan “Ceza Adalet Sisteminde Uzlaştırma Uygulamalarının Geliştirilmesi Projesi” kapsamında gerçekleştirilen eğiticilerin eğitimi seminerlerinde eğitici olarak görev yaptı.

Çeşitli dergilerde yayınlanmış mesleki makalelerinden başka “Açıklamalı-İçtihatlı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu & Ulusal ve Uluslararası Boyutta Yolsuzlukla Mücadele” ve “Vergi Suçları” isimli kitapları bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babasıdır.

Yazarın Yayınlanmış Makaleleri:

1- 3182 ve 4389 Sayılı Bankalar Kanunu ile 5411 Sayılı Bankacılık Kanununa Göre Dava Hakkı Üzerine Bir Değerlendirme, (Terazi Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 6, Şubat, 2007

2- Tefecilik Suçunun Pozitif Dayanakları, Unsurları ve Uygulama İlkeleri, (Terazi Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 8, Nisan 2007)

3- Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesinde İnceleme ve Kovuşturma Evresine İlişkin Bir Sorunun Tahlili ve Öneriler (Terazi Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 10, Haziran 2007)

4- Bağımsız Düzenleyici Kurullar Hakkında Hukukumuzda Yaşanan Düzensizlik ve Bazı Öneriler (Terazi Dergisi, Yıl: 2, Sayı: 14, Ekim 2007)

5- Ceza Muhakemesinde Kovuşturma Mecburiyeti İlkesinden Maslahata Uygunluk İlkesine (Barolar Birliği Dergisi, Kasım-Aralık 2007)

6- Kanunların Ruhu veya Ruhunu Arayan Kanunlar (Terazi Dergisi, Yıl: 3 Sayı: 17, Ocak 2008

7- 5237 Sayılı TCK’nun 5. Maddesi ve 5728 Sayılı Kanunun Getirdikleri (Terazi Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 19, Mart 2008)

8- 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa Eleştirel Bir Bakış Ve Çözüm Önerileri, (Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Mayıs-Haziran 2008, Sayı 76)

9- Suça Sürüklenen Çocuklar Hakkında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (Yargıtay Dergisi, Cilt 34, Sayı 3, Temmuz 2008)

10- 3628 Sayılı Kanuna Göre Haksız Mal Edinme ve Olmayan Malın Mal Bildiriminde Gösterilmesi Sorunu (Terazi Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 25, Eylül 2008)

11- 5237 Sayılı TCK’na Göre Kazanç ve Kaim Değer Müsaderesi (Terazi Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 28, Aralık 2008)

12- Anayasa Mahkemesinin İptal Kararları ve 5833 sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler Sonrasında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK Kapsamındaki Suçlar (Terazi Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 31, Mart 2009)

13- Uluslararası Sözleşmeler ve AİHM Kararları Işığında Ailenin Korunmasına Dair Kanun ve Gayrıresmi Evlilikler Hakkında Yargıtay Kararı (Terazi Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 34, Haziran 2009)

14- Kabahatler Kanunu ve 5252 Sayılı Kanuna Göre İdari Para Cezası ve Yargıtay Uygulaması (Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 85, Kasım-Aralık 2009)

15- Suça Sürüklenen ve Suç Mağduru Çocuklarda Uzlaşma (Terazi Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 43, Mart 2010)

16- Ceza Yargılaması ve Özel Ceza Yasalarına Göre Mahkemelerin Görevleri (Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 87, Mart-Nisan 2010)

17- Basın Kanununa Göre Dava Açma Sürelerinin Yetersizliği ve Anayasaya Aykırılığı Üzerine Değerlendirmeler (Terazi Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 47, Temmuz 2010)

18- Yüksek Mahkeme Kararları Işığında Kabahatler Kanununa Göre Kanun Yolları (Başvuru Ve İtiraz) (Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 89, Temmuz-Ağustos 2010)

19- İmar Kanununun 42. m. Hakkında Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı ve Sonrasında Oluşan Hukuksal Durum (Terazi Dergisi, Yıl: 5, Sayı: 49, Eylül 2010)

20- Suçta ve Cezada Kanunîlik İlkesi ve Anayasa Mahkemesi Kararları Karşısında Yaptırımsız Kalan Bazı Suçlar (Barolar Birliği Dergisi, Sayı: 91, Kasım-Aralık 2010)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com